Kanal İstanbul Projesine kaynaklık edecek olan Türkiye’nin ilk Akıllı Şehirler Stratejisi ve Eylem Planı hazırlandı. Bakan Kurum’un “Şehircilik tarihinde çığır açacak proje” olarak nitelendirdiği plan, dünyanın dördüncü akıllı şehir stratejisi olarak karşımıza çıkacak. Dr. Mücella Ateş, eylem planının akıllı şehir çözümlerinin gelişimine imkân ve test ortamı sağlayarak tasarım ve uygulama süreçlerine yönelik önemli bir boşluğu dolduracağını söyledi.

Diriliş Postası Muhabiri Aslıhan Şimşek/Mülakat

Türkiye’nin ilk Ulusal Akıllı Şehirler Stratejisi ve Eylem Planı geçtiğimiz aylarda Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum tarafından açıklandı. Bu plan ile insan odaklı “Hayata Değer Katan Yaşanabilir ve Sürdürülebilir Şehirler” vizyon olarak belirlendi. Türkiye’nin akıllı şehir yolculuğuna yön verecek planın içerdiği 4 adet stratejik hedef ve 26 adeteylemle geniş bir içeriğe sahip olduğu görüldü. Dr. Mücella Ateş, eylem planını ve Türkiye’nin akıllı şehircilikteki durumunu değerlendirdi.

Geliştirilmeye başlandığı dönemden itibaren akıllı şehirlerin ilk hedefiyaşam kalitesinin yükseltilmesi olarak belirlendi. Bu şehirler, kentsel sorunlara ileri teknolojiler kullanılarak zaman ve maliyette etkin çözümler ortaya koyma imkânı veriyor.

Depreme karşı önlemler

Ateş, akıllı şehir stratejisinde “Afet ve Acil Durum Yönetimi Bileşenlerinin Olgunluğu Artırılacaktır” başlığında depreme karşı birçok kurum ve kuruluşun yer aldığı oldukça geniş bir afet ve acil durum eylem maddesi olduğuna dikkat çekti.

Eylem planında üretim ve tüketim planlaması yapılarak iklimsel riskler ile deprem riskinin göz önüne alınması gerektiğini söyleyen Ateş; depreme dayanıklı malzeme, sismik sensörler, erken uyarı sistemlerinin kullanılarak, bina temellerinin akıllı olarak tasarlanması gerektiğine değindi.

Ülkemiz için hayati önemi olan deprem gerçeğine değinen Ateş, akıllı şehirciliğin de temel olgusu olan her ülkenin kendi risklerini ortaya koyarak dirençli planlamalar yapmasına dikkat çekti. Ateş, deprem anında sarsıntıyı algılayarak sığınak kapsülü haline gelen mobilyaların üretilmesini, acil durumlarda elektrik sağlayan güneş panel sistemlerinin kurulmasını, akıllı çözümler arasında sıraladı.

Ateş, bir binanın her katına monte edilen darbe sensörlerinin ise, bir deprem sırasında kaç katın hizadan çıktığını ölçmeye yardımcı olarak acil müdahale edilmesi gereken alanları gösterdiğini ve müdahalelerde zaman kaybını önlediği söyledi.

ŞEHRİ AKILLI YAPAN 6 NOKTA

Akıllı Şehir Araştırmacısı ve Uygulayıcısı Dr. Mücella Ateş ‘Akıllı Şehir Olgusunu Değerlendirme Yaklaşımında Yerel Boyut’ çalışmasında süreçte atılması gereken ilk adımı; yerel dinamikler ve ihtiyaçlar ekseninde; yere, şehre ve ülkeye göre tanımlanması gerektiği şeklinde özetledi.

Ateş, bir dönem öğrencisi olduğu Prof. Dr. Rudolf Giffinger’i nakıllı şehirler kavramını ‘akıllı insan, akıllı yaşam, akıllı ulaşım, akıllı yönetişim, akıllı çevre ve akıllı ekonomi’ başlığı altında topladığını belirtti. Ancak ülkemizde ciddi bir kavram kargaşası olduğunu vurgulayan Ateş,akıllı şehir kavramıyla ilgili şu uyarıyı yaptı;

“Sadece bir kavşağa akıllı trafik lambası konulduğunda da, akıllı su sayaçları kullanıldığında da akıllı şehir olduk denilebiliyor. Akıllı şehirler 1990 sonrası ortaya çıkan ‘Sürdürülebilir Şehirler, Ekolojik Şehirler, Yavaş Şehirler, Yaşanabilir Şehirler, Dijital Şehirler’ gibi kavramlardan tam da bu noktadabütüncül olması yönüyle ayrılıyor. Veri ve bilgi teknolojisi altyapıları, şehirlerin akıllanma süreçlerinde araç olarak kullanılmalı ve şehirlerin sürdürülebilirliği amacına hizmet etmelidir.”

