HDP/PKK’nın başta CHP ve İYİ Parti olmak üzere bütün muhalif unsurları “esir” aldığında şüphe yok.

Muhalifleri ipotek altına alan bu teslimiyetçi sözde stratejinin, ABD’nin yani Joe Biden’ın talimatı olduğunda da şüphe yok.

Kendilerine nasıl emrediliyorsa onu yapıyorlar zira elleri mahkûm.

Bu aşağılayıcı hal, doğal olarak, ellerini, kollarını ve hatta dillerini bağlamaya yetiyor.

Bu nedenle HDP-PKK ilişkisine dair gösterilen tüm delillere ve tüm sorulara tabir caiz ise kulaklarının üzerine yatarak yani üç maymunu oynayarak cevap (!) veriyorlar.

Son Semra Güzel hadisesi bunun en somut örneği…

 *

Esasen Semra Güzel meselesi münferit bir hadise değildir.

HDP’nin PKK ile organik ilişkisine dair bir değil binlerce delil var.

HDP’nin bütün milletvekili adaylarını Kandil’in belirlediğini sağır sultan bile duydu.

Sadece milletvekili adaylarını değil, belediye başkan adaylarını, belediye meclis üyelerini, il genel meclisi üyelerini ve tüm parti teşkilatlarını da Kandil belirler.

Bunu herkes gibi CHP de İYİ Parti de pekâlâ bilir.

 *

Kılıçdaroğlu, Semra Güzel hadisesi kendisine sorulduğunda mosmor olmuştu hatırlarsınız.

Söyleyecek tek bir kelimesi dahi yoktu.

Peki, ne yaptı bu soru karşısında?

Bunun sorumlusunun Erdoğan olduğunu iddia ederek kaçmaya çalıştı.

Neden Erdoğan sorumluymuş?

Çözüm sürecini başlattığı için.

Elden ele dolaşan fotoğrafların çözüm süreci ile ilgisi neymiş?

Hiç!

Fotoğrafların 2017 yılında çekildiğini bizzat HDP’li yetkililer açıkladı oysa…

 *

Kılıçdaroğlu ve CHP sadece HDP-PKK ilişkisinde değil FETÖ meselesinde de aynı tavrı takınıyorlar.

Cevap veremeyecekleri bir durumla karşılaştıklarında eski defterleri açıp, “siz de yapmıştınız” diyorlar.

Burada 2 mühim açmaz var.

Birincisi, FETÖ denen mel’un örgüt kendini İslâmî bir yapı olarak gösterdiği zamanlarda herkes gibi AK Partililer de müsamaha ile yaklaştı.

CHP’liler, FETÖ İslâmî bir yapı gibi görünürken amansızca düşman idiler bunlara.

Eli kanlı terörist bir yapı oldukları kesinleşince de taraf oldular!

Hem de militan denebilecek bir düzeyde FETÖ’cüleri savunmaya başladılar.

 *

Bu yaklaşım, HDP/PKK meselesinde de olduğu gibi geçerli.

PKK silah bırakma sözü verdiğinde CHP ve Kılıçdaroğlu en şedit tepkiyi göstermişti.

Tekrar dağa çıkıp masum insanları katletmeye başladıklarında, sırf kendilerine destek verecekleri için de savunmaya başladılar.

Yani bunlar silah bırakan PKK’yı değil kan döken, terör estiren PKK’yı seviyorlar.

 *

Özetle Kılıçdaroğlu, HDP/PKK ile ilişkisini bir sahtekârlık üzerinden yürütmektedir.

Geçmişte “kötü” diye eleştirdiklerini, bugün gözlerini kırpmadan savunarak, işledikleri cürmü ikiye katlıyorlar. İşte bu açmaz, onları böyle absürt ve akıllara zarar iftiralara itiyor.

 *

Oysa soru basit.

Neden eli kanlı terörist bir örgütle müttefiksiniz?

Bu soruyu duyduklarında kulaklarının üzerine yatıyorlar işte.

Tıpkı, İçişleri Bakanının “Kılıçdaroğlu, dişçisinin ofisinden Pensilvanya’yı aradı mı?” sorusu üzerine ölü taklidi yaptıkları gibi…