Sosyal Medya Uzmanı Deniz Unay/Analiz-Yorum

Bölücü terör örgütü PKK’nın uzantısı olan YPG/PYD veya yeni “moda tabir” ile SDG’nin sözde komutanı ve terörist başlarından ‘Mazlum Kobani’ kod adlı Ferhat Abdi Şahin’in başta ABD olmak üzere birçok ülke tarafından korunup kollanması, ‘hedef Türkiye’ olunca neler ile karşılaşabileceğimize bir örnektir.

TWITTER’DAKİ TERÖR SEVİCİLİĞİ

Öncelikle sosyal medya platformu olan Twitter’ın terörist başlarından ve ‘eli kanlı’ olan sözde terörist başının hesabını “mavi tık” vermek suretiyle doğrulamasını şahsım adına şiddetle kınıyorum. Burada görülüyor ki; kendi politikalarını, hedefleri konusunda birleştiklerinde “kolaylıkla” çiğneyebiliyorlar. Çünkü bu tarz yapılar, unutmamalıyız ki; kendi başına hareket eden ve insanı ön plana çıkarıp, insanlık adına çalışan değil; tam aksine hareket edip çıkar ve menfaatlerini ön planda tutan yapılardır.

TERÖRİSTLERİ MEŞRULAŞTIRMA

Asıl amaç, “terör örgütü” olan ve bazı ülkelerin maşası, paralı askeri olarak kullanılan yapıyı ‘meşrulaştırma’ çabasıdır. “Mavi tık” öyle gelişi güzel verilen bir doğrulama aracı değildir. Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti de dâhil, hiç kimseye ‘tanınmadı’ gerekçesiyle vermedikleri “mavi tık” uygulamasını, ne olduğu belirsiz; ama ‘yüksek profil sahibi’ olduğu için birçok insana vererek bir ‘ayrıcalık tanımaları’ ve bu ayrıcalık ile kişileri daha etkin hâle getirmeleri gizli ajandalarının bir tezahürüdür.

SANSÜR UYGULAMA

Ayrıca Twitter’ın, bazı hesaplar üzerinde yapılan kara propaganda ve algı operasyonlarını ifşa eden hesaplara uyguladığı sansürü gördük. TRT World başta olmak üzere Vatan Partisi ve birçok hesaba erişimi engellemeye yönelik adımlar atması sosyal medya platformlarının ülkeler için bir “tehdit” olduğunu ortaya koydu. Eğer bu tehdit ile baş etmek istiyorsak, öncelikle meydanı boş bırakmayacağız.

“SDG” PROJESİ

YPG/PYD’nin sözde komutanı veya moda terör örgütü SDG’nin terörist başlarından “Mazlum Kobani” ismine bakmak dahi aslında nasıl bir proje olduğunu anlamaya yetiyor. Kobani, bugün bölücü terör örgütünün en çok propaganda malzemesi olarak kullandığı yerleşim yerine verdiği isim. Söz konusu yerin asıl ismi ise Ayn el-Arap’tır. Bu teröristi, Türkiye’nin terör koridoruna izin vermemek ve sınırlarına yakın olan ve tehdit hâlini almaya başlayan bu yapıyı yok etmek için Fırat’ın Doğusu’na yaptığı ve başarılı şekilde sonuçlanan Barış Pınarı Harekâtı’yla beraber ön plana çıkardılar.

TERÖRİSTLERİN ARKASINDALAR

Hem sahada hem de masa başında kazanan Türkiye’nin önünü kesmek ve bir şekilde YPG/SDG terör örgütünü meşrulaştırmak için ‘kahraman, adil savaşçı’ gibi süslü kelimeler ile övdükleri teröriste “imaj” çalışmasına tanık oluyoruz. ABD Başkanı Donald Trump, “Mazlum Kobani ile konuşmamızdan gerçekten zevk aldım. Yaptıklarımızı takdir ediyor, ben de Kürtler (PKK/YPG/PYD/SDG) ’in yaptıklarını takdir ediyorum. Belki de Kürtler’in (teröristlerin) Petrol Bölgesi’ne gitme zamanları gelmiştir!” diyerek ve şöyle ekleyerek, “General Mazlum, nazik sözleriniz ve cesaretiniz için teşekkür ederim. Lütfen en içten saygılarımı Kürtler’e (teröristlere) iletin. Seni yakın zamanda görmek için sabırsızlanıyorum” şeklinde skandal paylaşımlarıyla görülen hep yeni kumpas ile karşı karşıya kaldığımızdır.

