Türkiye’nin ve dünyanın gözde şehri İstanbul’da son yerel seçimlerden bu yana gözle görülür bir tek icraat bulunmazken mevcut projeler tek tek durduruldu. CHP’li zihniyetin yönetiminde İBB adeta kontak kapatırken ne Haliç’in eski manzarasından eser kaldı ne de İstanbul’un her alanda tıkır tıkır işleyen düzeninden. İstanbul’daki gidişatı İBB AK Parti Grup Başkanvekili ve Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu ile ele aldık.

Diriliş Postası Haber Müdürü Muhammed Şimşek –  Mülakat

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi yolculuğunun başında akmayan muslukları, çöp kokan sokakları, bozuk yolları ve çamura gömülü Haliç ile bir enkazı devralarak imar ettiği İstanbul, bugün o eski iç acıtan manzaraları yaşamaya başladı. İstanbul aşığı herkesi en çok üzense Haliç’in yeniden çamur deryasına dönen görüntüleri oldu. Göreve gelir gelmez seçim öncesi verilen vaatleri unutan CHP’li Ekrem İmamoğlu önce işten çıkartmalarla kadrolaşmaya gitti ve yüzlerce aileyi gözü kapalı ekmeğinden etti. Ardından 60-70 günlük zamlı faturalar milyonlarca İstanbullunun yüreğine indi. Yüzde 40’lık indirimin ardından suya yüzde 80’e varan zam talepleri neyse ki AK Parti belediye meclis üyeleri sayesinde aşağı çekildi.

Susuzluğa maruz kalan Şile’de insanlar bidonlarla itfaiye araçları önünde kuyruğa girerken İstanbul bir anda eski Türkiye manzarası vermeye başladı. İsraf algısıyla otoparka çekilen

araç şovu elinde patlayan CHP yönetimi daha sonra lüks makam araçlarıyla boy gösterdi. İlk bir  yılda tam 114 proje ile birlikte Bahçelievler’de engelli asansörüne kadar durduruldu. Şeffaf

olacak denilen ihalelerin sadece 5 tanesi internet üzerinden canlı yayınlanırken 255 ihalenin tamamına yakını gözlerden kaçırıldı. İBB belediye kasasından ödenen alkollü yemek organizasyonlarının Buşon açma bedelleriyle anılır oldu.CHP elinde “fetret” dönemini yaşayan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ilk 18 aylık belediyecilik karnesini Esenler Belediye Başkanı ve İBB AK Parti Grup Başkanvekili Mehmet Tevfik Göksu ile konuştuk.

İBB AK Parti Grup Başkanvekili ve Esenler Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Göksu

Herkesin kafasında birtakım soru işaretleri var. İstersiniz genel bir fotoğraf ortaya koyalım en başta. Son dönemde CHP yönetiminin eli altında İstanbul Büyükşehir Belediyesi neler yaptı?

Şimdi tabii İstanbul 25 yıllık bir gelenekten sonra CHP tarafından yönetilmeye başlandı. CHP’nin siyasal duruşu ve zihniyeti açısından baktığınızda olayı bir değerlendirmeniz lazım. Bir de mevcut yönetim kadrosu açısından olayı değerlendirmeniz gerekir. Bir de İstanbul’un tarihi birikimi açısından olayı değerlendirmek gerekir. Şimdi seçim kampanyası döneminde mevcut büyükşehir belediye başkanının kullandığı birtakım argümanlar vardı. Bu argümanların en başında gelen şeyse İstanbul’da büyük bir israfın olduğunu, İstanbul Belediyesi’nin hizmetleri pahalıya sunduğunu, aslında İstanbul’un çok ciddi kaynaklarının olduğu ve bu kaynaklarla İstanbul’un çok rahat yönetilebileceğini söyledi. Tabii İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı o günkü şartlar içerisinde İstanbul’u kazanabileceğini çok fazla düşünmediği için bol keseden gerçekten yarın halka hesap verip veremeyeceğini düşünmeden çok önemli taahhütlerde bulundu. Örneğin, hiç kimseyi işinden, aşından etmeyeceğini, hiç kimsenin ekmeğiyle uğraşmayacağını söyledi. Ama bugün aksi bir manzara var.

SON İKİ YILDA NE DEĞİŞTİ?

