Gökhan Erek / Özel Haber

İsrail, Filistin ve Gazze’de soykırım faaliyetleri yürütürken, Türkiye, İsrail’in hukuk tanımaz, insanlık dışı eylemlerine karşı yürüttüğü diplomasi trafiği ile yaşanan zulmün sona ermesi ve İki Devletli Çözüm için mücadele ediyor. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın İsrail’e yönelik kullandığı söylemlerin, protestolar ve tepkilere etkisi ne,  Dünya kamuoyunun, İsrail’in, Filistin politikasına karşı çıkışında Türkiye’nin nasıl bir rolü var, İsrail, şiddet dalgasına son vermezse ne olacak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Almanya’da yaptığı açıklamaları nasıl yorumlamak lazım, Türkiye-İsrail ilişkileri nasıl ilerleyecek?

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Akademi Direktörü Prof. Dr. Ferhat Pirinççi, Diriliş Postası’na değerlendirdi.

BELİRLEYİCİ TÜRKİYE OLDU

Türkiye-İsrail ilişkilerinin, inişli ve çıkışlı bir seyir izlediğini aktaran SETA Akademi Direktörü Prof. Dr. Ferhat Pirinççi, “Genellikle bu iniş ve çıkışları belirleyen Türkiye olmuştur.  Türkiye’nin de iniş ve çıkışları belirlemesindeki temel neden, genellikle İsrail’in, Filistin’de uygulamış olduğu işgal ve şiddet politikası olmuştur. Son dönemde İsrail’in, 7 Ekim Aksa Tufanı Operasyonu sonrasında Gazze’ye yönelik yaptığı saldırıda, Türkiye ilk aşamada tarafları itidale davet etmiştir. Ancak İsrail’in, aşırı şiddet uygulaması söz konusu olunca, yavaş yavaş bir ton değişikliği olmuştur. Bu bağlamda Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan’ın, ‘İsrail yaptığı yerleşimcilik değil hırsızlıktır.’ ifadesi aslında İsrail’e karşı duruşun, ne kadar değiştiğinin de bir göstergesi. Normal şartlar altında uluslararası  literatürde yerleşimci kavramı biraz daha yumuşak bir kavram ama İsrail’in, işgal politikasını kararlaştırmak için yapıldığından Sayın Fidan da bunun, yeni bir çeşit toprak hırsızlığı olduğunu net bir şekilde ifade etmektedir.” şeklinde konuştu.

EN YÜKSEK PERDEDEN İTİRAZ

Prof. Dr. Ferhat Pirinççi, İsrail’in, Gazze’de 13 binden fazla sivili öldürmesi ile beraber Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da yavaş yavaş tonunu artırdığını hatırlatarak, sözlerini şu şekilde sürdürdü, “Bu bağlamda İsrail’in, bir terör devleti olduğunu ifade etmesi, Dışişleri Bakanımızın söylediklerini beraber değerlendirdiğimizde İsrail’in, Gazze politikasına karşı diğer ülkelerden farklı olarak, en yüksek perdeden itirazı görebilmekteyiz. Bu söylemlerin, bir yönüyle İsrail’in, Gazze’de uygulamış olduğu şiddet politikaları sonucunda ortaya çıkan savaş suçlarını, insanlığa karşı suçlarını, hatta soykırıma varan uygulamalarının, uluslararası platformda net bir şekilde duyurmak yönü bulunuyor. Diğer taraftan da İsrail’in, bu eylemlerini durdurmaya yönelik bir baskı unsuru oluşturmayı amaçlıyor.”

İLİŞKİLERİN DÜZELMESİ İSRAİL’İN FİLİSTİN POLİTİKASINA BAĞLI

İsrail’in, Gazze’de uyguladığı soykırım faaliyetlerinden sonra araya mesafe koyan Türkiye’nin, İsrail ile ilişkilerinin ne şekilde ve nasıl ilerleyeceği merak edilirken, Prof. Dr. Ferhat Pirinççi, Türkiye İsrail ilişkilerinin geleceğinin İsral’e bağlı olduğunu belirterek, “Çünkü Türkiye’nin, İsrail ile ilişkilerinde ‘Filistin Sorunu’nu dışarıda bıraktığınız zaman, aslında çok sayıda işbirliği yapılabilecek alanları olduğunu görüyoruz. En başta Doğu Akdeniz gelmekte, bu işbirliği alanları içinde.  Ama İsrail'in, Filistin Politikası ve Filistin’deki şiddet ve işgali maalesef diğer alanlarda işbirliği yapmanın önünde ciddi bir engel olarak duruyor. Dolayısıyla Türkiye İsrail ilişkileri nasıl ilerleyeceği biraz İsrail’in Filistin politikasına bağlı.” dedi.

