Barnum, siyasette etkin bir biçimde kullanılmaya devam ettiği müddetçe -tuzağına düşmemek için- sık sık hatırlatılması gereken bir dil…

Hayatın olağan akışı içerisinde nasıl bir seyir izleyeceği belli olan davranışlar üzerinden genellemeler yaparak, geleceği bir “medyum” edasıyla pazarlamak da diyebiliriz bu dil için…

Bir adım ötesini sorguladığınızda nasıl bir “falcılık”la karşı karşıya olduğunuzu çok rahat anlayabileceğiniz Barnum dili, ancak dili kullanan karşısında girilen hipnozla kendini yaşatabilir…

Falcının, “Evinize misafir gelecek” sözüne kanarak, onun “büyük bir haberci” olduğuna inan kimse ya büyük bir hipnoz içindedir ya da “açık haneye mutlaka misafirin gelebileceği” ihtimalini hiç yaşamamış bir talihsiz…

Misafir mutlaka gelecektir ve bunu tahmin etmek bir maharet değildir; ta ki gelecek kişi “nokta atışı” bilinemediği müddetçe…    

Dünyanın hiçbir yerinde olmayanı/olamayacak olanı, Barnum bir sloganla pazarlayan siyasetçinin iddiasını sorguladığınızda da, nasıl bir imkânsızlıkla karşı karşıya olduğunuzu görmemeniz imkânsızdır…

İktidar yükünü sırtlanmamış muhalefetin, bol keseden vaadlerini sunmasının en temel aracı haline gelen ve adeta olması imkânsızlar da dâhil, “her şeyi mümkün kılacak” bir dil olarak Barnum, oldukça önem arz ediyor…

Aksi halde, “Bütün gençlerimize iş bulacağız. Bütün çocuklarımızı mutlu edeceğiz. Tek bir sorun bırakmayacağız.” kabilinden ifadeler, başka hangi şekilde ifade edilebilir…

Tarihte ya da bugün bunu başarabilmiş bir süper güç olmuş mudur?

Hem maddi hem de psikolojik bileşenleri gerekli kılan bu “ihtiyaç karşılama” çabası oldukça izafidir…

Zira sizin için yeterli olan, diğeri için son derece yetersiz olabilir…

İnsanın cebi, karnı doysa gözü doymayabilir…

Büyük iddiaların sahibi siyasetçiler, toplum hayatını tehdit eden bütün merhametsizliklerin, doymak bilmez fırsatçılıkların da kefili olabilecekler mi?

Çünkü bugün milletin canını, cebini yakan hadiselerde bunların da çok ciddi etkisinin olduğu çok açık…

Evet, iktidarın yapması gerekenlerin farkındayız; ama yapmaya çalıştıklarına zerre kadar prim vermeyenlerin de farkındayız…

Bugünlerde herkes için “tencere kaynatma”nın zorlaştığı gerçeği ile çok daha akılcı olarak yüzleşmek, en iyi yol olarak karşımızdadır…

Aksi halde iktidar beklentisi olanlar, karşılamaları imkânsız vaadlerin altında ezilmeyi de göze almak zorundadırlar…

Bana göre CHP bugün İstanbul’da belediye boyutunda bu hakikatle yüzleşiyor; gerçek anlamda ibret aldığını düşünmesem de…

Geliri belli bir rakamın altında olan herkese suyun, sütün ve ekmeğin “bedava” verilemeyeceğini çok iyi görmüş olmaları gerekir; veremedikleri gerçeği ortadayken…

Çok az bir sayıdakine bu imkânları sağlıyor olmak da, büyük iddianın açık fiyaskosudur…

Barnum ya da fal, gerçeğe çarpıncaya kadar sihir oluşturabilir…

Sonu ise koskoca bir hayal kırıklığıdır…