Siz İstanbul’da yaşıyorsunuz, ben de İstanbul’da yaşıyorum. Geçmiş döneme göre, ikinci yılına girdi şu anda. İstanbul’da ne değişti? İstanbul’da hangi şey daha iyi oldu?

Bu soruları soralım. Mesela hangi şey daha kötüydü de daha iyi oldu? Bana bir tane bir şey söyleyebilir misiniz? Hayır. Peki, İstanbul’da hangi şey daha ucuz oldu? Ucuzlayan bir şey var mı? Hayır. Peki, İstanbul’da hangi kaynağı üretti? Hayır. İstanbul, finansal olarak hangi ekonomik kaynakları büyüyüp de mevcut İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yapısını güçlendirdi? Hayır.

İstanbul Şile’de vatandaşların su kesintisi nedeniyle ellerindeki bidonlarla tankerlerin arkasında su beklediği fotoğraf sosyal medyayı ayağa kaldırdı.

SADECE ALGI YAPIYORLAR

Şöyle bir baktığınızda pozitif bir veri ortaya koyabilmek için hiçbir argüman elde kalmadı. Şimdi bir taraftan büyükşehir belediyesi seçimlerinde başta CHP Genel Başkanı da ifade etti. Dedi

ki, hiçbir insanın ekmeğiyle oynamayacağız. Namus sözü dedi. Peki, şu anda İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde işten atılan 31 Haziran 2020 tarihine kadar, 15 Temmuz 2019’dan 31 Haziran 2020’ye kadar olan rakamı söylüyorum ben size. 11 bin 706 kişi işten atıldı. 18 bin 100 kişiyi işe almışlar. Peki, hani hiç kimse atılmayacaktı. 11 bin 706 kişiyi ne gerekçeyle attınız. Hani partizanlık yapmayacaktınız. Burada şimdi iki şeyi değerlendirmemiz lazım. Bir yerde CHP olacak, orada partizanlık olmayacak. Mümkün mü? Bir yerde CHP olacak, orada doğruluk olacak. Bu

mümkün mü? Şöyle bir şey var. Biz CHP’nin zihinsel duruşunu ve yapısını burada bir daha görüyoruz. Bu açıdan baktığınızda insan kaynakları açısından ve partizanlık açısından baktığınızda gerçekten seçimden önce söyledikleriyle seçimden sonra yaptıklarıyla çok büyük bir farkın olduğunu görüyoruz. Büyükşehir Belediyesi reklam ajansına dönüştü. Aslında siz de medyacısınız. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, şu anda bir kamu kurumu olmanın ötesinde 25 milyar bütçesi olan bir reklam ajansına dönüşmüş. Her şeyi reklamla, algıyla çözeceklerini düşünüyorlar. Oysa her şey algı değil. Algıyla belli bir süre gidebilirsiniz. Hani bir Alman düşünürün sözü var. Algı, çoğu zaman en büyük yalandır, der. Algıyla götürmeye çalıştığınız bir şeyi, 1,2,3 söylersiniz ama

çökersiniz.

Namus sözü vermişti

İşten çıkarmalarla bir seçim vaadi ortandan kalktı dediniz. Bir de metro sözü vardı hatırladığımız. Ulaşımda manzara nedir?

İstanbul’a AK Parti’nin yapmış olduğu metronun iki katı metro yapacağım dedi. Peki AK Parti’nin yapmış olduğu metronun iki katını yapmış olması için bugün itibarıyla en az 2019-2020 arasında 50 kilometreye yakın metro tüneli açmış olması, ihalesini yapmış olması ya da projesini yapmış olması gerekir. Şu anda soralım, bu yeni yönetimin şu anda bir metre metro tüneli açmış mı? Hayır. Bakın ama ben siz şunu söyleyeyim. Hükümet, Ulaştırma Bakanlığı, bir yılda İstanbul’da açmış olduğu metro tüneli ne kadar biliyor musunuz? 38 kilometre. Diğer taraftan böyle bir mantık kurgusu var ki billboardlarda görüyorum. Büyük metro hamlesi! Büyük metro hamlesi dediğiniz nedir? Hani kaç metre metro yaptınız? Bakın metre diyorum, kilometre demiyorum. Kaç metre metro yaptınız da büyük metro hamlesi. Şimdi söyleyecek sözleri ve icraatları olmadığı için algı olarak işi götürmeye çalışıyorlar.

