Somali, 1990’lı yıllardan beri kabileler arasındaki mücadeleler ve küresel güç savaşının bir alanı olması dolayısıyla istikrarsızlıkla boğuşuyor. Merkezi hükümet, özellikle eş-Şebab’ın ve küresel müdahalelerin karşısında kontrolü ele almakta zorluk çekiyor. Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi, Doğu ve Afrika Araştırmaları Enstitüsü Afrika Çalışmaları Ana Bilim Dalı Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Mürsel Bayram, Türkiye ile Somali ilişkilerinin dayandığı tarihsel süreci ve son aylarda Somali'de Türk vatandaşlarına yönelik gerçekleştirilen saldırıların arka planını değerlendirdi.

Diriliş Postası Ankara Temsilcisi Seda Şimşek/Mülakat

Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi, Doğu ve Afrika Araştırmaları Enstitüsü Afrika Çalışmaları Ana Bilim Dalı Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Mürsel Bayram, Türkiye ile Somali ilişkilerinin dayandığı tarihsel süreci ve son aylarda Somali’de Türk vatandaşlarına yönelik gerçekleştirilen saldırıların arka planını konuştuk:

Afrika Araştırmaları Enstitüsü Afrika Çalışmaları Ana Bilim Dalı Başkanı Dr. Mürsel Bayram, Türkiye- Somali ilişkilerini anlattı.

SOMALİ MİLLETİ SADECE SOMALİ’DEN İBARET DEĞİL

Somali’nin coğrafi ve nüfus özellikleri nelerdir?

Afrika anakarasının en doğu ucunda yer alan Somali Federal Cumhuriyeti, 637 bin kilometrekarelik bir alana ve yaklaşık 15 milyon nüfusa sahip bir ülke, göçebelik olgusu ve mülteci hareketleri nedeniyle nüfus yoğunluğu düşüktür. Bununla beraber, Somali milletinin sadece Somali’den ibaret olmadığını belirtmek gerekir. Cibuti’de 534 bin (ki Cibuti nüfusunun yarıdan fazlası demek), Yemen’de bir milyon kadar, Kenya’da üç milyona yakın, Etiyopya’da ise tahminen sekiz buçuk milyon Somali asıllı nüfus bulunuyor.

Somali neden önemli?

1990’lı yıllardan bu yana istikrarsızlıkla malûl olan Somali, hem jeostratejik konumu hem de sahip olduğu doğal kaynaklar itibariyle hayli önemli. Afrika anakarasında en uzun kıyı şeridine sahip. Somali’nin bilhassa kuzey kıyıları, Güney, Güneydoğu ve Doğu Asya’yı Aden Körfezi ve Kızıl Deniz üzerinden Akdeniz’e bağlayan dünyanın en önemli deniz ticaret yollarından birine nâzır. Uranyum, demir cevheri, boksit, bakır, doğal gaz ve muhtemel petrol rezervlerine sahip olan ülke, bunların yanı sıra tarım, hayvancılık ve balıkçılık açısından kaydadeğer bir potansiyel barındırıyor. Fakirlik ve kuraklık ile gündeme gelen Somali, esasen 8.5 milyon hektar ekilebilir araziye, 50 milyonu aşkın canlı hayvan stoğuna ve yılda 1.8 milyon ton balık ihraç edebilme kapasitesine sahip.

Somali ile Türkiye ilişkilerinin tarihsel arka planını özetleyebilir misiniz?

Stratejik konumu ve doğal zenginliklerinden ötürü ülke, tarih boyunca bölgesel güç mücadelelerine sahne olmuştur. Burada kurulan Müslüman sultanlıklar, Hıristiyan Habeş İmparatorluğu ile mücadele etmişlerdir. Bilhassa Ahmed b. İbrahim el-Gâzi liderliğindeki Adal Sultanlığı, Habeşistan’ı bir süreliğine fethedecek kadar güçlenmiştir. Adal bu süreçte Osmanlı Devleti’nden destek alırken Habeşistan da Portekiz tarafından desteklenmiştir. Diğer bir ifadeyle, Adal-Habeş bölgesel güç mücadelesi Osmanlı-Portekiz küresel güç mücadelesini de ihtiva etmiştir. Bu konjonktürde oluşan Türk-Somali ittifakı, 16. yüzyılın ikinci yarısında Somali kıyılarının Osmanlı topraklarına dâhil edilmesini beraberinde getirmiştir.

