Şöyle bir dünya genelindeki çatışmalara ve savaşlara bakalım.
Rusya’nın başlattığı savaş, kendisinden çok daha büyük düşmanı tarafından kritik derecede geride bırakılan ve personel açısından geride kalan Ukrayna için kötü gidiyor. Temel avantajı olan Batılı silahlara ve paraya erişim tehlikede. ABD Kongresi kendisine daha fazla silah ve para gönderecek yasayı çıkarmaya isteksiz görünüyor. Avrupa Birliği devreye giriyor ve boşluğun bir kısmını dolduruyor, ancak Avrupa, Ukrayna'ya Rusya ile savaşmak için ihtiyaç duyduğu silah seviyesini gönderecek askeri sanayi kompleksine sahip değil.
“UKRAYNALILAR ÜSTÜN İNSANLAR DEĞİL”
Ukrayna ordusu Rusya'nın saldırısına karşı kahramanca direndi. Ancak yakın zamanda üst düzey bir Avrupalı diplomatın bana söylediği gibi, “Ukraynalılar cesur ve atılgandır ancak üstün insanlar değildirler. Silahları ve malzemeleri olmazsa tutunamayacaklar.”
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ise Kuzey Kore'den silah, Küba'ya kadar da adam toplayarak savaşı devam ettirebileceğinden emin. Çin'den Hindistan'a, Türkiye'den Körfez ülkelerine kadar dünyanın büyük ekonomilerinin çoğunun Rusya ile serbestçe ticaret yapması gerçeğinden yararlanmaya devam ediyor. Eğer Rusya'nın saldırganlığı işe yararsa, 80 yıldır büyük oranda geçerli olan bir normu yerle bir etmiş olur: Sınırların zorla değiştirilmemesi.
ORTADOĞU’DAKİ GERİLİMLER
Bu arada Orta Doğu'da birçok kişi Gazze savaşı başladığında savaşın kısa süreceğine ve Başbakan Binyamin Netanyahu hükümetinin düşeceğine inanıyordu. Her ikisi de muhtemel değil.
7 Ekim'deki sürpriz saldırıyla küçük düşürülen İsrail Savunma Kuvvetleri, Hamas'ı Gazze'den tamamen yok etmeye kararlı. Bu, aylarca daha bombalama, çatışma ve buldozerleme anlamına geliyor. İsrail'in eylemlerinin diğer ülkelerde yaratacağı gerilimler ve iç tartışmalar daha da artacak.
Netanyahu'nun hiçbir yere gittiği yok. Çoğu İsrailli ondan hoşlanmayabilir ama onun savaş politikalarını onaylıyorlar. Bu hafta, İsrail'in Knesset'i, Amerikalılar ve İngilizler de dahil olmak üzere uluslararası iki devletli çözüm çağrılarına yönelik sert bir sitemle, 120 oydan 99'unu alarak Filistin devletinin tek taraflı tanınmasına karşı olduğunu bildiren bir kararı onayladı.
KIZILDENİZ GÜNDEN GÜNE KAYNIYOR
Ve bir de, bir danışmanlık firmasına göre Süveyş Kanalı'ndan geçen konteyner gemilerinin sayısını Aralık ayında başladığından bu yana yaklaşık %72 oranında azaltan bir dizi iğne ucu darbesi ile kendilerini göstermeyi başaran Husiler var. Amerika'nın Kızıldeniz üzerinden ticaret akışını sürdürmek için etkili bir koalisyon kurma çabaları başarısız oldu. Husi saldırılarına karşılık verme çabaları Husi saldırılarının durmasına neden olmadı.
Bu başarısızlık, iki yüzyıl boyunca önce İngiliz Donanması, sonra da Amerika ile inşa edilen açık küresel ekonominin önemli bir bileşeni olan denizlerin özgürlüğünü garanti altına alan ABD'nin güvenilirliğine bir darbedir. Ve bu düzenin denizdeki temellerine yönelik daha fazla tehdit ufukta görünüyor. Rusya ve Çin, artık dünya genelinde verilerin depolandığı "bulutun" ayrılmaz bir parçası olan deniz altı kablolarını kesme kapasitesini artırıyor. Eğer ABD, Husiler gibi devlet dışı bir aktörü Kızıldeniz'deki yıkıcı davranışlarından caydıramazsa, Çin ve Rusya gibi güçlere karşı şansı nedir?
DÜNYANIN YENİ NORMALİ: ÇATIŞMALAR
Tüm bu sorunları çözmenin yolları var. Ancak bu, Batı dünyasında bir paradigma değişimini gerektiriyor. Artık yüksek güvenlik çağındayız. Bu, hükümetlerin savunmaya önemli ölçüde daha fazla harcama yapması ve daha verimli harcama yapması gerektiği anlamına geliyor.
Yine de tüm bu çatışmalar çözüme kavuşsa dahi bu durumun dünyanın yeni normali olduğu kaçınılmaz bir gerçek. Artık çatışma haberleri kimseyi şaşırtmıyor. Kendi ülkesinde olmuyorsa ürkütmüyor da. Bu nedenle bağımlılık kazandığımı soğuk savaş tadındaki çatışma ve gerilimlerin sonucu ne olursa olsun, insanlık üzerindeki yıkıcı tahribatı hiç kuşkusuz uzun yıllar kalıcı olacağa benziyor.