Haliç yeniden çamura bulandı

Biliyorsunuz son dönemde Haliç fotoğrafı oldukça eskiye döndü. O güzelim manzara, yeniden çamura bulandı. Hepimizin canı yanıyor aslında o manzaraya baktığımızda.Haliç neden bu hale geldi?

Şimdi İstanbul’un bu bir yılında söyleyeceğim bir tane cümle var. İstanbul, geri gidiyor. Nasıl geri gidiyor? Bakın çok basit bir şey, Haliç örneği. Şunu düşünün Haliç, 25 yıllık bir hikâyesi var değil mi? Sayın Cumhurbaşkanımız 1994 yılında Büyükşehir belediyesini kazandığında aynen bugünkü CHP yönetimi kafasında olanlar şunu söylediler: Haliç temizlenemez, burayı toprak doldurup futbol sahası yapın dediler. O zaman Cumhurbaşkanımız büyük bir vizyon ortaya koyarak, ta Haliç’ten Alibeyköy’deki o taş ocaklarına özel kanal sistemi döşeyerek önce çamur bastılar, çamurlar dip yaptıktan sonra ortaya çıkan temiz suyu tekrar Haliç’e bastılar. Beş milyar çamur çıkartılarak o Haliç’i temizlediler. 25 yıldır temizlenen bu Haliç’te ALG patlaması olmadı da bugüne kadar niye şimdi ALG patlaması oldu. ALG patlaması şu demek, su da zemin de olan kirlilik, yukarıda sıcakla birleştiği zaman patlar. İstanbul, en sıcak yazını 2016’da yaşamış. 2016 yazında ALG patlaması oldu mu? Hayır. Demek ki bir problem var. Problem ne? Yönetmemek. Eğer Haliç sürecin yönetmek gibi dertleri olsaydı ortalama her yıl 100 bin ton çamurçekiyorduk. Muhtemelen o çamuru çekmediler. Çekmeyince ne oldu? Sıcak bastırınca patladı

Deprem gündemlerinde yok

Olası depreme hazırlık noktasında neler yapıldı?  Depremle ilgili İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin şu anda çalıştaydan başka yaptığı bir şey var mı?

Yok. Hatta seçimden önce söylediklerini kenara bırakın seçimden sonra belediyede de söylediği “224 tane ağır hasarlı bina var” dedi. Yahu Allah aşkına, 224 tane ağır hasarlı bina var dediniz. Bir tanesini yıktınız yeniden yaptınız mı? Hayır. Bırakın AK Parti döneminde yapılan konutları, satışa çıkartıyor. Biz de dedik ki “niye satışa çıkartıyorsun? Madem deprem bu kentin temel sorunuysa ozaman sen bunu al deprem

için kentsel dönüşüm için kullan”. Yaptı mı? Hayır. Yüzde 80 deprem bütçesini azalttı. Nerede samimiyetin. Onun için İstanbul’un bir yıl içinde nereye gitti diyebilirim. Samimiyetsiz, beceriksiz

ve iş yapma niyeti olmayan niyetsiz. Budur.

Kurulu düzeni yönetmekten acizler

Yani kurulu düzen devam etmediği için mi bu hale geldi? Zaten bunlar kurulmuş devasa bir sistemi yönetmek dahi becerisini gösteremiyorlar. Eğer zaten kurulmuş sistemi yönetme becerisi

gösterseler, bunların hiçbir tanesi yaşanamaz. AK Parti geleneği, İstanbul’da çok önemli bir sistem oturttu. Bu sistemi yönetmekten bunlar acizler. Bunu yönetmedikleri için bir taraftan Haliç patlıyor, bir taraftan deniz kirliliği devam ediyor. Siz düşünebiliyor musunuz, dünyada hiçbir belediye başkanı ben proje yapmayacağım diye övünür mü ya. İstanbul’un,Haliç’in, Marmara’nın, boğazın hayatını kurtaracak olan Silahtar Ağa Biyolojik Araştırma Tesisini siz çıkıyorsunuz iptal ettim diyerek temel atmama töreni yapıyorsunuz. Ve bunu büyük bir kahramanlık olarak sunuyorsunuz. Bu dünyanın neresinde görülebilir. Mesele ne? Bu İstanbul’un yönetenlerin İstanbul diye bir dertleri yoktur. Bundan İstanbul’u yönetmeyi kendi kariyer planlamaları için bir

araç olarak kullanabilir miyiz diye ona bakıyorlar. Ve göreceksiniz,bundan sonra Allah nasip ederse her ay mecliste İstanbul’un nasıl geri gittiğini her ay bir konuyla anlatacağım. Nasıl geri götürüldüğünü anlatacağım.