EN BÜYÜK BÜYÜKELÇİLİK MOGADİŞU’DA

Türkiye ile Somali ilişkileri bugün nasıl?

Türkiye, 1979’da Somali’nin başkenti Mogadişu’da büyükelçilik açtı, fakat iç savaş sebebiyle buradaki büyükelçiliğini 1991 yılında kapatmak durumunda kaldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 19 Ağustos 2011’de Somali’ye gerçekleştirdiği tarihî nitelikteki ziyaretin ardından Türkiye’nin Mogadişu büyükelçiliği yeniden faaliyete geçti. Mogadişu’daki büyükelçilik Ankara’nın dünyadaki en büyük yurtdışı temsilcilik binasıdır, bu da Türkiye’nin Somali’ye verdiği önemi gösteriyor. Ek olarak, 2014’te Somaliland’ın idarî merkezi Hargeisa’da başkonsolosluk açan Türkiye, Somaliland ve Somali Federal Hükümeti arasındaki sorunun çözümünde arabuluculuk üstlendi. Somali’nin Ankara Büyükelçisi JamaAbdullahi Muhammed ile görüşmemizde kendisine “Türkiye-Somali ilişkilerini nasıl tarif edebilirsiniz” diye sorduğumda “Türkiye-Somali ilişkileri Türkiye-KKTC ilişkileri gibidir” diye anlamlı bir cevap vermişti.Eğitimden sağlığa, medyadan ulaşıma kadar birçok alanda Somali’yi yeniden inşa ve ihya çabasına giren Türkiye, tarihinin en büyük dış yardım faaliyetini Somali’ye gerçekleştirerek bu ülkeye 1 milyar doları aşan yardım sağladı. 2017’de açılan TURKSOM askeri eğitim üssüyle Türkiye, Somali’nin güvenlik kapasitesini artırma konusunda da ciddî bir rol oynamaya başladı. Bunun yanında, Mogadişu Limanı ve Mogadişu Uluslararası Havalimanı Türk firmaları tarafından işletilmekte olup Türk firmalarının Somali’deki yatırımlarının toplam değeri 100 milyon dolara ulaştı.

Eş-şebab Türkiye ilişkilerini tehdit ediyor

Somaliland ve Puntland haricinde Galmudug, Jubaland, Hirşabelle ve Güneybatı Somali eyaletleri de mevcut olmakla birlikte, buralarda merkezî hükümetin etkinliği sınırlı. Söz konusu sınırlılık, 2006 yılında İslam şeriatını esas alan bir idare tesis etmek için 11 yerel mahkemenin bir araya gelmesi ile kurulan ve ülkenin büyük bir bölümünü kontrol eder hale gelen El-İttihad el-Mehâkim el-İslamiye ile irtibatlı Hareket eş-Şebab el-Mücâhidîn’in terör faaliyetlerinden kaynaklanıyor. Sonradan El-Kaide’ye bağlılığını ilan eden bu örgüt, sadece Somali’nin istikrar ve güvenliğini değil, son aylardaki bombalı saldırılarda görüldüğü üzere, Somali-Türkiye ilişkilerini de tehdit etmektedir. Somali’deki bölgesel ve küresel güç mücadelesi hararetini koruyor. Türkiye’nin özellikle vekil unsurlar üzerinden Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile karşı karşıya gelme riski bulunuyor. Nitekim Somali istihbaratı, Aralık 2019’da Mogadişu’da iki Türk vatandaşının ölümüne yol açan bombalı saldırının yabancı bir ülke tarafından planlandığını duyurduğunda ilk akla gelen ülkelerden birisi Birleşik Arap Emirlikleri oldu.

