Hindistan merkezli düşünce kuruluşu Observer Research Foundation'da, Afrika'da yükselen ABD-Çin rekabetinin ve Batı'nın Çin'e karşı Afrika'da uygulamak istediği Lobito Koridoru'nun değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Özellikle Orta Afrika'da bulunan kobalt, bakır ve lityum gibi kritik maden kaynaklarına hakimiyet için Çin ve Batı arasında büyük bir rekabet yaşandığı belirtilen analizde, ABD öncülüğündeki Batı'nn Çin'in Bir Kuşak Bir Yol hamlesine karşı Lobito Koridoru'nu hayata geçirmeye çalıştığı belirtildi.

Lobito Koridoru projesinin ayrıntılarının verildiği analizde ayrıca; bu hamle ile Batı'nın hem kritik minarellere ulaşmaya çalışacağı hem de Çin'in bölgedeki varlığına karşı bir denge unsuru oluşturmayı amaçladığı tespiti yapıldı.

İşte Observer Research Foundation'da yayınlanan analiz:

Kobalt, bakır ve lityum gibi kritik maden kaynaklarının üzerinde yer alan Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Tanzanya ve Zambiya, Afrika'daki büyük güç rekabetinin önemli sahneleri olarak ortaya çıkmaktadır.

Amerika Birleşik Devletleri'nin Küresel Altyapı ve Yatırım Ortaklığı (PGII) girişimi kapsamında tasarlanan ve bu üç ülkeyi birbirine bağlayan yeni bir altyapı girişimi olan Lobito Koridoru, Çin'in bu ülkelerdeki Kuşak ve Yol Girişimi'ne karşı hayata geçirilmeye çalışılıyor.

Orta Afrika'da yer alan Lobito Koridoru, Zambiya ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti'ndeki kritik mineral madenlerini Angola'daki Lobito limanına taşıııcak olan bir demiryolu hattı inşa etmeyi hedefliyor.

Proje ayrıca yeşil enerji geliştirme, sürdürülebilir madencilik, enerji depolama, sosyal altyapı geliştirme ve kamu sağlığı girişimlerine yatırım yapılmasını da öngörüyor.

ABD'nin Lobito Koridoru projesi, Çin'in bölgedeki varlığına karşı bir denge unsuru oluşturmayı amaçlıyor.

Çin bu yarışa, üç ülkede ulaşım altyapısı inşa etmiş ve 'madenler için altyapı' anlaşmaları yapmış olarak avantajlı başlıyor. Ancak ABD ve Batılı müttefikleri ise bu yarıştan vazgeçecek gibi görünmüyor.

Çin'in 'krediler ve madenler için altyapı projeleri' stratejisi

On yılı aşkın bir süredir Çin, Bir Kuşak Bir Yol projesi aracılığıyla dünya çapında kritik mineral tedarik zincirlerine hakim olma stratejisi izliyor ve bu strateji özellikle Afrika'da Pekin olumlu sonuçlar doğurdu.

Pekin, Demokratik Kongo Cumhuriyeti'ndeki endüstriyel kobalt ve bakır arama projelerinin yüzde 70'ine yakınını kontrol ediyor. Ayrıca 2018-23 yılları arasında Zimbabve, Angola ve Namibya gibi diğer orta Afrika ülkelerinde lityum madenciliğine 4,5 milyar ABD dolarına yakın yatırım yapmıştır.

Zimbabve'de, Çin devletine ait bir lityum madeninin yanında bir lityum işleme tesisi için 1,4 milyar ABD doları taahhüt etmiştir. Angola, elektrikli araçlarda, güneş panellerinde, rüzgar değirmeni jeneratörlerinde ve gelişmiş çipler ve süper bilgisayar CPU'ları gibi daha kritik teknolojilerde kullanılmak üzere yeşil geçiş için gerekli 51 kritik madenden 32'sine sahiptir.

Pekin, Orta Afrika'daki çeşitli kritik ekonomik sektörlere 22,4 milyar ABD dolarına yakın yatırım yapmıştır ve Çin'in bölgedeki kredi ve yatırımlarının yüzde 80'ine yakını, ABD liderliğindeki uluslararası finans sistemine bağlı olmayan kaynaklardır.

