Pınar KARAHAN / Özel

Türkiye'nin çevre ve sürdürülebilirlik alanındaki başlıca projeleri

Sıfır Atık Projesi: Bu proje kapsamında, atıkların kaynağında ayrıştırılması ve geri dönüştürülmesi teşvik ediliyor. Proje, 2023 yılı sonu itibarıyla 60 bin ton atık azaltımına katkı sağladı.

Su Tasarrufu ve Su Kaynaklarının Korunması Projesi: Bu proje kapsamında, su kayıplarının azaltılması ve su kaynaklarının korunması için çalışmalar yürütülüyor. Proje, 2023 yılı sonu itibarıyla 200 milyon metreküp su tasarrufuna katkı sağladı.

Yenilenebilir Enerji Yatırımları: Bu proje kapsamında, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik yatırımlar teşvik ediliyor. Proje, 2023 yılı sonu itibarıyla 25 GW yenilenebilir enerji kurulu gücünün devreye alınmasına katkı sağladı.

Enerji Verimliliği Projeleri: Bu proje kapsamında, enerji verimliliğinin artırılması için çalışmalar yürütülüyor. Proje, 2023 yılı sonu itibarıyla 10 milyon ton CO2 emisyonunun azaltılmasına katkı sağladı.

Çevre Dostu Şehir Uygulamaları: Bu proje kapsamında, çevre dostu şehir uygulamaları teşvik ediliyor. Proje, 2023 yılı sonu itibarıyla 50 çevre dostu şehir uygulamasının hayata geçirilmesine katkı sağladı.

Türkiye’nin Sürdürülebilirlik Vizyonu

Türkiye, çevre ve sürdürülebilirlik alanındaki çalışmalarına devam ederek, gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmayı hedefliyor.

Diriliş Postası gazetesi, Cumhuriyetin 100. Yılına özel sayısı için, MSc. Polimer Malzeme Mühendisi ve Kimyager Fatih Küçükuysal ile sürdürülebilirlik ve çevre konularında önemli bir röportaj gerçekleştirdi.

Küçükuysal, Türkiye'nin bu alandaki hedefleri ve çalışmaları hakkında bilgi verdi.

Fatih Küçükuysal, çevre ve sürdürülebilirlik çalışmalarının başarısı için gerekli faktörleri açıklıyor ve bunların arasında multidisipliner yaklaşım, eğitim, politika düzenlemeleri ve toplumun desteklenmesi yer alıyor. “Sürdürülebilirlik, çevrenin de içinde olduğu ekonomik ve sosyal bileşenleri olan bütünsel bir yaklaşımdır. Öncelikle bu üç farklı gibi görünen bileşenlerin multidisipliner yani işbirliği içinde çoklu yaklaşımla ele alınması gerekir. Bunun için de hem bireylerin hem de toplumun uygulamalı pratik eğitimlerle bilinçlendirilmesi gerekir. Politika yapıcıların çevre koruma ve sürdürülebilirlik konularını maddi ve manevi destekleyen düzenlemeler yapması ve bunun uygulanmasını teşvik etmesi de gerekir. Sadece yasalarda yazılı kalması ve cezadan kurtulmak veya moda olduğu için uygular gibi yapması tam bir sonuç vermeyecektir. İşletmelerin ve bireylerin neden bunun kendileri, şirketleri ve toplum için faydalı olduğunu anlaması ve gönülden desteklemesi en önemli başarı faktörlerindendir. Doğal kaynakların verimli şekilde kullanılması, atıkların azaltılması ve yeşil teknolojinin kullanılmasında çevre ve sürdürülebilirlik hedeflerinin başarısında kritik faktörler olarak rol oynar.”

Türkiye'nin 2053 Net-Sıfır Olma Taahhüdü: Enerji Sektörünün Geleceği

Paris İklim Anlaşması’nı imzalayan Türkiye, 2053 yılında net-sıfır olacağını taahhüdü hakkında konuşan Küçükuysal, karbonsuzlaşma planları, enerji kaynakları ve hidrojen enerjisinin rolünü vurguluyor. “2053 yılında net sıfır olma taahhüdünü veren Türkiye’nin bu hedefe ulaşabilmesi için enerji sektörünü karbonsuzlaştırması ve buna yönelik olarak kömürden aşamalı çıkış için bir plan geliştirmesi gerekmektedir. Türkiye, 2019 tarihinde açıklanan Avrupa Yeşil Mutabakatına eşgüdümlü olarak karbon salınımına göre vergi fiyatlandırmaları çalışmaları geliştirmektedir. Bu aşamada elektrikli araçlar ve hidrojen enerjisinin yaygınlaşması ve geliştirilmesi önemli bir seçenektir. Türkiye’nin enerji bağımsızlığının sağlanabilmesi, sürdürülebilir enerji kaynaklarına yönelmesi ve yenilikçi teknolojileri geliştirmesi adına hidrojen enerjisi güçlü bir alternatif olarak öne çıkmaktadır.”

