Sömürgecilik döneminde Fransa tarafından, 77 bin Senegalli askerin Osmanlı’ya karşı Çanakkale’de kime ve neye karşı savaştıklarını bilmeden cepheye sürülmeleri bugün hâlâ Senegallilerin içinde derin bir yara olarak duruyor. Tarihçi, AFAM Araştırmacısı, İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Görevlisi Senegalli Mouhamed Gueye, Türkiye ile Senegal ilişkileri hakkında çarpıcı tespitlerde bulundu.

Diriliş Postası Ankara Temsilcisi Seda Şimşek/Mülakat

Batılı sömürgecilerin derin yaralar açtığı Senegal’de bugün hâlâ Büyük şehirlerin en önemli caddeleri Senegalli din adamlarına ve bağımsızlık savaşçılarına karşı koyan Fransız ordu komutanlarının isimlerini taşıyor. Bu acı tablo üzerinden tarihçi ve Afrika Araştırmacıları Derneği (AFAM) Araştırmacısı, İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Görevlisi Senegalli Mouhamed Gueye ile Senegal’i ve Türkiye – Senegal ilişkilerini konuştuk;

Senegal’i anlatabilir misiniz?

Senegal Cumhuriyeti, Batı Afrika’nın en ücra ülkesi, tarihin derinliklerine kök salan bir devlet olarak kabul edilmektedir. Kimi zamanlar büyük imparatorlukların en önemli eyaletlerinden biri olmuştur kimi zamanlar Batı Afrika bölgesini etkileyen müstakil devlet olarak karşımıza çıkmıştır. Xll. yüzyıldan önceki dönemde Mali, Songay ve Gana imparatorluklarının bir parçası olan Senegal, 1885’e kadar Jolof, Sin-Salum, Futa Toro gibi bölgeyi derinden etkileyen devletlere ev sahipliği yapmıştır. Futa toro, Kokki ve Pir gibi ilim ve kültür havzalarının yayıldığı Senegal, bölgede adeta bir ışık olmuştur. Ancak kölelik ticaretinin en büyük istasyonları da kuzeyindeki Saint Luis şehri ile batısındaki Gore adası olmuş ve buralarda Avrupa’ya satılmak üzere, Batı Afrika’nın her yerinden erkekler, kadınlar ve çocuklar getirilmiştir.

İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Görevlisi Senegalli Mouhamed Gueye

FRANSA SENEGALLİ ASKERLERİ CEPHEYE SÜRDÜ

Senegal her zaman dış ülkelerin ilgisini çekmiştir. Fransızlar, Senegal bölgesine ilk kez 1659 yılında ayak basmışlar ancak sadece onlar değil sömürgeciler. 15.yüzyılda Portekizler, 1621’de Hollandalılar ve 1651’de İngilizler, buraya ticaret amaçlı gelip ticaret yolu olarak kuzeyden Batı Afrika’ya uzanan Sahra’yı değil de Atlas Okyanusu’nu kullanmışlar. 16. yüzyıldan itibaren Senegal bölgesinde, kıtaya dışarıdan gelen sömürgecilere karşı bazı ayaklanmalar meydana gelmiştir. 1865 yılında Elhaji Ömer el-Futi’nin şehit edilmesiyle beraber Senegal bölgesi yeni bir döneme girmiştir. Fransa, hem ticari hem askeri hem sosyal alanlarda egemen oldu. Sömürgecilik dönemi olarak adlandırılan 1865-1960 yılları arası dönemde sadece Senegal değil, Moritanya ve Mali’yi kontrol altına alabilmek için başkent olarak Saint Louis şehrini kullanmışlardır. Vali olarak bölgeye atanan bir misyon görevlisi, doğrudan Fransa’daki Denizaşırı Toprakları Bakanlığı’na (bazı kaynaklarda Sömürgeler Bakanlığı’na) bağlıydı. Bu Sömürgecilik döneminin en belirgin olaylarından birisi, Senegal askerlerinin (Senegalli Nişancılar) hem Almanya’ya ve Cezayir’e hem de Osmanlı’ya karşı Çanakkale’de savaşmış olmaları. 77 bin kişiden oluşan bu askerlerin tamamı, kime karşı savaştıklarını bilmeksizin cephelere zorla sürüklenmiştir.

Senegal bağımsızlığını nasıl kazandı?

Savaştan geri dönenler ve Fransa’da okuyanlar dâhil olmak üzere bütün Avrupa ülkelerindeki Afrikalılar, özgürlükleri ve hakları için bir mücadele başlatmışlardı. 1960’lara kadar süren bu mücadele esnasında Fransa Meclisi’nde sömürülen ülkelerden milletvekilleri bulunmakta ve bu ülkelerin sorunlarını Afrika asıllı Fransız milletvekilleri, zor da olsa Sömürgeler Bakanı’nın masasına taşımaktaydılar. Dönemin Fransız Devlet başkanı Charles De Gaulle, 1958’de Batı Afrika ülkelerinin bağımsızlık taleplerine dair bir dizi rapor hazırlatmıştır ve ardından bazı ziyaretlerde bulunmuştur. Bazı ülkelerde ise mahalli idarecilere bağımsızlık talep edip etmediklerini doğrudan sormuştur. Ancak bu süreçte sadece Gine’nin liderlerinden Şehu Toure doğrudan bağımsızlığını talep etmiştir. Senegal ve Mali gibi diğer ülkeler ise iki sene daha Fransa’nın egemenliği altında kalmaya devam etti. 20 Ağustos 1960’da Senegal, resmi olarak Fransa’nın sömürgesi olmaktan kurtularak bağımsız oldu. Ancak bu bağımsızlığını, resmi olarak her sene 4 Nisan’da kutlamaktadır. Bu bağımsızlık süreci içerisinde Senegal, 8 Ocak 1960 tarihinde Mali, Burkina Faso ve Benin ile “Mali Federasyonu” adında bir idari yapıya dönüşmüştür ancak askeri, güvenlik ve en önemlisi de ideolojik nedenlerden dolayı 20 Ağustos 1960’da bu federasyon dağılmıştır.

