İnsan bu, su misali kıvrım kıvrım akar ya!” diyor Üstad Necip Fazıl. İnsanoğlu yaratılalı beri nice değişimlere şahit oldu. Değişen, dünyanın kendisi; değişen, insanın topyekûn hayata bakışı. Ne çok değişiklikler oldu şu âlemde.

“İnsan ol” denir bazen hata yapan kişilere. Bu cümleden hareketle insan olmanın mücadelesi ve aynı insanın aşağılar aşağısı olmasının şikayeti hakim olmakta cümlelere. En şerefli mahlûk insan, hayvanlardan aşağı olan yine insan.

Her döneme farklı yaşam şartları hakim olmuştur hayata. Bazen bolluk içerisinde elde edilen maddi refahın hazzını yaşar insan. Unutur refahı vereni ve refaha vesile olanı. Kazanınca kendisi kazanmıştır ve bu anlayış esasında kibrin alasıdır sahibi için.

Bazen de rızıklar, imkânlar daralır; ücretler azalır. Eldeki imkânlar yetmez ihtiyaçları karşılamaya. Her şeyi kendi kazanan insan tam da burada feryada başlar. Vay efendim şundan dolayı ekonomi bozuldu, şu hatalar elimizdeki varlığı eritti, ben anlam farklı sebepleri, sizin göreviniz tedbir almak…

İşte tarihin her döneminde yaşanan sıkıntıların ve imtihanın aynısı yaşanmaktadır günümüzde. Kaybedilen maddi imkânlar, ücretlerin dolar karşısındaki değeri, sabit ücretlilerin ve bakmakla yükümlü oldukları insanların hayalleri.

Asıl kaybedilenlerin üzerinde durmak istiyorum.

Kaybedilen insanların paylaşma duygusu, kıtlık varmışçasına koli koli gıda maddesi stoklayan ülkem insanının rızkı verenin kim olduğunun unutuluşu. İhtiyacı kadar almanın ve diğer insanları düşünmenin manası kaybedildi. Yani diğerkâmlık elden gitti bu krizde.

Söz konusu vatansa gerisi teferruattır, anlayışı kaybedildi. Denizde fırtına çıktı diye gemiyi ve gemi kaptanını acımasızca eleştiren ve geminin kurtulması için hiçbir şey yapmayan yolcuların sağduyuları kaybedildi.

Yıllarca zor zamanların sığınağı olan bakkallardan zincir marketlere geçildi ülkemde. Veresiye defterleri, ihtiyaç sahiplerinin adeta Hızır’ı oldu asırlarca. Zor zamanlarda fiyat indirmesi gereken zincir marketlerin kapitalizmin canavarlarına nasıl dönüştüğü gerçeğini gördü ülkem insanı.

İslami kavramları yüzlerine maske yapan ve büyüdükçe büyüyen marketler, zam üstüne zam yaparak alt ve orta gelirli insanların cebine göz diktiğini yaşayarak müşahede etti Anadolu insanı. Stokçuluk ahlaksızlıktır, hırsızlıktır, vahşiliktir, ülkenin geleceğine konan dinamittir. Stok yapan ve kriz dönemlerinde servetlerine servet katan tüm zevat insanlıktan, medenilikten hiç bahsetmemeli artık.

Zor zamanların fedakâr insanları yine bu ülkenin kurtuluşuna vesile olacaktır. Felaket tellallığı yapan cazgırlar her şey yoluna girince yine ön planda olacaklar ve yüzsüzce dolaşacaklar maalesef ortalıkta. Yine iktidar yakınlarını bu insanlar işgal edecek ve devletin imkânlarını kendi lehlerine kullanmanın hesabını yapacaklar.

Zor bir coğrafyanın sakinleriyiz. Başka coğrafyalarda rüzgâr esse bizim coğrafyamızda fırtınalar kopmakta. Bu zorluğu iyi günde kötü günde göğüsleyecek insanların farkında olunması ve bu insanların görmezden gelinmemesi elzemdir.

Kaybedilen tevekkül, teslimiyet, sabır, gayret, vatan, imtihan, çalışkanlık gibi hasletleri tekrardan hayatımıza hakim kılmak durumundayız.