Japonya’da olsa kahrından harakiri yapmaya yeltenecek, birinci, bilemedin ikinci soruda elenen yarışmacılar, bizde ne kadar da pişkin pişkin ve ne kadar da kösele surat konuşuyorlar.

“Önemli olan yarışmakmış, sizinle tanışmak çok güzelmiş, çok eğlendim, çok keyif aldım…”

Önemli olan kazanmak elbette ama ilk bilemedin ikinci soruda beklemediğin bir yenilgiyle tanıştığın için yalandan deliliğe veriyorsun…

“Sizinle tanışmak çok güzeldi”; yani o koskoca ve katılabilmek için aylarca uğraştığın yarışmayı, yarışmanın sunucusuyla tanışmak için mi meşgul ediyorsun.

Ne ayıp…

“Çok eğlendin, çok keyif aldın” da, keyif almak dediğin şey biz ekran başında olanlar için geçerli olmamalı mıydı?

Biz birinci bilemedin ikinci soruda elenen yarışmacılardan hiç keyif alamıyoruz. Buna ne dersin?

His yok, mahcubiyet yok…

Var belki ama birinci, bilemedin ikinci soruda elenen yarışmacılardan hiçbirisi “Ben bu utançla yaşayamam. Ailemin, sevdiklerimin, beni yetiştiren öğretmenlerimin, hocalarımın yüzlerine nasıl bakarım” diyemedikleri için hepsi aynı ezberden devam…

Gençlerimizi bir mefkûrenin, bir hedefin, bir idealin, bir ülkünün militanı olarak yetiştiremiyoruz.

Belki de yetiştirmek istemiyoruz.

Belki de Türk gençliğine bir mefkûre, bir hedef, bir ideal, bir ülkü aşılamaya kalktığımızda ehli salibin kafamıza bomba yağdıracak olmasından korkuyoruz.

Bakın şimdi;

Maraş'ta “Noel ve Yılbaşına Hayır” yazılı broşür dağıtan bir grup genç, “laiklik karşıtı söylemler” gerekçesiyle, ifadeleri alınmak üzere karakola götürülmüş.

Demek ki neymiş, Noel ve Yılbaşı kutlamamak, Noel ve Yılbaşı kutlamasına karşı olmak ve dahi Noel ve Yılbaşı kutlanmaması için bir şuur geliştirmek, Müslümanları uyarmak "laiklik karşıtı söylem kapsamına" giriyormuş.

Gündem ekonomiye kilitlenmiş ve Hıristiyan takviminin yılbaşısı yaklaşmışken Müslümanlara gâvur adetlerinden vaz geçmelerini tavsiye etmek yasaklanmış…

Hâlbuki istiyor ve bekliyoruz ki, haydi yeni yıl tebriklerine evet diyelim, bir şekilde kabul edelim…

Ama o tebrik mesajlarında Noel ve Yılbaşı kutlamanın (bizim) dinimize göre caiz olmadığına dair bir dip not, bir hamiş eklensin.

Belirli günler haftalarda mesaj yayınlamaktan başka hiçbir işe yaramayan siyasilerimiz, milletvekillerimiz, bir kısım parti il, ilçe başkanlarımız, kadın ve gençlik kollarımız var.

Her belirli gün ve haftalarda yayınlaya geldikleri mesajlarına sadece sağlık, mutluluk ve afiyet kelimelerini serpiştirirlerken altına da milli ve manevi mefkûreye matuf hedefler nakşediversinler.

İnşallah, 2022 yılı gençlerimize bir mefkûre, bir hedef, bir ideal, bir ülkü verebilmenin yılı olarak kabul görür.

Ve inşallah çocuklarımız, her dini ve milli bayramı Türk’ün düşmanının kim ve düşmana karşı her daim muzaffer olmanın yeter ve gerek şartlarının ne olduğunun idrakiyle, her alanda donanımlı, dininin ve kinin takipçisi birer gençlik olarak geleceğimizi inşa ederler.