Oruç tutmak, ziyafete tutunmak

Oruç, gün sonunda açlığı ziyafet sofrasında doyumla donanan bir şölen çağımızda. İftar saatlerini ekonomik verime dönüştürmek için tüketilecek yiyecek türü ve çeşidinde sınırsız israfa teşne reklam materyali. Kaç çeşit iftariyelik ve yemek çeşidine ne tür tatlılar ve şerbetler eklenmeli ki arkadaşlarınızla ‘kanaatkâr’ bir sofrada ağırlamada bulunursunuz? İftar edeceğiniz mekânın yıldızları size ne tür bir değer katar? Davetinizde ağırlayacağınız kişilerden kaçı sizi ihalelerle ödüllendiriyor? Bankacınız mutlaka başköşededir. Sahi şoförünüzün sofrada bir tabağı var mı? Ara yollardan davet verdiğiniz otele geçerken geçtiğiniz sokaklardaki solgun ışıklı evleri görmemek için sosyal medyada birine tebliğ mi yapıyordunuz? Deli sorular!

            Sahi oruç nedir?

İftar saatini peygamberlerle ve peygamberlerin insanları hakikate yöneltme eylemlerini istişare vakitleri olarak hayal etmektir. Oruç, insanlığa karşı sorumluluk şuuru kuşanmaktır; çünkü “Siz ey imana ermiş olanlar! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı, ki Allah’a karşı sorumluluğunuzun bilincine varasınız” (Kuran: 2/183). İnanmış insanlar, Allah’ın velileridir ve yaşadığı çağda peygamberlerin emanetinin taşıyıcısı olarak sorumluluğunun şuurunda olmakla yükümlüdür. Sorumluluk akılla mümkün; aklını kullanmayan veya akıl nimetinden mahrum olanlara iman etme ve ibadet yükümlülüğü yoktur. İman etmiş Müslümanlar peygamberler vasıtasıyla duyurulan/tebliğ edilen sorumlulukları yeniden hatırlamak ve hatırlatmakla görevlendirilmiştir; “ve belki içinizden iyi ve yararlı olana davet eden, doğru olanı emreden, eğri ve yanlıştan alıkoyan bir topluluk çıkar: nihai kurtuluşa erişecek kimseler, işte bunlar olacak” (Kur’an:3/104).  

Oruç, ferdin kul olma şuurunun bir tezahürü olarak neslini parlak vakitlere eriştirecek öze tanıklık etmesini temin edebilme zamanıdır. Kullukla dünyeviliğin arasını belirgin bir biçimde açarak makam, varlık ve ekonomik sürekliliğin ilkesizliğinde kaybolmamaktır, oruç. "Ey imana ermiş olanlar! Size rızk olarak sağladığımız iyi şeylerden nasiplenin ve Allah’a şükredin, eğer gerçekten O’na kulluk ediyorsanız” (Kuran:2/172).

Oruç ayı insanın, yaratılış gayesini nefsinde sorgulayabilme cesaretini gösterebilmesi, tefekkür ve tövbe arasında doğru bir anlam evrenine ulaşabilmesidir. Varoluş şuuruna erişmek için hayatları boyunca yoksulluklarından dolayı açlık yaşayan insanlarla eşitlenerek idrak kapısında diz çökmektir, oruç. İbadetlerde eşitlenmek insanlıkta eşitlenmektir. Namazda aynı safta eşitlenme, oruçta açlıkta eşitlenmek, tavafta giysisiz eşitlenmek (…) her biri bir şuur eğitimidir. Deneyimleyerek insana insanlığı öğretmek ve şuur düzeyine çıkarmak. Oruç vaktini bu okulun bir sınıfında yaşadığının farkında olarak yaşamak ve orada insanların bir kast, sınıf, klik, etnik yapı, ırk ve renkle tanımlanmadıklarını bilerek ‘kul olmak’, eşitlenmek ve aynı yerde, mekânda olmak. Oruçta oruçla ve oruçlularla yolculuk, mucizevî anlardan bir anı hayatının tüm anlarının aşısı yapmak ve onunla yaşamaktır. Bir ayda hayatına dahil edip çıkardığın değerler, değersizlikleri çoğaltmaz mı? İman ettiğimiz kitap ‘devamlılık’ hatırlatmasıyla orucu emreder. “Sizden öncekilere” vurgusu, orucu daha bir bilinçle anlamamıza çağrıdır.

Oruç körelmiş ve tıkanmış merhamet damarlarının stendi olmalı ve stent takılan damarlarda artan kan dolaşımının temin ettiği sağlıkla hayat bulan insana, insanın gönül dünyasına merhamet fırtınaları taşımalıdır. Mümin her oruç anında bir merhamet kapısı açtırmalı gönül dünyasında. Orucun zaman duraklarını doğru bilmeli oruçlu. Sahur ve imsak ile iftar arasındaki ilişki üzerine bir miktar tefekkür gerekir. Oruç “imsaktan güneş batıncaya kadar yeme, içme ve cinsel ilişkiden uzak durma şeklindeki ibâdet” olarak tarif edilmiş. İmsak kelimesinin Türkçesi tutmaktır. “Nefsine hâkim olup bir şeyden el çekme”dir imsak. Bunun üzerine düşünmeye değmez mi? Hayatımızın tüm duraklarında imsak üzere yaşamak nasıl bir şey olurdu? Neler karşısında kendimizi tutuyoruz ve ya tutabiliyor muyuz? Gönül dünyanıza yönelin ve oruçlunun yolculuğunu yaşayın oruçta. Sağlık nedenlerinden ötürü oruç tutamıyorsanız bile oruç zamanının idrak duraklarında mucizevî yolculuklar yapın. Sağlık engelinden dolayı tutamadığınız orucun sahur ve imsak vaktini çocuklarınızla, torunlarınızla ve diğer dostlarınızla yaşamaktan uzaklaşmayın; çünkü oruç mucizevî iklimlerde yaşanan bahar şölenlerinin merhamet kapısıdır.

 

Oruçla hayatlarımızı tırtıklayan ve gönül dünyamızı bulandıran çağcıl dürtülere karşı zihin ve algı/idrak ufkumuza geçilmez surlar inşa eder, yüreğimizde kurduğumuz ilahi huzur sitesinde hayatımızı yeniden kurar ve anlamlandırırız. Sahurda iftarın hayalini kurmayan, imsakta uykuya sığınmayan, sadakanın en azını tercih etmeyen müminler gıpta edilesi Müslümanlardır. Orucu, hayatı anlamsızlaştıran tortulardan hicret olarak anlayan ve yaşayan mümine selam olsun.