28 Şubat’a henüz 4 gün var ve fakat yaşanan son gelişme nedeniyle şimdi yazmazsam bazı şeyler eksik kalacak gibi…

Bu meş’um sürecin gadrine uğrayan bizler nezdinde 28 Şubat’ın ne anlama geldiğini aşağıya derç edeceğim elbet ama öncesinde 28 Şubat tarihini öne çıkaran 6’lı çetenin muradına dair birkaç kelam edelim.

 *

FETÖ ve HDP nedeni ile PKK’nın gölgesi altındaki 6 parti geçtiğimiz günlerde bir araya geldi ve sonuç bildirgesini 28 Şubat’ta deklare edeceklerini söylediler.

Aslında bu, birbirine hiçbir şekilde benzemeyen partileri bir araya getiren gücün tıynetine pek yakışan bir tarih seçimi.

Muhtemeldir ki, bu tercihle bir mesaj verilmek istendi, belki de nabız yoklandı, kim bilir…

 *

Yaptıkları her ne idiyse bence istediklerine ulaştılar.

Bu tercihe yönelik birçok eleştiri kaleme alındı, açıklama yapıldı.

Açık söylemek gerekirse bence acele edildi.

Neden mi?

Şundan…

Maksatlarını 28 Şubat’ta deklare edeceklerini belirten işbu 6’lı çete, gösterilen reaksiyonlar muvacehesinde yeni bir strateji belirleme şansı yakaladılar.

Yapılacak olan açıklama beklenseydi eğer bunların gerçek niyetlerine muttali olma imkânına sahip olabilirdik ama görünen o ki, başta Kılıçdaroğlu olmak üzere zillet ittifakının tüm elebaşları, ‘28 Şubat’ın ay sonu olması hasebiyle tercih edildiğini, kendilerinin de bu meş’um süreci tasvip etmediklerini’ söyleyecek ve böylece bir anlamda ön almış olacaklar.

Her neyse, olan oldu ve bize mezkûr açıklamayı beklemek kaldı…

 *

Gelelim 28 Şubat’ın bizler nezdindeki çağrışımlarına…

Aradan geçen 25 yıldan sonra geriye dönüp baktığımızda mahzun olacağımız bir sürü şey var.

Kim bilir kaç nesli kaybettik bu hengâmede.

Canımızdan aziz bildiğimiz değerler horlanıp alçakça tahkir edilirken, aziz olanın meğerse sadece canımız olduğu gerçeğiyle yüzleştik bu yüzden…

Lakin bir ümidimiz var bugün, yine bu tarih münasebetiyle.

Evet, yeniden yeşerecek bir ümidimiz, bu ümidin yeşermesine vesile olan bir lider var en azından.

Zalimlere “dur” demesini bilen, onları ait olduğu çöplüğe iade eden bir lider…

 *

Şu bir gerçek ki, geçen 25 yıl içerisinde üniformalı zalimlerle beraber birtakım siyasetçiler, kısmen de olsa hesaba çekildi.

Peki, ya elindeki kalemi misket bombası gibi kullanan vicdansızlar güruhuna ne demeli?

Onlar nerede sahi?

Buraya bir sürü, insaniyetten soyunmuş ve kalemini zalimlerin emrine amade kılmış isim tadat edebilirim.

Midenizin kaldırmayacağını varsayıp içtinap ediyorum bundan ama asla bunları unutmamamız gerektiğinin de altını çiziyorum.

Zira unutan, benzer bir zulmü tekrar yaşamaya adeta mahkûm olur…

 *

28 Şubat’la ilgili çok yazıldı, çizildi ama 28 Şubat edebiyatı diyebileceğimiz bir müktesebat da husule getirilemedi maalesef.

Bu hususa dair benim aklımda, sadece merhum Ahmet Kekeç’in ‘Yağmurdan Sonra’ isimli romanı ile Mevlana İdris’in ‘Derin Çiçek’ isimli şiiri kaldı.

Bu da son bir not olarak geçsin kayıtlara…