16 Şubat 2021 tarihinde evinde vefat eden, Psikolog ve Yazar Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu; ardında birbirinden kıymetli bir kitap külliyatı bırakarak aramızdan ayrıldı.Hocamızın her bir eseri, iletişim alanında insan zihninde yeni ufuklar açtıran niteliktedir.Yazarın daha önce de birçok eserini okudum, çok istifade ettim. “Mış Gibi Yaşamlar” kitabı da “Savaşçı” kitabı ile aynı tarzda ve sorgulamamız gereken konulara değinen,bizi kendimize getiren ya da bizi kendimize götüren çok kıymetli bir eser.
Kitabın içeriği hakkında ipuçları veren bir de üst başlığı var; kitabın ismi, üst başlık ile birlikte okunduğunda daha anlamlı hale geliyor: “Özüne Yabancılaşmış İnsanların Oluşturduğu ‘Mış Gibi’ Yaşamlar.”
Kitabı okuyunca daha bir dikkatli bakmaya başladım çevremde cereyan eden olaylara. Tam da anlatıldığı gibi,aslında herkes “mış” gibi yaşıyor. Doğan Bey yine her zaman olduğu gibi bize ayna tutmaya, insanımıza ve daha doğrusu her hangi bir bireye kendini tartma fırsatı veriyor bu kitabında da.
Çağımızın en büyük sorunlarından olan, kimlik karmaşasının, hayatımızda ne denli yer edindiğini görüyorsunuz sayfalarda ilerledikçe… İletişim konusunda yaşamın içinden güzel tespitler yapılmış kitapta. Bu kitabı okurken“Mış gibi yaşamlar”geliyor gözünüzün önüne.
Kendi hayatınızdaki “mış gibi olanları” fark ediyorsunuz. Kitapta “Mış gibi yaşam”, “Düşüncelerinin arkasındaki niyetin farkında olmayan, sözü, gözü, davranışı birbirine uymayan insanların yaşamı” olarak açıklanıyor.
Gerçekten istenmediği için içtenlikten yoksun olan ya da ezberlendiği için içeriği üzerinde düşünülmeyen ve bu nedenle kendi başına ve kopuk kalan, boş bir sözün ötesine geçmeyen, dolayısıyla da bilgi, beceri ve sorumlulukla desteklenmeyen yaşamlar.
Ne demek “Mış Gibi Yaşamlar”?
Öyle insanlar var ki, düşüncelerinin arkasındaki niyetin farkında değiller; sözü, gözü, eli başka telden çalıyor. Bu insanların yaşamına ‘mış gibi yaşam’ diyoruz.
Çevrenize bir bakın insanların çoğunun aklı, düşüncesi, davranışı hal ve hareketleri hep olumsuza kilitlenmiş olduğunu göreceksiniz. Kendini sevmiyor buna paralel olarak da herkesle kavgalı, asık yüzlü, kırıcı sözlü, ilgisiz duyarsız insanlar.
Mış gibi yaşam, insanların bu anlayışla oluşturduğu ya da işlettiği kurumlar yoluyla tüm topluma yayılıyor: Varlık nedeni millete hizmet olan siyasiler, bürokratlar köstek olmak konusunda uzmanlaşıyor. Güven duymamız için oluşturulan kurumlar zamanla güvensizliğin kaynağı haline geliyor.
Benliğine yabancılaşmış, söyledikleri ile yaptıkları, inandıkları ile davranış biçimleri birbirine uymayan tutarsız insanlarla dolu bir toplum olduk. Böyle insanların yaşamdaki amaçları ve hedefleri ile gündelik“duruşları” çoğu zaman tutarsız, kimi zaman da birbirleri ile çelişki içinde.Bu insanların“söylemleri” ile “eylemleri” çelişiyor. Hatta söylemleri bile zaman içinde birbiriyle çelişik.
Kimimizin körleşip fark etmediği, kimimizin kanıksayıp artık yadırgamadığı “mış gibi yaşam”ın içerisinde debelenip duruyoruz. Sanki bu kaderimiz olmuş, kuşaktan kuşağa sürüp gidiyor. Yaşıyormuş gibi görünüp de aslında yaşamamak… Ve yaşamadığının farkında bile olmadan yaşamak.