18 Mart 2022.

Haçlıya verilen son güncel mesaj!

“Haçlı mı kaldı” diye sormayın. “Haçlı” tarihte kaldı fakat ruhu yaşıyor, Haçlının torunları dünyada kol geziyor.

Pekala. Örnek verelim.

Bir haçlı gördüm mesela; kameraman. Suriyeli mülteciler Avrupa’ya geçiş yaparken kucağında çocuğuyla koşmakta olan bir sığınmacıya çelme takarak yere düşürdü. Savaşın içinden çıkıp gelmiş insanlara bir çelme de kendi taktı ve Müslümanlara olan nefretiyle birlikte bir an olsun tatmin duygusunu yaşattı kendine.

Bir “Haçlı muhabiri” gördüm mesela. Elinde mikrofonu Ukrayna’dan Polonya’ya geçecek sığınmacılar için “Bu insanlar, sarı saçlı ve mavi gözlü. Bu yaşananları hak etmiyorlar” diyordu.

Bir “Haçlı siyasetçisi” gördüm. Ülkelerine gelen Suriyeli sığınmacıların değerli eşya ve paralarına el koymak için çıkarttıkları “Mücevher Yasası”nı Ukraynalılar için işletmeyeceklerini söylüyordu.

Bir “Haçlı akademisyeni” gördüm. Sözde insan hakları savunucusu, özde kan emici “uzman” kişi, Suriyeliler için “kısmen” kullanılan kimyasal silahların Ukraynalılar için olmaması gerektiğini söylüyor ve bu açıdan tüm tedbirlerin alınması gerektiğini salık veriyordu Haçlı dostlarına.

DÜPEDÜZ HAÇLI RUHU

Tüm bunlar Haçlı ruhu değil de ne? Bu insan görünümlü yaratıklar, haçlının torunu değil de ne? Batı her şeyi açık açık söylüyor ve hiç saklamadan da icraata döküyor. Bizim de lafı eğip bükmeden aktarmamız icap eder. Ne görüyorsak o. Daha fazlası değil!

Kaldı ki, ABD Başkanı George Bush, 11 Eylül'deki intihar saldırılarının ardından terörizme karşı ''Haçlı Seferi'' başlattığını bizzat kendi diliyle söyledi. ABD’nin penceresinden terörist kimliğinin ne olduğu gayet açık. Irak’tan Suriye’ye sadece ve sadece Müslüman kanı döktükleri aşikar.

YENİLDİLER FAKAT HİÇ YILMADILAR

Bugün çok anlamlı bir şekilde bir taraftan Çanakkale Zaferi’ni kutluyor bir taraftan sömürgecileri kovmanın haklı gururunu yaşıyor bir taraftan da şehitlerimizi anıyoruz.

Osmanlı 1915’te 250 bin şehit vererek işgalcilere tokadı indirdi. İngilizi ve Fransızıyla, bir Haçlı güruhu olan bu yapıya gereken ders verildi.

Fakat o günden bugüne hiç peşimizi bırakmadılar.

Amaçları Müslüman Türkleri Anadolu’dan kovmak. Ve hedeflerinde sabit bir şekilde, politikalarını revize ederek yol yürümeye devam ediyorlar. Ne yaptılar ve ne yapıyorlar peki?

Çanakkale Zaferi’nin ardından yaşananlara bakalım ve

sırayla bazı örnekler verelim.

Osmanlı sonrası bu vatanın evlatları yeni bir devletle yeniden neşet ettiler.

Devlet kuruldu ama yaşanan zulüm dolu uygulamalarla zaten yorgun ve yoksul olan halk, büyük şaşkınlık yaşadı. Travma üstüne travma!

Vatanı kurtarmış, İngilizi-Fransızı kovmuştu. Ama gizli bir el ezanını susturmuş, binlerce alimi idam etmiş, camileri ahıra çevirmiş, Kuran-ı Kerim öğrenimini yasaklamış, alfabeyi değiştirerek kolektif hafızanın canına okumuş, kılık kıyafet devrimini gerçekleştirerek de halkı, kovulan işgalcilere benzetmişti.

Bitmedi. Ya sonra neler oldu?

Her on yılda bir askeri darbe yapıldı. Darbelerin dışardaki ayağına bakıldığında, adres; hep aynı Haçlı coğrafyasını gösteriyordu.

