Şehit eşi Mutlu Çatalkaya ablamız “Bursa’ya gelirseniz çok memnun oluruz, şehit aileleri ile tanıştıralım sizi demişti” bir telefon görüşmesinde. Bir şehit yakınının davetini kırmak olmazdı. Bir hafta sonrasında Payitaht dizisinin oyuncusu kıymetli dostlarım Ali Nuri Türkoğlu ve Yazar Mustafa Sefa Güvenir ile Bursa’ya Irgandı Köprüsü çarşısına gittik. Mutlu Hanım ve Şehit Hakan Söylemez’in anne ve babaları ile güzel bir vakit geçirdik.

Sosyal Medya Uzmanı Deniz Unay

Değerli okuyucularımız, “Şehitlik” makamı dinimizde apayrı bir yere sahiptir. Her şehit hikâyesi insanlığa mirastır. Şehitlerimizin manevi alanları ise yaşadıkları yerler ve onların aileleridir. Her şehit hikâyesinde insan tarafımızı bir kez daha sorgulama ihtiyacı hissederiz. Nasıl Peygamberler Allah’ın özel seçilmiş kulları ise şehitlerimizde seçilmiş güzel kullardır. Eğer çevrenizde bir şehidimizin ailesi varsa mutlaka ziyaret edip hallerini hatırlarını sorun. Devletimiz şehit ailelerine maddi manevi her zaman destek olmakta. Onların hatırlanmaya ve ziyaret edilmeye ihtiyaçları var.

ŞEHİT HAKAN SÖYLEMEZ’İ TANIYALIM

Şehit Hakan Söylemez 1976 tarihinde Malatya İlinde dünyaya gelmiştir. Göreve başlayan Piyade Er Hakan Söylemez 11.06.1997 yılında Bingöl İli Karlıova bölgesinde bölücü terör örgütü mensupları ile girilen çatışmada şehit olmuştur. Şehit Hakan Söylemez, Pınarbaşı Garnizon Şehitliği’ne defnedilmiştir.

Bingöl’de Cehennem Aralığı mevkiinde PKK’lılarla girdiği çatışmada dört arkadaşıyla şehit olan Piyade Er Hakan Söylemez, hazin bir törenle Bursa’da toprağa verildi. Şehit erin babası Mehmet Söylemez ve annesi Fatma Söylemez tören boyunca gözyaşlarını tutamadı. Hakan Söylemez’in altı yaşındaki kız kardeşi Zeynep ise ağabeyinin fotoğrafını eline alarak öptü. Bursa Valisi Orhan Taşanlar, Emniyet Müdürü Ahmet Bey, subay ve astsubayların katıldığı törende PKK’yı kınayan sloganlar atıldı.

AİLESİNİN AĞZINDAN ŞEHİDİMİZ

Baba Mehmet Bey şehidimizi şöyle anlatıyor: “Hakan az konuşan, saygılı, efendi ve çalışkan biriydi. Meslek lisesine gittiği dönemlerde karate sporu ile ilgileniyordu. Kendisinin çok sayıda arkadaşı vardı, arkadaş çevresinde sevilen biriydi. Arkadaşları küçükken oynadıkları parka Hakan’ın ismini vermek istediler, çok ısrar ettiler biz de kabul ettik, her şeyi kendileri hallettiler belediyeyle konuştular parka Hakan’ın adını verdiler. Hakan’ın arkadaşları bizi hiç yalnız bırakmadı. Hep yanımızdaydılar. Bayramlarda özel zamanlarda arayıp ya da gelip ziyaret ederler halimizi hatırımızı sorarlar. Sadece asker arkadaşları değil sivil arkadaşları da hep yanımızdalar. Hakan fabrikada çalışıyordu. Boş zamanlarında ise tatlı satıyordu. Boş durmayı asla sevmezdi. Fabrikadan sonra gitmek için torna işi bulmuştu. Buradan kazandığı parayla çocuklara karate öğrettirdi. Biriyle tanıştığında samimi olur, konuşurdu. Kin tutmaz herkesi severdi. Bir gün boş durmasın diye alıp inşaata götürdüm orda çalışsın diye, yıkılacak bir ev vardı. Akşam eve geldiğinde büyükçe bir altın bulmuştu, ‘Ne yapacağız’ diye sordu. Kullanmamasını, haram olduğunu söyledim o da ustasına gidip vermiş. Çok dürüsttü, herkese yardım ederdi. Yaşlı gördüğünde dayanamaz elindeki poşetleri taşımasına yardım eder, karşıdan karşıya geçirir, hayır dualarını alırdı.”

Şehit Hakan Söylemez’in annesi “Küçükken Hakan’ın arkadaşları sokakta top oynadığında o oynamaz köşede izlerdi. ‘Neden oynamıyorsun’ diye sorduğumuzda ‘Ben izlemeyi seviyorum, oynamak benlik değil’ derdi. Hakan ne küçükken ne de büyükken beni hiç üzmedi, çok akıllı çocuktu” ifadelerini kullandı.

