Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, halk iradesini hiçe sayıp parlamentonun kapısına kilit vurduğu gün darbeye karşı sokaklara dökülüp diktatörlüğe karşı çıkmaktan kaçınanların kendilerine göre iki gerekçeleri vardı.

Birincisi, gözü dönmüş ve her şeyi yapmaya hazır darbecilerin Mısır’daki gibi masum insanları katletmelerine izin vermek istemiyorlardı.

İkincisi, darbecilerin ülkeyi yönetmede başarısız olacaklarına inanıyor, içeriden ve dışarıdan gelecek baskılarla zamanın sorunu çözeceğini düşünüyorlardı.

Darbeye karşı benimsenen bu stratejiyi eleştirenler ise demokrasiye ve devrimin kazanımlarına sahip çıkmanın bir bedeli olduğunu, söz konusu bedeli ödemeyi göze alamayanların darbeciler karşısında asla başarılı olamayacaklarını söylüyorlardı.

Türk halkının 15 Temmuz 2016’da darbe girişimine karşı özgür iradesine sahip çıktığını ve o gece çok sayıda kurban verdiğini hatırlattılar.

Mısır’da olduğu gibi Tunus’ta da cuntanın masum insanları haksız yere hapsetmekten ve zindanlarda çürütmekten çekinmeyeceğine, zamanın darbecilerin lehine işleyeceğine ve darbenin emrivaki olarak kabullenileceğine dikkat çektiler.

Kays Said’in 25 Temmuz 2021’de gerçekleştirdiği darbenin üzerinden altı ay geçti.

Bugün gelinen noktada Raşid El-Gannuşi liderliğindeki En-Nahda Hareketi başta olmak üzere darbe karşıtlarının benimsediği strateji henüz gözle görülür bir başarı elde edebilmiş değil.

Kays Said’in daha çok “Darbeyi kitabına uydur” diyen dışarının baskısıyla ilan ettiği ve “ileriye doğru kaçış” olarak nitelenen yol haritasını da darbeye karşı bir kazanım olarak görmemek gerekiyor.

Çünkü baştan sonra darbeciler tarafından yürütülecek sürecin demokrasiye dönüşten daha çok demokrasi görünümünde bir diktatörlüğün inşasına hizmet edeceği kesin.

Kays Said’den ve perde gerisindeki darbecilerden masum Tunusluların hayatlarını önemsemeleri ve insan haklarını dikkate almalarını beklemek de hayal olur.

Geçenlerde darbeyi protesto etmek amacıyla düzenlenen gösteride güvenlik güçlerinin öldüresiye darp etmesi sonucu yaralanan ve beyin kanaması geçiren bir kişi başkent Tunus'ta yattığı hastanede hayatını kaybetti.

Kays Said’in adamları tarafından kaçırılan En-Nahda Hareketi Genel Başkan Yardımcısı ve Milletvekili Nureddin El-Bahiri hastanede ölümle pençeleşiyor.

Tunus’ta yapılan bir anket Tunusluların yüzde 64,8’inin Kays Said’in geçen yıl 25 Temmuz’da aldığı kararları darbe olarak nitelendirdiğini ve yüzde 70,6’sının da demokrasi ve özgürlüklerin geleceği konusunda kaygılı olduğunu gösterdi.

Halkın çoğunluğunun darbeyi desteklemediğinin kanıtı olan bu oranlar tersinden okununca Tunusluların yüzde 35,2’sinin Kays Said’in kararlarını onayladığı anlamına geliyor.

Dışarıdan da yardım alan bir diktatöre koltuğunu koruması için bu kadar halk desteği yeter.

Filistinli tarihçi Beşir Nafi’, Tunus’la ilgili bir paylaşımında, yeni diktatörlük projesinin iki-üç haftada bir düzenlenen mevsimlik gösterilerle engellenemeyeceğini, Tunus devleti içinde Kays Said’i destekleyenlerin ya kendisinden vazgeçmelerini ya da halkla çatışmayı göze almalarını sağlayacak geniş halk hareketine ihtiyaç olduğunu söyledi.

Altı ayda yaşananlara ve gelinen noktaya bakınca bu görüşe katılmamak mümkün değil.