Küçük Asiye’mizin başına gelen vahşet nadir bir vaka değil.

Başıboş sokak köpeklerinin saldırısına uğrayan vatandaş sayısı her geçen gün artıyor.

Keza şuursuz insanlarca sahiplenilmiş özel cins köpekler de dehşet saçmaya devam ediyor.

Önce şunun altını çizelim:

Hayvan fetişizmi bir tür akıl hastalığıdır ve tedavi edilmelidir. Hayvanları bizden daha çok sevdiğini, daha çok önemsediğini, onlara daha çok acıdığını zanneden hayvan fetişistleri, cemiyet için ciddi bir tehdit unsurudur. Sosyal hayatın dengesini bozan bu tipler karantinaya alınmalı, iyileşene kadar gündelik hayattan izole edilmelidir.

Evet, sokak köpekleri başlı başına bir problemdir. Barınak şartlarından şikâyet eden hayvanseverler de kısmen haklıdır. Fakat ne yapacağız? Bazı kötü örnekler var diye, ne zaman ne yapacağı belli olmayan sokak hayvanlarının arasında korku nöbetleri mi geçireceğiz? Duyduğu sevgi açlığını serseri köpeklere tapınmakla gidermeye çalışan hasta zihinlilerin keyfine göre mi yaşayacağız?

Kendimden örnek vereyim. Eski oturduğum mahallede evin konumundan dolayı bu problemi çok yaşadım. Evden çıkıp eve girmek zulüm gibi gelirdi. Vasıtasız yürümek tehlikeliydi. Hırlayan, havlayan köpeklerin içinden ağır adımlarla korkmuyormuş gibi geçmeye çalışırdık.

İnsanlar ölüyor yahu, ötesi var mı?

Veya etkisi ömür boyu hissedilecek travmalar yaşanıyor.

Hayvanın olmayan aklına insandan daha çok güvenen zekâ küplerine artık prim vermememiz lazım.

Hiçbir hayvanperestin ibadet tutkusu, Asiye ve diğerlerinin hayatından önemli olamaz.

Bir başka bahis de eğitilmesi zor insanların(!) hayvan eğitme fantezisi…

Malumunuz; Pitbull Terrier, Dogo Argentino, Amerikan Bulldog, Brezilya Mastiff, Napoliten Mastiff. Japanese Tosa. Presa Canario, WolfDog, Bandog gibi tehlikeli hayvan cinslerini üretmek, sahiplendirilmesini, ülkemize girişini, satışını ve reklamını yapmak, takas etmek, sergilemek ve hediye etmek kanun nezdinde yasak.

Bakın ‘’üretilmesi’’ şeklinde bir ifade var. Burası mühim. Nitekim bazı hayvanlar tabiat kanunlarına aykırı olarak birbirine uyumsuz cinslerin zorla çiftleştirilmesiyle meydana geliyor. Pitbull bunlardan biri. Akli melekeleri yerinde olmayan insanların ahmakça hevesleri, dünya çapında muazzam bir “kırma köpek’’ piyasasının doğmasına vesile oldu. Bu hayvanların psikolojik durumları zaten dengesiz. Üstüne yanlış besleme ve yetiştirme teknikleri uygulandığında ölüm makinesine dönüşüyorlar.

Sahiplendiği Pitbull’un hepten hırçınlaşması için onu uzun müddet karanlıkta ve sadece kanlı-çiğ etle besleyen bir manyağı bizzat biliyorum. Pek çok geri zekâlı, bu ölüm makinalarını incecik bir tasmayla, hatta bazen tasmasız biçimde sokakta gezdiriyor.

Bu tiplerin eğitilemediği ve maalesef aramıza salındığı bir sosyal hayatta, maalesef görünen tek çare barınaklar. İnsanların hayatını, ne idiği belirsiz köpeklerin insafına bırakamazsınız. Hayvanseverlik böyle bir şey değil. Ayrıca kimse hayvan sevmek zorunda da değil. Mesele hayvanlara zulmetmemek, onlara karşı şefkatli olmak. O da insan sağlığı riske girinceye kadar.

Keşke bütün hayvan barınakları asgarî konfora sahip olsa. Bunu hepimiz istiyoruz. Ama bu arzumuzu, saldırgan bir köpeği korumak adına, küçücük kızı parçalanmış bir ebeveyne komik sebeplerle dava açarak dillendirmiyoruz. SOHAYKO Derneği kadar çıldırmadık.

Yazılacak çok şey var aslında.

Şimdilik bitirelim.

Gerekli adımların atılmasını temenni ediyoruz…