Türkiye’de ne iktidar ne de muhalefet izlediği politikalarla ülke insanını hiç şaşırtmıyor. İktidarın kişisel özgürlük alanlarını genişleten, devasa projelerle insanımızın hayat konforunu arttıran uygulamaları da olmasa hayli durağan bir siyasi atmosferimiz olduğu söylenebilir.

Mesela ana muhalefetin başı, asgari ücretler belirlenmeden hemen önce TÜİK’in kapısına dayanıp açıklanan enflasyon oranlarının uydurma, gerçek enflasyonun ise yüzde 40’lar seviyesinde olduğunu söylemiş ve randevu almadan gittiği kapıyı zorlayarak adeta şov yapmıştı.

ERDOĞAN YİNE ŞAŞIRTMADI

Cumhurbaşkanı ise emekçiyi enflasyona ezdirmeyeceğini açıklamıştı. Asgari ücret uzun görüşmeler sonunda, işçi sendikalarının beklentilerinin dahi üstüne çıkacak şekilde düzenlendi ve emekçiye yüzde 50 zam yapıldı. Hatta iktidar bununla da yetinmedi: Asgari ücretten gelir ve damga vergisini kaldırarak, işverenin omuzlarındaki ağır bir yükü de temelli olarak bitirdi. Yani iktidar verdiği sözü yerine getirerek bizleri yine şaşırtmadı.

Fakat haklarını yemeyelim. Muhalefet de icraatlarıyla "şaşırtmamaya" devam ediyor. CHP’nin uzun yıllardır yönettiği İstanbul’un Bakırköy ilçesinde tam iki aydır işçiler grev yapıyor. Niçin biliyor musunuz? İki yıldır toplu iş sözleşmesi yapılamadığı için. İstanbul’un en zengin ilçelerinden birini yöneten CHP’li Başkan emekçilere yüzde 7 zam teklif ediyor. Kılıçdaroğlu emekçinin hakkını savunmak istiyorsa, TÜİK’ten önce kendi yönettiği belediyenin kapısına gitse iyi olur.

CHP’nin koalisyon ortağı olarak ülkeyi geçmişte nasıl yönettiğini unutmuş olanlar için İstanbul ve Ankara Belediyeleri iyi bir tecrübe oldu. Böylece hepimiz hatırladık. Mesela yerel seçimlerden önce CHP’nin İstanbul İl Başkanı Kaftancıoğlu’nun bir sol terör örgütünün eylemlerde ölen liderini “komutanım” diye selamlaması, 1915 olaylarını tıpkı PKK gibi “Ermeni soykırımı” olarak kabul ettiğini açıklaması üzerine insanlar tedirginlik yaşamıştı. CHP’nin İBB’yi alması halinde terör örgütlerinin belediyede cirit atabilecekleri yazılıp çizilmişti. Sadece CHP’liler değil, küçük ortakları İP, hatta bazı muhafazakârlar bile bu yazılanlara tepki göstermişti. Üç yılın sonunda ne oldu? 

CHP'Lİ BELEDİYELER ŞAŞIRTMIYOR

İBB, on binlerce kişiyi "AK Partili ya da MHP’li oldukları gerekçesiyle" işten kovup, CHP, İP, HDP ve Saadet’in gönderdiği listelerde belirlenmiş oranlara göre eleman aldı. İçişleri Bakanlığı 12 bin kişinin güvenlik incelemesini tamamlamış. İçlerinde PKK, DHKPC ve MLKP terör örgütlerinde faaliyet yapmış, hüküm giymiş ya da eylem-propagandalarına katılmış 557 kişi bulunuyor. PKK’lılar belli ki HDP listesinden girmişler. Ya DHKP-C ve MLKP’liler kimin listesinden? Belli ki CHP içerisinde bu sempati sadece Kaftancıoğlu’yla sınırlı değil. Asıl merak edilen FETÖ’cülerin hangi partinin listesinden işe alındığı. Anlaşılan o ki FETÖ’cüler muhalefetin pek çok bileşenin listesine girebilmekte diğer terör örgütlerini hala yaya bırakıyor.

CHP kendi genel başkanını iki seçimdir aday göstermeyerek şaşırtmıyor. Belli ki kendileri dahi başkanlarının ülkeyi yönetebileceğine inanmıyor. Eğer Kılıçdaroğlu 11 yıldır yönettiğini sandığımız kendi partisinin cumhurbaşkanı adayı olmayı başarabilirse epey şaşıracağız.