SÖMÜRGE GÜÇLERİNE KARŞI DERVİŞ HAREKETİ

Somali’nin sömürge günleri ne zaman ve nasıl başlıyor?

19. yüzyıl sonlarında Avrupalı sömürgeci güçlerin paylaşım mücadelesine sahne olan Somali topraklarında Fransız Somalilandı, İngiliz Somalilandı ve İtalyan Somalilandı adı altında üç sömürge kurulmuştur. Habeşistan da bu paylaşımdan istifade ederek Harar bölgesini ilhak etti. Osmanlı tarafından desteklenen İmam Muhammed b. Abdullah Hasan, mevzubahis işgal teşebbüslerine karşı etkili bir direniş örgütlemiştir. Sâlihiyye tarikatına mensup olan İmam Muhammed, kurduğu Derviş Hareketi ile 1880’li yılların sonundan 1910’lu yıllara kadar İngiltere, İtalya ve Habeşistan ile savaştı. İmam Muhammed’in ölümünden sonra sömürgeci devletlerin Somali üzerindeki hâkimiyetleri kolaylaştı. Olumsuz izler bırakan farklı sömürgecilik tecrübelerinden sonra kuzeydeki İngiliz Somalilandı ile güneydeki İtalyan Somalilandı birleşerek 1960’ta bağımsız Somali devletini oluşturdu. Fransız Somalilandı ise 1977 Cibuti adıyla bağımsız oldu. Böylece, Kenya ve Habeşistan sınırları içerisinde kalan Somalililer ile birlikte, Somali halkı birden fazla devlete dağıldı.

İÇ SAVAŞIN ETKİLERİ

Ogeden Savaşı’nı da yaşıyor.

1969’da darbe ile iktidara gelen sosyalist Muhammed ZiyadBarre rejimi, statükoyu değiştirmek adına, Etiyopya’nın Ogaden bölgesindeki Somali ayrılıkçılığını desteklemiş ve 1977-78 yıllarında bu bölgeyi ele geçirmek için Etiyopya ile savaşa girmiştir. Sovyetler Birliği ve Küba’nın Etiyopya’yı desteklemesi, Barre yönetiminin sosyalist yönelimden vazgeçerek Amerika Birleşik Devletleri ile yakınlaşmasına yol açtı. Diğer taraftan, Ogaden Savaşı’nın olumsuz ekonomik yansımaları ve devam eden otoriter uygulamalar nedeniyle Barre rejimine karşı güçlü bir muhalefet oluştu. 1991 yılı başında Barre ülkeyi terk ederken muhalif unsurların kabile taassubu ile hareket ederek iktidar mücadelesine tutuşması kısa sürede kabilelerarası bir savaşa kapı araladı. Temel olarak Darod, Dir, Haviye ve Rahanveyn kabileleri arasında gerçekleşen iç savaş, ülkeyi devlet otoritesinden mahrum ve dış müdahaleye açık hale getirdi.

İç savaş nasıl son buluyor?

İç savaşın başlamasıyla birlikte kuzeydeki Awdal, WoqooyiGalbeed, Togdheer, Sanaag ve Sool idarî birimlerinden müteşekkil eski İngiliz sömürgesi Somaliland bölgesi bağımsızlığını ilan etti. Henüz hiçbir devlet tarafından tanınmayan Somaliland, ülkenin diğer bölgelerinden daha istikrarlı durumda. Bari,Nugaal ve Kuzey Mudug idarî birimlerini kapsayan Puntland bölgesi de nispeten istikrarlı ve 1998’den bu yana özerk statüde, ancak Somaliland gibi bağımsız bir devlet olma hedefi söz konusu değil.

Diriliş Postası Ankara Temsilcisi Seda Şimşek/Mülakat