Irak’ta geçen yıl 10 Ekim’de yapılan erken seçimlerin sonuçlarına yapılan itirazların Irak Federal Yüksek Mahkemesi tarafından reddedilmesi ve sonuçların kesinleşmesinin ardından hükümet kurma süreci resmen başladı.

Seçimlerin galibi Sadr Grubu çoğunluk hükümeti kurulmasında ısrar ederken, koalisyon için pazarlıklar da devam ediyor.

Seçim sonuçlarının ancak üç buçuk ay sonra kesinleştiği ve siyasetin hassas dengeler üzerine kurulu olduğu ülkede hükümetin teşkili süreci de aylarca sürebilir.

Irak’taki hükümet kurma çabaları Türkiye’nin başkanlık sistemine geçerek ne iyi ettiğini bir kez daha gösteriyor.

Komşumuzda da bizdeki gibi bir yönetim sistemi olsaydı hükümet aylar önce kurulmuş ve bakanlar çoktan görevlerini yapıyor olurlardı.

Irak Parlamentosu’nda en çok sandalyeye sahip grubun lideri Mukteda Es-Sadr, bu aralar bir yandan çoğunluk hükümeti kurabilmek için çeşitli gruplarla görüşmelerde bulunurken diğer yandan da kamuoyuna ve bir takım çevrelere mesajlar veriyor.

Sadr, önceki gün Twitter hesabında yaptığı açıklamada, Irak’ta bugün mezhepçiliğe ve ırkçılığı yer olmadığını söyledi.

Şiiler, Sünniler ve Kürtlerin her birinin diğerlerinin ve azınlıkların haklarını savunacağı ulusal çoğunluk hükümeti kurulacağını, yolsuzluğa yer olmadığını, tüm etnik ve mezhepsel grupların reformları desteklemesi gerektiğini ifade etti.

Ayrıca “Milislere yer yok.. Herkes orduyu, polisi ve güvenlik güçlerini destekleyecek” diyerek nezih Irak yargısıyla kanunun herkesin üzerinde olacağını öne sürdü.

Son olarak da başkalarına tabi olmayı reddettiklerini ve Irak’ın kararlarının Iraklılar tarafından alınması gerektiğini bildirdi.

Mukteda Es-Sadr’ın bu açıklamaları ne kadar olumluysa Irak’ın işgal sonrası oluşan koşullarında uygulanması bir o kadar zor.

Örneğin, Irak’ta milislere yer olmadığını söylemekle Irak’ı ne pahasına olursa olsun silah bırakmayacaklarını defalarca açıklayan milislerden arındırmak aynı şey değil.

Her şeyden önce Es-Sadr’ın kendisine bağlı milis gücü Mehdi Ordusu’nu dağıtması gerekiyor.

Şii lider, Cuma günü yine Twitter aracılığıyla yaptığı açıklamada Irak halkının özgür iradesinin doğudan ve batıdan gelen tüm dış baskıların üzerinde olduğunu, Irak halkının çoğunluk hükümeti istediğini ve dış baskıların kendilerini çoğunluk hükümeti kurmaktan alıkoyamayacağını söyledi.

Irak’a batıdan gelen baskıların kaynağının ABD ve doğudan gelenlerin kaynağının ise İran olduğunu hatırlatmaya gerek yok.

Mukteda Es-Sadr’ın bu mesajının öncelikli muhatabı ABD’den daha çok Ekim ayında yapılan seçimlerde hezimete uğrayan Şii grupların arkasındaki İran.

Seçim sonuçlarını iptal ettirmeyi başaramayan söz konusu gruplar, yeni hükümetin kuruluş sürecinde kazanımlarını ve silahlı milislerini koruyabilecekleri bir pozisyon elde etmeye çalışacaklar.

Tehditlerin asil, hür ve nezih bir Irak demokrasisi için kararlılıklarını daha da güçlendireceğini söyleyen Es-Sadr, mezhep ve direniş adı altında tehditlere ve şiddet olaylarına başvurulmaması uyarısında bulunarak bunun herhangi bir yararı olmayacağını ifade ediyor.

Çünkü sandıkta kaybeden grupların istediklerini alamazlarsa silaha başvurup ülkeyi şiddet sarmalına sokabileceklerini biliyor.