“Biz engelleniyoruz. Elimizdeki bütçeler sınırlandırılıyor. İş yapamaz hale getiriliyoruz” iddiasına ne dersiniz?

Çok basit bir şey söyleyeyim ben buna. Ben buna hodri meydan dedim zaten. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde, Büyükşehir Belediye Meclisi’nde Büyükşehir Belediyesi’nin getirdiği bir tane engellediğimiz projeyi çıksınlar ve açıklasınlar. Hodri meydan. İki tane yaptım dediği proje var. İkisi de bizim oylarımızla geçti. Bir tanesi sosyal yardım, bir tanesi de Adalar’daki fayton meselesi… Hepsine biz oy verdik. Bu sadece şu, “oynamayı bilmiyor yerimdar” diyor. Yönetmeyi bilmiyor, “yerim dar” diyor. Çünkü yönetmeyi bilmiyor önceliği yönetmek, İstanbullu bir yere taşımak değil. Kendine siyasi kariyer planlaması yapıyor. Ama ben biliyorum ki Aziz İstanbullular, bu durumu şöyle bir analiz ediyorlar. Bu değerlendirme içerisinde gerekli kanaat notlarını gerekli zaman geldiğinde kullanacaklardır.

İHALELERİN YÜZDE 61’İ KAPALI

Seçim öncesi ihalelerde şeffaflık sözü verilmişti. Seçim sonrası, göreve geldikten sonra CHP yönetimi nasıl bir sınav verdi sizce?

Şimdi bakın şöyle, hatırlarsanız ihalelerle ilgili, ben ihalelerin canlı yayında yapacağım demişti değil mi? Geldikten sonra yaklaşık 250’nin üzerinden ihale yapmış, bu ihalelerin içerisinde 5 tanesini canlı yapmış. Yapmış olduğu ihalelerin yüzde 61’ini kapalı ihale yapmış,yüzde 39’unu sadece açık ihale yapmış. CHP’nin olduğu yerde şeffaflık mı olur ya. CHP, hangigelenekten geliyor. Gizli oy, açıktasnif. Böyle bir gelenekten gelen siyasi partide şeffaflık mı olur. Milletin iradesini bile tasnife tabii tutup farklı bir kategoriye sokan bir siyasal zihniyetten yönetimde şeffaflık bekleyebilir misiniz? Nerede onlar.

“HANİ İSRAF VARDI”

İsraf! Hani israf vardı. Çıkıp açıklayamadınız. İsrafsa bir kişiye 6395 lira yemek parası ödüyorsunuz. Çıkın açıklayın bakalım niye ödediniz. Efendim 3 bin küsur lira Buşon (İçki şişesi kapağı açma) parası ödüyorsunuz. Bu milletin parası, bu İstanbulluların parası. Bu garip gurebânın parası. Ama mesele sadece siyasal dil olarak acaba karşıyı yıpratacak ne söyleyebilirim diye. Tamam sırtında küfe yoktu söylüyordun. Şimdi küfe var. Hangi israf vardı? Hangisini engelledi. Çıksın söylesin.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu

“İSTANBULLUNUN HUKUKUNU KORUMAKLA MÜKELLEFİZ”

Peki, son günlerde en çok konuşulanlar arasında yer alan meselelerden biri su ve doğalgaz faturaları. Özellikle su faturaları seçim öncesi vaatlere rağmen önce indirim sonra zam gördü değil mi?

İstanbul’da hayatı ucuzlatacağım diye bir sloganı vardı biliyorsunuz İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın. İstanbullular suyu pahalı kullanıyor dedi ve yüzde 40 indirim yapacağım dedi. Ve yüzde 40 indirim yaptı. Sonra ne geldi? Yüzde 80 zam teklifiyle geldi. Reddettik. En son bir şeye daha zamla geldiler. Yüzde 35 zamla geldiler, onu da reddettik. Yüzde 12,6 enflasyon oranında zammı uygun gördük ve geçti. Biz orada olduğumuz için şu anda meclisin istediği gibi yapma şansına sahip değil. Biz İstanbul halkının hukukunu ve İstanbul halkıyla ilgili her türlü tasarrufu lehine kullanmak için oradayız. Biz, bizi temsil eden bizi oraya gönderen İstanbul halkının hukukunu korumakla mükellefiz.