Prof. Dr. Pirinççi,  İsrail’in, Aksa Tufanı Operasyonu sonrasında başlattığı şiddet dalgasının olmaması halinde, normal şartlar altında başta Doğu Akdeniz olmak üzere Türkiye İsrail ilişkilerinde normalleşmenin getirdiği yakınlaşmanın, söz konusu olacağını hatırlatarak, “İsrail bakan düzeyinde ziyaret edilecek, hatta Netanyahu eğer kalp ameliyatı olmasaydı, Ağustos ayında Türkiye’yi ziyaret edecekti. Eğer İsrail’in Gazze’ye yönelik bu şiddet eylemleri olmasaydı, Cumhurbaşkanımızın da Kasım ayında olası seyahati düşünülmekteydi.” ifadelerini kullandı.

İLETİŞİM KOPMA NOKTASINDA

İsrail’in, şu anda Filistin’de uygulamış olduğu şiddet dalgasının, ikili ilişkileri yeniden eski seviyesinde olmasa bile eski seviyeye doğru götürdüğünü aktaran Prof. Dr. Pirinççi, sözlerine şu satırları ekledi, “Eski seviyeden kastım, büyükelçiliklerin tamamen geri çekilmiş olması, iletişimin tamamen kapanması veya seviyesinin, çok daha düşük bir noktaya götürülmesi seviyesine doğru gidiyor. Eğer İsrail, Türkiye’nin veya bir başka üçüncü tarafın girişimleriyle bu şiddet dalgasına, dolayısıyla Gazze bombardımanına son vermezse, şu anda danışma amacıyla çağrılan büyükelçinin, tamamen geri çekilmesi, geri çağrılması yani İsrail ile diplomatik gelişmelerin seviyesinin düşürülmesi  de son konusu olabilir, diplomatik cephede.”

TÜRKİYE’NİN GİRİŞİMLERİ ETKİLİ OLUYOR

Prof. Dr. Pirinççi, Türkiye’nin, İsrail’in uyguladığı şiddet politikasına karşı verdiği  tepkinin, uluslararası platformları ciddi bir şekilde harekete geçirdiğini dile getirerek, “Bunun izlerini özellikle geçtiğimiz hafta Riyad’ta düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği Olağanüstü Zirvesi’nde ve zirvenin sonunda ortaya çıkan bildiride gördük. Dolayısıyla o zirve metni incelendiğinde, büyük ölçüde Türkiye’nin girişimleriyle, İsrail’e karşı sert ifadelerin yer aldığını görüyoruz. Bu aşamadan sonra Türkiye İsrail ilişkilerinin hasarı atlatması ve yeniden rayına girmesi  mümkün, imkansız değil. Ama İsrail’in, Filistin ve Gazze’deki son şiddet dalgasının, etkisinin bir süre daha devam edeceğini söyleyebiliriz.” ifadelerine yer verdi. 

BATI KAMUOYU YÖNETİMLERİ İLE TERS DÜŞTÜ

İsrail’in, Filistin ve Gazze’de, sivil vatandaşlara yönelik uyguladığı sivil katliamlarına, sadece yönetimler değil, halk nezdinde de tepkiler söz konusu. 

İsrail’in, uyguladığı insanlık dışı saldırılar ile beraber, uzunca bir zamandan sonra ilk defa Batı kamuoyunun, yönetimleriyle ters düştüğünü belirten Prof. Dr. Pirinççi, sözlerini şu şekilde devam ettirdi, “Yönetimlerinin, bütün zorlamalarına, ana akım medyalarını ellerinde tutmalarına, Filistin’e Gazze’ye destek yürüyüş gösterilerini işgal ettirmeye veya bunlara cezai yaptırım uygulayacaklarını ifade etmelerine rağmen, birçok Avrupa kentinde binlerce, onbinlerce kişi hatta İngiltere’de örneğinde yüzbinden fazla kişi biraraya gelip, İsrail’in politikalarını eleştiriyor ve tepki gösteriyorlar.”