Afrika'daki bu yatırımlar aynı zamanda Çin'e küresel tedarik zincirleri üzerinde açık bir hakimiyet sağlamıştır. Devlete ait ve özel şirketler küresel maden işlemenin yüzde 85'ine hakimdir ve çeşitli kritik madenlerin şu anda aktif olan küresel rezervlerinin yüzde 65'inden fazlasında hisseye veya tam kontrole sahiptir.

İlk bakışta Pekin'in Orta Afrika ülkeleriyle ekonomik işbirliği modeli karşılıklı fayda sağlayacak gibi görünüyor. Angola, Zambiya ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Çin'in Angola ile 'petrol karşılığı altyapı' anlaşması imzaladığı ve karşılığında Angola genelinde altyapı inşa ettiği 2006 yılından bu yana doğal kaynaklarını Çin'e bol miktarda ihraç etmektedir.

Bu az gelişmiş ülkelerdeki merkezi hükümetler, yerel yatırımları finanse etmek için petrol veya maden tedarik garantileriyle desteklenen Çin kredi olanaklarını araçsallaştırmaktadır. Bu da bu üç ülkenin Çin yatırımlarını geri ödemelerinin doğal kaynaklarına bağlı olduğu anlamına geliyor.

LOBİTO KORİDORU

ABD şimdi Lobito Koridoru aracılığıyla Çin'in Orta Afrika'daki hakimiyetine karşı koymaya hazırlanıyor.

G7 tarafından başlatılan ulusötesi bir altyapı geliştirme programı olan PGII kapsamında tasarlanan Koridor, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Zambiya ve Angola'da altyapı ve bağlantıyı geliştirmeyi vaat ediyor.

G7, üç ülke arasında iki yeşil demiryolu koridoru (Lobito Atlantik Demiryolu ve Zambiya-Lobito Demiryolu) inşa edilmesi için yaklaşık 2,01 milyar ABD Doları taahhüt etmiştir.

Bu koridorlar dijital bağlantı projeleri ve yeşil enerji altyapısının geliştirilmesiyle desteklenecek.

Koridorların bir parçası olarak, ABD ve Avrupa Birliği'nden özel şirketler Angola'da 900 milyon ABD Doları değerinde, toplam 500 MW kapasiteli iki güneş enerjisi projesi inşa edecek.

ABD ayrıca Airtel Africa'nın Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve Zambiya'daki faaliyetlerini ilerletmek için 125 milyon ABD Doları tutarında kredi sağladı.

Ayrıca ABD, AB ve koridor ülkeleri arasında imzalanan Mutabakat Zaptı madencilik, enerji arama, kamu sağlığı, eğitim, sosyal altyapının geliştirilmesi ve ulaşım altyapısının genişletilmesi gibi kritik ekonomik sektörlerde daha fazla ekonomik işbirliğine işaret etmektedir.

Kısa bir süre önce düzenlenen Global Gateway Forumu ve G20 Yeni Delhi Zirvesi sırasında G7 ortakları, demiryolu hattı için fizibilite çalışmaları yürütmek üzere koridor ortaklarıyla çeşitli Mutabakat Zabıtları imzaladı.Ayrıca ABD ve AB, üç koridor ortağıyla da ortaklıklarını stratejik ortaklığa yükseltti.

Gateway Forumu'nda ayrıca Lobito Koridorunu geliştiren Afrikalı şirketler konsorsiyumu ile G7 ortakları arasında, Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde önerilen demiryolu hattının başlangıç noktası olan Kamoa-Kakula bölgesinden bakır ve kobalt ihracatına ilişkin bir Mutabakat Zaptı da imzalandı.

Sonuç

Batı, Afrika'daki kaynakları değerlendirmek için uluslararası programla ilk kez ortaya çıkmıyor. Ancak bu kez Batı, Çin'in adımlarından ders alarak farklı bir yaklaşım benimsemeyi vaat ediyor.

Çin için olduğu kadar Batı için de Orta Afrika devletlerini kazanmak, nadir mineraller konusundaki yarışını kazanmak ve bu şekilde geleceğine güç katmak için kritik önem taşıyor.

Bu rekabetin nereye evrileceğini söylemek zor. Ancak Çin ve Batı arasındaki rekabetin giderek daha da artacağını görmek zor değil.

Kaynak: gdh defense/Adem Kılıç