Lübnan eski başbakanlarından Saad El-Hariri, önceki gün Beyrut'taki konutunda düzenlediği basın toplantısında siyasi faaliyetlerini “askıya aldığını” açıkladı.

Halka hizmetlerinin farklı şekillerde devam edeceğini söyleyen Müstakbel Hareketi lideri, ekonomik krizin gölgesinde yapılacak 15 Mayıs'taki seçimlerde aday olmayacağını duyurduktan sonra ailesine ve partisine de aynı yönde karar almaları çağrısında bulundu.

Müstakbel Hareketi’nden seçimlerde milletvekili adayı göstermemesini istedi.

Hariri ailesinin ve Müstakbel Hareketi’nin bu çağrıya olumsuz cevap vermesi mümkün değil.

Dolayısıyla etnik ve mezhepsel dengeler üzerine kurulu Lübnan siyasetinde Sünnileri temsil eden en büyük hareketin en azından belli bir süre oyunun dışında kalacağını ve siyasi gelişmeleri dışarıdan seyredeceğini söyleyebiliriz.

Saad El-Hariri ciddi sonuçları olacak bu riskli kararı niye aldı?

Basın toplantısında gerekçesini “İran’ın nüfuzu, uluslararası toplumun şaşkınlığı, toplumsal bölünmüşlük ve mezhepçilik, devletin çürümesi sebebiyle Lübnan’da olumlu bir fırsatın imkânsızlığına kanaat getirmesi” olarak açıkladı.

Fakat bütün bu saydıkları Lübnan için yeni bir şey değil.

Lübnan’ı gerçekte Hizbullah aracılığıyla İran’ın yönettiğini ve diğer siyasilerin sıradan birer figüran olduklarını herkes biliyor.

Saad El-Hariri’ye geçmişte hükümet kurma görevini kabul ettiğinde bu gerçek hatırlatılmış, senaryosu başkaları tarafından yazılan ve hiçbir şekilde etkili olamayacağı bir oyuna dâhil olarak meşruiyet kazandırmaması telkin edilmişti.

Nitekim tüm çabalarına rağmen hükümeti kuramayarak istifa etmek zorunda kaldı.

Anlaşılan o ki sürekli aynı duvara çarpmanın anlamsızlığını ve kapalı yolda ısrar etmektense yeni bir yol aramak gerektiğini fark etti.

Saad El-Hariri’nin 2005’te suikasta kurban giden babası Refik El-Hariri’nin yerini dolduramadığı bir gerçek.

Bir diğer gerçek de kendisini destekleyen Arap ülkelerinin İran karşısındaki acizlikleri, yanlış ve tutarsız politikaları.

Uzun süredir yaşanan ve her geçen gün daha derinleşen ekonomik kriz sebebiyle Lübnan halkı siyasi liderlerin hepsine öfkeli.

Mevcut koşullarda yapılacak seçimin çözüm olmayacağı ve hiçbir şeyi değiştirmeyeceği kesin.

Lübnan’ın içinde kıvrandığı kısır döngüden çıkabilmesinin tek yolu Hizbullah’ın devlet üzerindeki vesayetine son vermekten geçiyor.

Fakat Saad El-Hariri ve hareketinin bunu yapabilecek gücü yok.

Dolayısıyla bir yandan tribüne çıkarak sorumluluktan kaçmaya ve halkın öfkesinden kurtulmaya çalışıyor.

Diğer yandan da siyasi sahada bırakacağı boşlukla karşı tarafın hesaplarını bozmayı planlıyor.

Kısacası, Saad El-Hariri siyasetten tamamen çekilip “emekliye ayrılmış” değil.

Bilakis, bilinmezliklerle dolu yeni bir döneme kapı aralıyor.

Şimdi gözler Hariri ailesi ve Müstakbel Hareketi dışındaki Sünni liderlerde.

Onlar da benzer bir tavır mı sergileyecekler yoksa Sünni siyaset sahasında doğacak boşluğu doldurmak için mi yarışacaklar?

Eski başbakanlardan Temmam Selam siyaseti bıraktığını ve seçimlerde aday olmayacağını açıklamıştı.

Başbakan Mikati ve diğer Sünni liderlerin kararları da önümüzdeki günlerde netleşir.

Sünni seçmenin tepkisini görmek içinse biraz daha beklememiz gerekecek.