KOŞULSUZ DESTEKTE EROZYON

Prof. Dr. Pirinççi, yönetimlerin, İsrail’e koşulsuz sunmuş olduğu destekte bir erozyon olacağını söyleyerek, “O erozyon da kaçınılmaz bir şekilde önce İsrail’e söylem desteğinin azalması, daha sonradan da İsrail’in eleştirilmeye başlamasına dönüşecek gibi görünüyor. Ama bu aşamada İsrail’e karşı, çok ciddi yaptırımlar olacağını söylemek çok söz konusu değil. Biraz belki bazı alanlarda halk hareketi olarak, Türkiye’de olduğu gibi bazı alanlarda boykotlar söz konusu olabilir. Ama devletler düzeyinde ciddi yaptırımların organize bir şekilde olmasının, kısa vadede çok mümkün olmadığını düşünüyorum.” diye konuştu.

İSRAİL’İN TÜRKİYE İLİŞKİLERİNDE EN ÇEKİNDİĞİ KONU

Türkiye’nin, İsrail’e yönelik eleştiri ve protestolarının, dünya kamuoyunu harekete geçirmedeki etkisi merak edilirken, Prof. Dr. Pirinççi, “Türkiye’nin, burada etkili olduğunu söyleyebiliriz. Zira Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylemleri veya Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın yapmış olduğu diplomatik görüşmeler, sadece Türk kamuoyu tarafından değil, başta Orta Doğu kamuoyu olmak üzere, dünya genelinde takip ediliyor. Söylemler, ciddi bir şekilde takip ediliyor ve çok fazla destek buluyor. İsrail’in de zaten Türkiye ile ilişkilerinde en çok çekindiği hususlardan bir tanesi bu.” dedi.

MORAL ÜSTÜNLÜĞÜ BİZDEN YANA

Prof. Dr. Pirinççi, Türkiye’nin, İsrail’e karşı moral üstünlüğüne sahip olduğunu belirterek, sözlerini şu şekilde devam ettirdi, “Türkiye’nin, İsrail’in Gazze politikasına yönelik ağır bir eleştiride bulunduğu zaman, çok daha geniş kitlelerde etkili olduğu biliniyor ve İsrail de bu durumdan çok fazla rahatsızlık duyuyor. Hatta geçmişte İsrail’de yaptığım görüşmelerde bizatihi bunu birçok kere, farklı İsrailli bürokrat, diplomatlardan duydum o da şu ‘Türkiye yaptığı eleştirilerle İsrail’in’meşruiyetini azaltıyor.’ Dolayısıyla meşruiyetine zarar veriyor ki, Gazze’de yaptıkları eylemlerin de meşruiyeti zaten sorgulanan bir husus.”

Rusya bir kez daha Harkov’u vurdu: 5 ölü Rusya bir kez daha Harkov’u vurdu: 5 ölü

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN ALMANYA’DAKİ ÇIKIŞI

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Gazze diplomasisi çerçevesinde yaptığı Almanya ziyaretini değerlendiren Prof. Dr. Pirinççi, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Alman Cumhurbaşkanı Steinmeier ile yaptığı görüşmenin, biraz daha diplomatik seviyede kaldığını hatırlatarak, “Ama özellikle Olaf Scholz ile yapmış olduğu görüşmede, gerek Scholz’un söylemleri gerekse de Alman gazetecilerin soru sorarken takındıkları provokatif tavır bir şekilde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tepkisine sebep oldu ve bu tepki de aslında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, nasıl bir lider olduğunu da hem Alman kamuoyu başta olmak üzere hem de dünya kamuoyuna bir kez daha gösterdi.” ifadelerine yer verdi.

KENDİ LİDERLERİ ELEŞTİRİLİYOR

Prof. Dr. Pirinççi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, yeri geldiğinde rutinlerin dışına çıkabilen, doğru bildiği şeyleri çok daha net bir şekilde söylemekten çekinmeyen lider olduğunu hatırlatarak sözlerini şu şekilde sonlandırdı, “Almanya’da ‘Biz Holokost'un cenderesinden geçmedik, bizim İsrail’e karşı borcumuz yok.’ ifadeleri aslında sadece İsrail’in Gazze politikalarına eleştiri değil, aynı zamanda İsrail’in, eylemlerine karşı ses çıkarmayan veya destekliyor görünen ülkelere karşı da net bir eleştiri. Almanya’da basın açıklaması ve akabinde basının sorularını cevaplaması dünya kamuoyunda da uzunca bir süre konuşulacak bir husus. Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, bu tavrı gösterebilmesi başta Orta Doğu ülkeleri olmak üzere birçok ülke kamuoyunda kendi liderlerine yönelik eleştirilerin artmasını, beraberinde getirecek.”

Editör: Gökhan Erek