TANIŞIKLIĞIMIZ ÇOK YENİ

Akıllı Şehir kavramının ilk olarak 2014-2018 yıllarını kapsayan Onuncu Kalkınma Planı ile kamu literatürüne girdiğini söyleyen Ateş, 2015 yılında ise kurucuları içerisinde yer aldığı İstanbul Büyükşehir Belediyesinde Türkiye’nin ilk Akıllı Şehir Müdürlüğü’nün oluşturulduğunu ifade etti.

Ateş, İstanbul dışında başta Antalya, olmak üzere Konya, Kayseri ve Bursa’da da bilgilendirme ekranları, engelli vatandaşlar için projeler, acil panik butonu ve kronik hasta takibi gibi sosyal yönü güçlü uygulamalardan; güneş enerjisi santralleri, katı atık entegre tesisleri, akıllı aydınlatma ve sulama sistemleri alanlarına kadar pek çok çalışmanın yer aldığının altını çizdi.

Kent potansiyeli ortaya çıkacak

Akıllı şehir uygulamaları kapsamında özellikle ulaşım, sağlık ve sosyal hayata ilişkin bilgilerin paylaşıldığı mobil yazılımların oldukça yaygın olduğunun altını çizen Ateş, Türkiye’nin ilk akıllı şehir stratejisi ve eylem planı hakkında; “Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın hazırladığı ‘Ulusal Akıllı Şehirler Stratejisi ve Eylem Planı’nı yerel yönetimlerin uygulamalarına çeşitli standartlar getirilmesini de teşvik etmesi bakımından önemli buluyorum. Çünkü şehirlerimizin bir stratejik plan olmaksızın ortaya koyduğu tekil uygulamalar; zamanla akıllı şehir kavramının yoğun olarak kentsel rekabet ve markalaşma çabaları için bir araç olması, kente özgü yapı ve ihtiyaçların geri planda kalması, buna karşın süreci teknoloji şirketlerinin yönetmesi ve akıllılık algısının “yüksek teknoloji içerme” ile eş anlamlı hale gelerek kentsel potansiyelin değerlendirilmemesi gibi tehlikeleri de beraberinde getiriyor.” dedi.

“UYGULANABİLİR” PROJE

Akıllı şehirlerin, mevcut şehirlerin akıllı uygulamalarla dönüşmesinin yanı sıra, yeni yerleşim alanları oluşturma düşüncesi ileakıllı şehir laboratuvarları oluşturularak kentsel deneme alanları kurmak olarak da karşımıza çıktığını ve bu sebeple akıllı şehir yaklaşımıyla yeni şehirler kurulmasının dünya genelinde çok fazla örneği olduğunu söyleyen Ateş, plan ile ilgili şunları kaydetti;

“Akıllı Şehirler Stratejisi ve Eylem Planını incelediğimizde, Kanal İstanbul gibi yeni yerleşimlerin akıllı şehir düşüncesi ile kurulmasına kaynaklık edecek şekilde ekosistem paydaşlarının kullanımına açılan, akıllı şehir çözümlerinin geliştirilmesinde birlikte geliştirme kültürünün gelişimine imkân tanıyarak test ortamı sağlayan bir yaklaşım ön gördüğünü söylemek mümkün. Bu yönüyle tasarım ve uygulama süreçlerine yönelik önemli bir boşluğu doldurmak mümkün olabilecek gibi görünüyor. Ayrıca akıllı altyapı ve üstyapının kurulması ve uygulanmasından da ciddi destekler yer alıyor belgede.”

Ateş, meselenin fiziki olarak bir yerleşim alanı oluşturmaktan öte, yaşayan ve bağlamından koparılmayan, mekân aidiyetini dikkate alan bir mekanizma kurmak olduğunu dile getirdi. Ateş, dünyadaki uygulamaları incelediğinde, bu kritik noktaya yeteri kadar önem verilmediği için, tüm ileri teknolojik altyapısına rağmen hayalet şehirlerle karşılaşıldığını vurguladı.

Diriliş Postası Muhabiri Aslıhan Şimşek/Mülakat