Varlığımızın içine doğduğu, varlığımızın varlığına bağlı olduğu şeyler vardır, zaman gibi.

Zamanın içerisine doğarız.

Zaman olmadan düşünemeyiz bile.

Bir an geri çekilip düşünelim.

Zaman olmasaydı ne olurdu?

Ya da zaman olmasa olur muydu?

Veyahut zaman olmasa nasıl olurdu?

Üzerinde tam olarak düşünce geliştiremiyoruz, tam olarak şudur diyemiyoruz bile.

Her hareketin, her gelişimin, her faaliyetin bir an durması gibi bir şey...

Düşünme faaliyetimiz dahi zamana bağlı; geçmiş, gelecek, an... Kıyaslar, çıkarımlar, tecrübeler, yorumlar...

Oysa zaman kendi yatağında akıp gidiyor.

Akarken bizi ve her şeyi beraberinde götürüyor.

Sürüklüyor adeta.

Durduramıyor, önüne geçemiyor, geçip gitmesine mani olamıyorsunuz.

Zaman durdu mu hareket duruyor, hayat duruyor.

Zaman içerisinde var oluyor, zamanla yaşıyor, zamanı geldiğinde de terki dünya ediyoruz.

Varlığımız zamana bağlı ve zamanlı.

Zamanın dışına çıkmak, zamandan azade olmak mümkün değil.

Zaman insana hakim; insansa zamanın mahkumu.

Zaman karşısında insanın galip gelmesi mümkün değil.

Bunun tek müstesnası var.

Zaman üzerine yemin eden Yaratıcı, insanoğlunun ziyanda olduğunu ifade buyuruyor; ziyanda olmamayı ise iman etmeye, salih amel işlemeye ve birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye etmeye bağlıyor.

Hayat dediğimiz, ömür diye ifade ettiğimiz, yaşadığımız şey zamanla kaim.

Sevgilerimizi, umutlarımızı, beklentilerimizi, mutluluklarımızı, üzüntülerimizi, hayal kırıklıklarımızı, kahkahalarımızı, gözyaşlarımızı, yalnızlıklarımızı hep zaman parantezi içerisinde yaşıyoruz.

İki parantez arasında, kimi zaman kısa, kimi zaman uzun, ama mutlaka geçici bir yaşam, süreli bir zaman.

Zaman aslında insana açılan müthiş bir kredi.

Bu kredinin nerede, nasıl ve hangi amaca dönük kullanıldığı hususu mühim.

Hovardaca kullanıp müflis olmak da var, yerli yerinde değerlendirip kâr edenlerden olmak da var.

Zamana güzel izler bırakmak gerek.

Zamanı şahit tutmak gerek.

Zamanı lehimize çevirmek gerek.

Dünya parantezimiz kapandıktan sonra da hayırla yad edilecek izler bırakmak gerek.

Zaman kredisi tükenmeden iyi şeyler için mücadele etmek gerek.

Zaman elimizden kayıp gittikten sonra geri getirmek de mümkün değil.

İş işten geçtikten sonra zaman istemek, ek süre talep etmek de mümkün değil.

O halde, insanın ölüp gitse de onu yaşatacak iyilikler, güzellikler ortaya koyması, kendisine yapacağı en anlamlı güzellik olacaktır.

Zaman toprağına iyilik tohumu ekenlerden olmak duası ile...