ASKERLİK DÖNEMİ

Önce Antalya’da acemi birliği görevini tamamlamıştır. Ardında komando eğitimi için Ağrı Eleşkirt’e gitmiştir. Askerliğini Ağrı’da devam ettirmiş. Kuzey Irak gibi sınır dışı bölgelerde operasyonlara girmiştir. Girdiği birkaç operasyondan hafif yaralı olarak çıkmıştır. En son katıldığı operasyonda şehitlik mertebesine ulaşmıştır.

BİR YİĞİT DAHA VATAN İÇİN TOPRAĞA DÜŞTÜ

Şehit Hakan Söylemez’in babası oğlunun şehadetini anlatırken gözleri doluyor ve konuşmakta güçlük çekerek sözlerine devam ediyor: “Bir rüya gördüm Kurban Bayramı gecesiydi bir çatışmanın ortasındaydık ben oğlumu koruyordum, Hakan’a sesleniyordum yanıma gelmesini söylüyordum, o sırada eyvah ben oğlumu koruyamadım diye telaşlanıyordum. Sabah olduğunda içimde bir sıkıntı vardı. O zamanlar inşaatta çalışıyordum. Çalıştığım yerde kendimi iyice kötü hissetmeye başladım. Öğleden sonra mühendis geldi; ‘Mehmet abi gel işi bırak, bugün eve erken gidelim dedi. Beni eve götürmeyi teklif etti ben ise kent meydanında bırakmasını söyledim. İşlerimi halledip kent meydanından eve yürüdüm. Sokağa girdiğimde baktım ki evimin önü insan kaynıyor. Yaklaşıp kime ne oldu diye sordum. Askeri aracı görünce daha kötü oldum. Gözlerim karardı. Hakan’ım şehit düşmüştü. Ben biricik oğlumu koruyamamıştım. Ellerimden kayıp gitmişti. Daha sonra araştırıp Hakanımın nasıl şehit olduğunu öğrendik. Anlatılanlara göre; ‘Bingöl Karlıtepe’de bir karakol varmış. Tim olarak orayı korumaya gitmişler, gece herkes uyurken karakola sızma olmuş, Hakan erken fark etmiş ve içeriye sızanları temizlemiş. Karakola girenlerin daha fazla olduklarını anlayıp operasyon kararı alınmış. Hakan arkadaşlarını uyarmış ailelerinizi arayın haber verin hazırlıklı olun diye. Komutan onu rahatlatmak için şakalaşmış. Hakan içinde kötü bir his olduğunu anlatmış komutanına. Herkes teçhizatının eksiklerini tamamlamış ve operasyona hazırlanmışlar. Hakan mermi konusunda hepsini uyarmış. Maalesef mermileri erken bitmiş ve beklenilen destek de gelmemiş, on beş kişiden beş kişi şehit olmuş. Timden sadece Hakan’da mermi çıkmış. Bir süre sonra Hakan vurulmuş. Komutanlar yanına gitmeye çalışınca ‘ben iyiyim’ deyip silahına sarılmış, teröristler bizim silahımızı ele geçirip askerimizi vurmasınlar diye silahın namlusunu kırmaya çalışmış. Çatışma sonrası arkadaşları yanına gidince Hakan’ın şehit olduğunu görmüşler.”

ŞEHİDE YAKIŞIR BİR UĞURLAMA

Mehmet Bey titreyen sesiyle bir süre daha anlatmaya devam devam etti: “Hakan’ın şehadet haberini aldıktan sonra Albay’a dedim ki ‘Cenaze gelirse evimin önüne getirin bir daha helallik alıp göreceğim oğlumu…’ Albay onaylar şekilde kafasını eğdi. Daha sonra bize dediler ki: Uçakla İstanbul’a gideceğiz oradan cenazeyi alıp Bursa’ya geleceğiz. Gece saatleriydi hastanenin önünde Hakan’ın arkadaşları vardı. Çok kalabalıktı. Demirleri falan hep söktüler, ortalığı inlettiler. Cenaze geldi, içeri geçeceğiz ama önce arkadaşlarını uyardım. Sabah gelip görmelerini söyledim öyle ikna ettim onları. Sabah biz de hastaneye tekrar gittik sıkıntı vardı, ilk başta cenazeyi vermediler. Tugay komutanı devreye girdi, biz cenazeyi öyle gördük. Ben iyice yaklaştım, ‘Yara kafasından mı’ diye sordum. Evet, dediler ben oğlumu tanırım o çok hareketliydi. Başka türlü yara alması imkânsızdı. Yüzüne baktım mışıl mışıl uyuyordu. Sonra helallik alındı. Cenaze camiye götürüldü hem cuma namazı kılındı hem de cenaze namazı. Ben o gün canımın bir parçasını toprağa verdim. Kendi ellerimle üzerine toprak attım oğlumun.”

ŞEHİTLERİMİZE MİNNETTARIZ

Şehadet sonrası devletimizin bütün şehit ailelerine gösterdiği büyük desteği, Şehit Hakan Söylemez’in ailesine de gösteriyor her daim ailenin yanında oluyorlar. Şehit ailelerini kendi aileleri olarak görüp onlar ile ilgileniyorlar. Vatan uğruna can vermiş bütün şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyoruz. Ruhları şad olsun…