Türkiye neler yapmalı?

Mouhamed Gueye bu soruya “Afrika’da Müslümanlığın muhafazası için tüm Afrika’yı kapsayacak bir Afrika Radyosu’nun kurulması gerçekten büyük önem arz etmektedir. Zira Afrikalı için radyo, büyük bir haberleşme ağı görevi görmektedir. Eğitim alanında yeni medrese modelleri geliştirilerek akli ve nakli ilimlerin okutulduğu eğitim sistemine destek verilmesi büyük bir yatırım olacaktır. Senegal dâhil olmak üzere Afrika ülkeleriyle daha güçlü ilişkiler kurulabilmesi için sahayı bilen Türk uzmanlara çok ihtiyaç var. YÖK, Türk öğrenciler için Afrika Bursları modelini hayata geçirebilir ve Türk öğrencilerin Afrika ülkelerinde eğitim almalarına olanak sağlayabilir. Afrika ile ilgili enstitü ve araştırma merkezlerinin sayılarının arttırılması çok önemli. Afrika üzerine doktora yapmış danışmanların oluşturduğu heyetlerle birlikte politikalar geliştirilebilir” cevabını verdi.

Bağımsızlığını kazanmasının ardından bugüne nasıl geldi?

Senegal 1960’dan sonra yarı başkanlık sistemiyle yönetiliyordu ancak ortaya çıkan sorunlar ve anlaşmazlıklar neticesinde yetkiler cumhurbaşkanına devredildi. Senegal’in ilk başkanı Leopold, Hıristiyan olmasına rağmen Müslüman dini liderlerle oldukça iyi anlaşıyordu ve toplumsal barış için büyük çabalar sarf etmişti. 1981’de Senghor yerini aynı partiden Abdou Diouf’a bıraktı ve o da 2000’e kadar ülkeyi yönetti. Onun döneminde Gambiya ile oluşturulan Senegambiya Federasyonu (1994’te) dağılmıştır. 40 yıl süren Sosyal Parti iktidarı, 2000’de sandıkta yenilgiye uğramış ve Abdu Diouf, yerine Demokratik Parti lideri AbdullayWad gelmiştir. Wad, Fransız şirketlerine verilen büyük imtiyazların bazılarını geri alarak Arap yatırımcılara kapıyı aralamıştır. AbdulayWad’ın ekonomik reformları, diğer batı ve Arap ülkelerle ikili ilişkilerini güçlendirme gayreti, ülkenin ekonomisinin 2000-2011 döneminde hızla yükselişe geçmesini sağlamıştır. 2011’de Demokratik Parti’den ayrılan Macky Sall seçimleri kazanmıştır, halen ülkeyi yönetmektedir.

BATI AFRİKA’DA TERÖR VE KARGAŞA KARTI

Fransa etkisi gücünü koruyor mu?

Batı Afrika haritasına baktığımız zaman Fransa’nın kontrolündeki neredeyse tüm bölgeler ya terörle ya da iç kargaşayla boğuşurken Senegal istikrarını korumaya devam ediyor. Bu bize şunu anlatır: Fransa’nın son stratejik kalesi Senegal’dir ve onun gibi ülkelerle ancak yumuşak güçle ilişki yürütülebilir. Mali, Burkina, Nijer, Çad, Fildişi ve Gine’ye karşı kargaşa ve terör kartını kullanan Fransa, Senegal’de böyle bir riskin içine giremez.

AFRİKA RADYOSU KURULMALI

Türkiye ile Senegal ilişkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye, Afrika’daki ilk temsilciliklerinden birini Senegal’de 1963’te, yani bağımsızlıktan sadece 3 sene sonra açmıştır. Özellikle 2011’den bu yana ilişkiler yüksek bir seviyeye ulaştı. Senegal Başkanı Macky Sall döneminde, Türkiye’ye yönelik açılımın giderek olumlu yönde arttığını burada belirtmem gerekir.Senegal’i ziyaret etmekten vazgeçmeyen Başkan Erdoğan, Senegal ile stratejik ortaklıkdüşünüyor. Bunun en büyük göstergelerinden birisi Türkiye kültür merkezinin ve Türkiye – Senegal Ekonomik Konseyi’nin temellerinin atılması. Türkiye bir çıkar ilişkisi kurmuyor, her alanda bir işbirliği öngörüyor, yedi anlaşma imzalandı. Hızla dünya siyasetindeki etkin konumunu arttıran Türkiye’nin, Senegal ile kurduğu ve güçlendireceği ilişkiler her şeyden önce manevi bağlar üzerinde durmalıdır. Ortak din vurgusu yani İslâm çok önemli. Zira Senegal toplumunun dinle olan bağları halen güçlü.

Diğer İslâm ülkeleri Senegal’de etkin mi?

Arabistan, İran’ın Senegal’deki hızla yükselişine karşı set vurabilmek için burs verdiği öğrencilerin kontenjan sayısını yükseltmiş ve karşı çıktığı Sufilikle işbirliğine girmiştir. İran’ın ise Güney Senegal’de son yıllarda yaşanan sorunlarda gizli bir el rolü üstlendiği iddia edilmektedir. Şiiliği yaymak için cami, üniversite ve radyo istasyonlarını kullanmaya başlamıştır.

Diriliş Postası Ankara Temsilcisi Seda Şimşek/Mülakat