Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısıyla eşzamanlı bir cephe de sosyal medyada açıldı. Rusya’nın sosyal medya üzerinden başlattığı psikolojik savaş ve söylem üstünlüğü kurma çabası, dünyanın işgale karşı her yerindeki duran sosyal medya kullanıcılarının tepkisiyle karşılaştı.

İnternetin hemen hemen herkesin cebine girdiği günümüzde, gerçekleri saklamanız, olanları farklı göstermeniz ve başlattığınız kötü bir girişimi iyi gibi göstermeniz mümkün değil. Rusya, işte tam bu noktada küresel çapta sosyal medya direnişiyle karşılaştı ve deyim yerindeyse, duvara tosladı.

Rusya’nın siber savaş kuvvetleri, kritik sistemlere siber saldırılar düzenleyen siber askerleri, sosyal medyada gerçeği olduğundan farklı göstermek için klavye başında ter döken milisleri, Türkiye dahil her ülkede fonladığı gruplar, medya şirketleri, gazeteciler ve kişiler var. Özetle, çok güçlü bir cephe hattına sahip.

Tüm bu paralı propaganda askerlerine rağmen, orduların her hareketinin uydulardan izlenip kaydedildiği, Ukraynalı siviller tarafından fotoğraf, video ve yazı olarak olan bitenin tüm dünyaya aktarıldığı teknoloji çağında, Rusya’nın gerçekleri çarpıtma konusunda işi hiç kolay değil.

Başka bir devirde olsa, kimsenin girmesine izin verilmeyen, iletişimin tamamen kesildiği bir ortamda Rusya, istediği gibi katliam yapar ve bu olan biteni iş işten geçtikten sonra öğrenmiş olurduk. Şimdi iletişimin şeffaflaştığı, kuşatma altındaki şehirlerde bile mobil internetin çalıştığı bir çağdayız.

Gelinen noktada, gerçeklerin saklanamayacağını ve manipüle edilmesinin zor olduğunu anlayınca Rusya’nın yaptığı ilk şeylerden biri, olan biteni kendi kamuoyundan saklamak için Twitter ve Facebook’a erişimi sınırlandırmak oldu. Bir de kendi medyasında ‘savaş’ kelimesini yasaklamak.

Twitter ve Facebook, Rus propaganda makinesinin dezenformasyonlarını önlemek için, Rus medya şirketlerinin bu platformlarda reklâm vermesini engelledi. Buna batılı internet servisleri de yoğun şekilde katıldı ve dijital bir kuşatma içinde kaldı Rusya.

Rusya tarafına geldiğimizde ise, Rusya ve eski Sovyet cumhuriyetlerinde etkin kullanılan iki sosyal medya platformu görüyoruz. Bunlar, VK (VKontakte) ve OK (Odnoklassniki). Bu iki platformun coğrafyada yaygın olması, Rusya açısından bir şans.

Batılıların dijital ambargolarına rağmen, halkına ulaşabileceği farklı kanalları önceden inşa etmiş olması ve bu kanalların bugüne kadar gelebilmiş olması Rusya açısından artı değer. Buradan bizim çıkarabileceğimiz bir ders olabilir.

Türkiye, kendi içinde alternatif sosyal medya kanallarına sahip olmalı ve en kötü günleri düşünerek, bu iletişim kanallarının halk tarafından yoğun şekilde kullanılması için gerekli teşvikleri vermelidir.

Bu arada Rus medya şirketlerinin uygulamalarına erişimin uygulama marketleri üzerinden engellenmesi de önemli bir darbeydi, Rus propaganda makinesi açısından. Yaşananlar, uygulama marketlerinin kendimize ait olmamasının ne kadar büyük zafiyet olduğunu bir kez daha gösterdi.