Kara tren gecikir belki hiç gelmez

Dağlarda salınır da derdimi bilmez

Son yıllarda Doğu Ekspresi memlekete varmak amacıyla seyahat edenlerin yanı sıra gezi amacıyla yola çıkanların tercih ettiği adres oldu. Şimdilerde Ankara-Kars arasındaki güzergâh eskiden İstanbul- Kars olarak daha uzun süren bir yolculuktu. İstanbul-Ankara arasında hızlı tren seferleri başlayınca Anadolu hatlarının merkezi Ankara oldu. Artık İstanbul’dan Ankara’ya 4 saat gibi konforlu bir yolculukla ulaşılabiliyor. Ondan sonra Anadolu’nun hemen hemen her yöresine trenle ulaşmak mümkün. Sadece Doğu Ekspresi değil; İzmir Mavi Treni, Konya Mavi Treni, Pamukkale Ekspresi, Van Gölü Ekspresi, Güney Kurtalan Ekspresi, Göller Ekspresi gibi farklı güzergâhlara giden trenlerle Anadolu’yu keşfe çıkabilirsiniz.

4 mevsimin yaşandığı, coğrafyasıyla dünyada az bulunan ülkelerden bir tanesiyiz. Bu güzel ülkeyi keşfetmenin en iyi yollarından biri de trenle seyahat etmekten geçer. Anadolu bitki örtüsüyle yazın ayrı, sonbahar ayrı, kışın ayrı, baharda ayrı bir güzellikle arz-ı endam eder.

Tren yolcuları pencerelerden bu nadide güzellikleri temaşa ederler. Her köy, belde, kasaba, ilçe ve şehrin ayrı bir rengi ayrı bir kokusu vardır. Baharın renkli coşkusu insanın içine ferahlık verir. Yazın dinginliği huzur vesilesidir. Sonbahar da solan yapraklar, değişen renkler insanı başka bir dünyaya çağırır. Kış beyaz örtüsüyle bir dirilişin müjdecisidir. Temizliğin, paklığın, arınmanın, saflığın mevsimidir. Karın altında baharın müjdecisi tohumlar tomurcuğa, filize durmak için bir bekleyiş nöbetindedir. Bütün bu derin tefekkür halini bir trenin penceresinden 4 mevsim Anadolu size ilham eder.

Anadolu coğrafyası yüzlerce medeniyete ev sahipliği yapmış, insanlığın kadim merkezlerinin başında gelmektedir. Son 1000 yıldır bu toprakları yurt edinen Türkler, geçmiş medeniyetlere de saygı duyarak “hoşgörü ve saygıyı” şiar edinmişlerdir. Tren yolculuklarında sadece coğrafyayı değil Anadolu’nun insanının samimi ve candan sıcak yüzüyle de karşılaşırsınız. Tren penceresinden tabiatı temaşa ederken yanınızda oturan teyzenin, amcanın tatlı sesiyle kendinize gelirsiniz. “Evladım börek almaz mısınız?” Bu ve benzeri teklifler sizi dışarıdan koparır ve “nerelisiniz, ne iş yapıyorsunuz” gibi sorularla başka bir muhabbet dünyasına daldırır. İlk defa karşılaştığınız insanlarla yolun sonunda akraba gibi hüzünle ayrılırsınız.

Benim indimde Doğu Ekspresi’nin yeri bir başkadır. Üniversiteye kayıt yaptırmak için bindiğim Doğu Ekspresi ile Ankara’ya geldim. Bir sonbahar günü heyecan içinde derin vadilerden, yüksek ovalardan geçen trenin raylarından çıkan sesleri hala unutmadım. Bu ilk tecrübe bana treni sevdirdi. Sonraki yıllarda çoğunlukla trenle yolculuk yaptım. Tren penceresinden saatlerce seyrettiğim ve derin duygulara daldığım zamanları hiç unutamıyorum. Tabii kompartımanda uzun sohbetler ettiğimiz bir daha büyük çoğunluğunu görmediğim, özel dünyalarına girdiğim insanları da unutmadım. Adları, yüzleri hafızamda kalmasa da hikâyelerini hala hatırladıklarım vardır.

Uzun tren yolculukları birliğin, beraberliğin, kaynaşmanın, dayanışmanın ve de millet olmanın mayalandığı zamanlardır. Demir ağlarla örmeyi sürdürdüğümüz Anadolu coğrafyasını aşarak gönül coğrafyasına uzanmanın; Hicaz, Balkan, Kafkas hatlarını hatırlamanın zamanıdır.