Temiz Enerji Yatırımları: Türkiye'nin Çevre Dostu Geleceği

Fatih Küçükuysal, Türkiye'nin temiz enerji yatırımlarını artırmak için sunduğu teşviklerin önemi ve yenilenebilir enerji kaynaklarının rolünü şöyle açıklıyor. “Enerji, yaşamın sürdürülebilirliği için gerekli olan bir unsurdur. Türkiye’de aynı Dünyada olduğu gibi ağırlıklı olarak kullanılan fosil kökenli yakıtların tükenebilir olması, CO2 salımı yapması sonucu iklim değişikliğinin tetiklenmesi ve dışa bağımlı olunması gibi nedenlerle temiz enerji kaynakları artarak devam etmektedir. 2023 Sera Gazı Emisyon Envanteri Raporuna göre Türkiye’nin 2021 yılı toplam sera gazı emisyonu 2020 yılına göre yüzde 7,7 artış göstermiştir. Özellikle güneş ve rüzgâr enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynakları, düzenli aralıklarla üretilebilmektedir. Ancak, talep edilmediği zamanlarda enerjinin depolanması sorun olabildiğinden hidrojen enerjisi öne çıkmaktadır.
2003 yılında Enerji Piyasası Denetim Kurulu (EPDK) kurulduktan sonra, kamu ve özel sektör yatırımları, büyüme hedefleri doğrultusunda denetim altına alınmıştır. Bu yasaların amacı: yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik enerjisi üretimi için kullanımının yaygınlaştırılması, bu kaynakların güvenilir, ekonomik ve kaliteli bir şekilde ekonomiye kazandırılması, kaynak çeşitliliğinin sağlanması, sera gazı salınımlarının azaltılması, atıkların değerlendirilmesi, çevrenin korunması ve bu hedeflere ulaşmak için gereken imalat sektörünün geliştirilmesidir. Bu yasalar ayrıca yatırımcılara 2 2 arazi kullanımıyla ilgili avantajlar, vergi indirimleri ve arazi kullanım bedellerinde indirim gibi teşvikler de sunmaktadır. Yenilenebilir enerji kaynakları için, her bir kaynak için eşit olmamak kaydıyla yeni sabit fiyat garantili bir plan getirilmiştir. Gerçek ve tüzel kişiler, ihtiyaçlarının üzerinde ürettikleri elektrik enerjisini dağıtım sistemine verirlerse, belli fiyatlar üzerinden 10 yıl boyunca faydalanabilirler. Yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretim tesislerinde, yatırım ve işletme döneminin ilk 10 yılında izin, kira, irtifak hakkı ve kullanma izni bedellerine yüzde 85 indirim uygulanmaktadır. Yenilenebilir enerji yatırımları, yüksek kurulum maliyetlerine sahiptir.
Hibe ve sübvansiyonlardan yararlanmadan yapılacak yatırımların geri dönüş süresi uzun olmaktadır. TKDK ve KKYDP teşviklerin mali kaynağı, Türkiye Cumhuriyeti ve Avrupa Birliği ortak finansmanıyla oluşturulan IPARD Programı Fonudur.
Enerji yatırımlarının dahil olduğu TKDK 302 nolu tedbir kapsamında, makine-ekipmanlar ve inşaat işleri için hibe desteği vardır. Proje bütçesi içerisinde yer alan, makine-ekipman alımı ve yapım işleri uygun harcamalar toplamının en fazla yüzde 12’sine karşılık gelen mimarlık, mühendislik ve diğer danışmanlık ücretleri ve yine söz konusu yüzde 12’lik tutara dâhil olmak üzere makine-ekipman alımı ve yapım işleri uygun harcamaları toplamının en fazla yüzde 4’üne karşılık gelen ve 6.000 Avro’yu aşmayan iş planı hazırlığı (teknik proje ve fizibilite hazırlığı dahil) ile ilgili harcamalar için de hibe desteği verilmektedir.