Vatanımız için biçilen politika (bir müddetlik); “ Türkiye uzarsa budayın, solarsa sulayın.”

Ve gelelim yakın tarihe. Haçlının dizayn ettiği politikada hep içerdeki kullanışlı tipler devreye sokuldu ve sokulmaya devam ediyor.

Bir nevi gönüllü köleler. Bunlar ülkenin dış politikasını Batıya teslim etmek ister, esareti “barış” şeklinde kodlayarak sloganik ve ezberci konuşur, Batıdan gelen fonlarla hayatlarını yaşarlar. Ülkenin bir milim ileri gitmesini, büyümesini istemezler. Ülkeye pandemi ve küresel sağlık krizlerinde can suyu olacak “şehir hastaneleri”ne karşıdırlar. Yol, köprü yapılmasını istemezler. İHA ve SİHA karşıtı olmakla birlikte sınır ötesindeki teröriste yapılan operasyonu da gereksiz bulurlar. Ekonomi politikalarında IMF’ye teslim olmak tek tercihleridir.

HAÇLININ PİYONLARI NASIL İŞ TUTAR?

Konuyu somutlaştıralım.

Mesela; Gezi’de ağaç bahanesiyle vandallık yapanlar bugün Çırağan’ın güzelim ağaçlarının kesilmesine ses çıkarmadılar. Bu iki yüzlü güruh, Gezi kalkışmasında sözde eylemlerini bitirmek için ise bazı şartlar ortaya atmıştı. "Taksim Platformu" adı verilen bu grup, Üçüncü Havalimanı projesinin, nükleer santrallerin, tüp geçit projesinin, Üçüncü Köprünün, Kanal İstanbul'un ve İstanbul-İzmir otoyolunun durdurulmasını istedi. Dolayısıyla, bu Haçlı kuklaları meselenin ağaç olmadığını kendi dilleriyle itiraf ettiler.

Tüm bunlar yaşanıyorken, Recep Tayyip Erdoğan ne yaptı? Bu hainlere pirim verdi mi, geri adım attı mı? Elbette, hayır.

Erdoğan 2013’te Gezicileri püskürterek, 2016’da FETÖcüleri halkıyla birlikte meydanlarda yenerek, Haçlılara çok büyük yenilgi yaşattı.

Erdoğan, Ayasofya Camii ve Taksim Camii’ni açarak Haçlılara devasa büyüklükte ciddi darbeler indirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Haçlılara, Batılılara, Batıcılara, işgalcilere, sömürgecilere son güncel mesajını, Çanakkale’den “ 1915 Çanakkale Köprüsü”nün açılışını gerçekleştirerek vermekte. Çünkü inşa edilen her bir eser, kafirin gözüne batmakta, Haçlının yüreğini yakmaktadır.

Bu dev eserleri yapmak öyle kolay bir iş değildir. İmkanlar olsa bile yaptırmazlar. Şimdiye kadar yaptırmadılar. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan inancı ve kararlılığıyla hayatını adadığı davasından taviz vermedi. Direndi ve başardı.

Bizler de, çocuklarımız da bu vatanın bir evladı olarak bu emanetlere gözümüz gibi bakacağız. Söz veriyoruz. Teşekkürler Erdoğan.

VE 2023!

Köprünün açılışını pek heyecanlı bir şekilde takip ediyoruz. Ülkemiz adına seviniyoruz.

O halde bir soru.

İktidara gelmek için pek hevesli olan CHP, İYİ Parti, HDP ve güdümündeki partiler görev başında olsaydı bu gelişmeler yaşanır mıydı? Bu köprüler, dev eserler yapılır mıydı? Cevabı biliyorsunuz. Tabii ki, hayır.

İşte bu nedenle, 2023 çok önemli.

Çanakkale’den yükselen sesin daha da artarak devam etmesini istiyorsan, ön açıcı ol ve pozisyonunu ona göre belirle.

Küçük meselelerle uğraşma. Ceddimiz, derin ve büyük insanlardı. Köklülüğümüz geniş yelpazede kapsayıcı ve kuşatıcı işler yapmamızı gerektiriyor.

O nedenle hesabını yaparken önce Anadolu’yu, Payitahtı, Çanakkale’yi düşün. Sonra da tüm mazlum coğrafyayı. Hepsi yüzünü dönmüş Türkiye’ye bakıyor. Pozisyonun, mazlumları mahzun etmesin. Yetimler yalnız kalmasın!