İstanbullulara bir özür borcu var

Pandemi süreci dediniz. Fazilet Durağı akla geliyor. O süreçte takınılan tavrı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Başta da dediğim gibi yani İstanbul adına bir şey üretemeyince polemiklerle bir şey yapmaya çalışıyor. Benim anlamakta zorluk çektiğim şey şu, halkın gözüne baka baka yalan söylemekte hiç tereddüt etmiyorlar. Diyor ki, izlerken kanım dondu diyor. Lanet olsun bu siyasete diyor. Neyi izlediniz? Olmayan görüntünün nesini izlediniz. Değil mi? Olmayan görüntünün nesini izlediniz de kanınız dondu. Üstelik savcılığa ihbarda bulundular. Böyle bir organizasyon var diye. Savcı da gitti teker teker tespit etti. Böyle bir organizasyon yoktur diye. Böyle bir görüntü yoktur diye. Ne yapılması lazımdı? Ya ben yanlış gördüm deyip İstanbullulardan özür dilenmesi gerekirdi. İstanbulluların aklıyla alay edercesine böyle bir ironi yapıyorlar. Polemikle işi kurtaracaklarını zannediyorlar. Ama ben polemiklerle, algılarla, şovlarla, şunlarla, bunlarla bu süreci yönetebileceklerini düşünmüyorum. Ben hatırlarsanız meclisteki bir konuşmamda söylemiştim. CHP’nin İstanbul’da yaptığı tahribatı ortadan kaldırmak için 25 yıl çalıştık. Yeni tahribat için de 25 yıl çalışmayalım beceremiyorsanız bırakın gidin demiştim. Bunlar bu kenti yönetmeyi beceremiyorlar.

114 proje durduruldu

Yeni yönetim göreve geldikten bugüne kaç proje durduruldu?

İstanbul’da sadece AK Partili belediyelerden durdurulan proje, 114 proje. Biz görevi devrettiğimizde 350 şantiye vardı. 350

şantiyenin yüzde 80’i durdurulmuş. Yatırım düzeyi 12 milyardı, 10 milyara yakını durdurulmuş şu an. Yani, İstanbul’da her şeyde geriye doğru götürülüyor ve bunu da göreceksiniz. Şu

anda pandemi sürecinden dolayı insanlar tedirginlik yaşadığı için sağına soluna bakma imkânı yoktur. İnşallah bu pandemi bir an önce biter. Bittiği zaman insanlar İstanbul’un gerçeğiyle o

zaman yüzleşir.

İBB 1 yılda 4,5 milyar borçlandırıldı!

Büyükşehir Belediyesi’nin bütçe sıkıntısı var mı? Bu borçlanma durumunu nasıl okuyorsunuz?

Bakın biz görevi devrettiğimizde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yaklaşık 26 milyar borcu vardı. Bu 26 milyarlık borcun 5 küsur milyarı İSKİ ve İPRAŞ’aydı. 21 milyar dışarıya borcu vardı büyükşehir belediyesinin 30yıllık. Şu anda büyükşehir belediyesinin ne kadar borcu var

biliyor musunuz? 31 milyar. Bir yılda 4 buçuk milyar borcu arttırdılar ki bu bir yıl içerisinde 3 buçuk milyara yakın arsa satışı yaptılar. 9 milyar borçlanma verdik. Ama buna rağmen büyükşehir belediyesinin borcu arttı. Öbür taraftan projelerden yaklaşık 8 milyara yakın para kestiler. Nerede bu paralar? Yani büyükşehir şöyle baktığınızda bir, yöneticiler tarafından samimiyetsiz bir

şekilde yönetiliyor. İş yapma niyetleri yoktur. Ama iş yapabilme beceri ve kapasiteleri de yoktur. Bunun da hepsini kapatabilmek için bir algı hareketiyle, şovuyla bu işi çözmek istiyorlar. Ama algı en nihayetinde sizi hedefinize taşımayabilir. İstanbullular er veya geç görecekler ki bir algıyla yönetilmek istenen İstanbul var, bir de İstanbul’un gerçekleri var. Bir de İstanbulluların yaşadığı İstanbul var. Bunu görecekler. Yeniden hak yolunu bulacak.