İklim Değişikliği Mücadelesi: Türkiye'nin Adımları ve Stratejileri

İklim değişikliğiyle mücadelede Türkiye'nin aldığı önlemleri açıklayan Küçükuysal, Paris İklim Anlaşması ve AB Yeşil Mutabakatı'na olan bağlılığına vurgu yapıyor. “İklim değişikliğiyle mücadelede düşük karbon ekonomisine geçen birçok ülke ve gelişmiş ülkeler, öncelikle enerji ve tarım alanlarından başlayarak altyapılarını ve yasalarını değiştirme veya geliştirme çabası içindedirler.
Türkiye, Paris İklim Anlaşması'nı onaylamış ve Avrupa Birliği (AB) Yeşil Mutabakatı'na uyum çalışmalarına odaklanmıştır. İlgili bakanlıklarla birlikte iklim değişikliğine karşı uygulanan stratejileri geliştirmek amacıyla çalışmalar yoğunlaşmıştır.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, iklim değişikliği ile mücadeleyi kapsayan çalışmaları yürütmektedir. Bu çerçevede, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Karayolları Genel Müdürlüğü (KGM), altyapı projelerini sürdürülebilir bir yaklaşımla hayata geçirmektedir. Ticaretten ulaşıma, tarımdan sanayiye kadar birçok alanda çeşitli adımlar atılmaktadır. Kuzey Marmara Otoyolu Projesi kapsamında, yeşil alanların tahribatının önlenmesi için tünel ve viyadüklere öncelik verilmiştir. DHMİ Genel Müdürlüğü, "Karbonsuz Havalimanı Projesi"ni hayata geçirirken, Havalimanı Karbon Akreditasyon Programı kapsamında Türkiye'nin havalimanları sertifikalandırılır.
TCDD, demiryollarında güneş ve rüzgâr enerji santralleri kurarak sürdürülebilir ulaşımı hedefliyor. Tarım ve Orman Bakanlığı, iklim dostu tarım uygulamalarını yaygınlaştırıyor. Ayrıca, finansman olanakları geliştiriliyor ve uluslararası işbirlikleri güçlendiriliyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, OSB'lerde karbon salınımını azaltacak projeleri hayata geçiriyor. Elektrikli araçların yaygınlaştırılması için şarj altyapısı da geliştiriliyor. 2023'e dair bu çevre dostu çalışmaların devam edeceği öngörülüyor.”

Çevre Dostu Şehirler: Türkiye'nin Akıllı Kent Projeleri

Türkiye'nin çevre dostu şehir uygulamalarını ele alan Küçükuysal, teknoloji destekli akıllı kent projelerinin yaygınlaşması ve sürdürülebilir kentlerin geleceğini şöyle açıklıyor. “Son yıllarda sürdürülebilirlik konularında bilinç ve teknolojik veri arttıkça ve de doğal kaynaklar azaldıkça, merkezi ve yerel yönetimler sınırlı kaynakları teknoloji desteğiyle verimli kullanmaya mecbur hissetmektedir. Bu durum, akıllı kent projelerinin yayılımını tetiklemiştir. Ulaşım, enerji, su, sağlık, çevre ve güvenlik gibi birçok kentsel sorunun çözümünde teknoloji bir araç olarak kullanılarak akıllı kent projeleri hayata geçirilmektedir. Bununla birlikte akıllı kent uygulamalarının vatandaşlara iyi tanıtılması oldukça önemlidir.
OECD rakamlarına göre, dünya genelinde akıllı şehirlerin altyapısına 2023 yılına kadar 70 trilyon dolarlık bir yatırım yapılması öngörülmektedir. Buna göre, akıllı şehirler için yıllık ortalama 4- 6 trilyon dolar arasında bir yatırım gerekmektedir. 2025 yılına kadar dünya genelinde 36 mega şehirin ve 26 akıllı şehrin ortaya çıkması beklenmektedir. Sürdürülebilir kentler, çevresel etkileri azaltarak, kendi bölgesel, coğrafi, sosyal, ekonomik ve kültürel koşullarına uygun olarak sürdürülebilir tüketim ve üretim modellerini teşvik ederek, üretken yaşam alanlarını sürdürebilme yolunda varlık gösteren alanlardır.
AKOS (Akıllı Kent Otomasyon Sistemi) projesi, kent ve kent sakinleri ile ilgili bilgilerin adres ve taşınmaz tabanlı olarak yerinde tespit edilmesi sonucunda bilgiye dayalı yönetim anlayışı ve katılımcı belediyecilik hedeflemektedir. Gelişmişlik düzeyi yüksek, ekonomisi güçlü ve sağlam sermaye yapısına sahip ülkeler, akıllı kent pazarında açık ara önde bulunmaktadır. Bunun nedeni, akıllı kentlerin ciddi bir maliyet gerektirmesi ve güçlü bilgi ve iletişim teknolojilerine dayalı bir altyapıya ihtiyaç duymasıdır. Dünya genelinde yaşanan bu gelişmelerin Türkiye'ye yansımalarını değerlendirdiğimizde, Türkiye'deki kentlerin bu gelişmelerden etkilendiği ve hemen hemen her kentin bir şekilde akıllı kent uygulamalarına yer verdiği gözlemlenmektedir.
Özellikle yüksek gelir düzeyine sahip kentlerin önde olduğu ve birçok akıllı kent uygulamasının hayata geçirildiği söylenebilir. Bu uygulamalar genellikle akıllı trafik, akıllı park sistemleri, bilgilendirme hizmetleri, insansız hava araçları kullanarak harita çizimi, engellilere yönelik uygulamalar ve kısmen güneş enerjisi panelleriyle elektrik üretimi gibi alanları içermektedir.”
Editör: Haber Merkezi