Barış Pınarı turnusol oldu

Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en büyük ve anlamlı operasyonuna imza atmıştır. Büyüktür; çünkü ilk kez bu kadar asker ve teçhizat kullanıldı. Anlamlıdır; çünkü operasyon tam bir ‘turnusol kağıdı’ oldu. Dost ve müttefik bildiğimiz ülkelerin ikiyüzlülüğünü gördük. Demokrasi, özgürlük ve ‘teröre karşı omuz omuza’ naraları atan tek dişi kalmış Batı’nın medeniyet ezberlerinin ne yazık ki; artık dişi düşmüş, çirkinliği ortaya tam olarak çıkmıştır. Tüm ülke olarak göğsümüz kabarmalı ve geleceğe güvenle bakmalıyız. Emir alan, başkasının ağzına bakan değil; emir veren, dünyanın süper güçlerine önce sahayı sonra masayı dar eden büyük ve asil bir milletiz. Artık hangi örgütü, teröristi koyarlarsa koysunlar tarumar ederiz.

TERÖRİSTE VİZE SUÇTUR

ABD’nin bazı senatörleri “Mazlum Kobani” sahte isimli terörist başını Kongre’de ağırlamak istediler ve bunun için başta Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham olmak üzere senatörler, Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’ya mektup yazarak ‘acil vize’ verilmesini istedi. ABD’nin ‘kırmızı bülten’ ile aranan bir teröriste bırakın güzelleme yapmasını bir de vize verip ağırlamayı düşünmesi nasıl bir akıl tutulmasıdır? Dünyada terör, teröristlere destek vermek suçken; açıktan bu şekilde davranmak tam bir aymazlıktır. Tekrar söylemekte fayda var; amaçları doğrultusunda kör gibi hareket eden bu insanlar, kendileriyle çakışan ve yollarına taş koyanlara karşı her yolu denemekten geri kalmadıklarını ve asla da kalmayacaklarını yeniden “en net şekilde” ortaya koyuyorlar.

“İKİYÜZLÜ” BATI

İnsanlıkmış, özgürlükmüş, demokrasiymiş… Bunlar için hiç önemli değil. Çünkü kendilerinde gücü gördükleri için kazanmak için “her yol mubahtır” şeklinde hareket edip, her türlü değeri ayaklar altında çiğnedikten sonra ellerindeki özellikle kitle iletişim araçlarını kullanarak oluşturdukları algılar ile haklı olduklarını ve bütün “haksızlıklarına” rağmen hem dile getiriyorlar hem de ortaya koyuyorlar.

TÜRKİYE’NİN TAVRI

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Biz bunları Donald Trump’ın kendisine bizzat anlattık. ‘Biz size kırgınız, bir terörist ile mektuplaşıyorsunuz ve elinizden çıkan mektubunuza ek yapıp bize gönderiyorsunuz’ dedim. Dönüp de hiçbir şey diyemedi. ‘Zaman zaman görüşme yapıyoruz’ dedi. ‘Aldığınız neticeyi söyler misiniz’ dedim. Herhangi bir netice yok. Yaptıkları tek hayırlı iş, Kenya’daki terörist başı Abdullah Öcalan’ı Türkiye’ye teslim etmektir. Kırmızı bülten ile aranan bir terörist! Bizim aramızda suçluların iadesine dair anlaşma var. ABD’nin bu adamı, bize teslim etmesi lazım… Kırmızı bültenin gereği budur” şeklindeki açıklaması sonrası hakkında ‘kırmızı bülten’ olan Mazlum Kobani adlı terörist başı için Adalet Bakanlığı’nın girişimleri başladı.

“FRANSIZ” AKLI TÖKEZLEMİŞTİR

Burada Fransa’nın tavırda çok ilginç, özellikle Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtları’nda gördük ki; bu terör örgütünün yaptığı tahkikatlar ve tünellerin malzemesi bir Fransız şirketi tarafından, oradaki fabrikasından karşılanmıştı. Tarihi sömürgecilik olan Kuzey Afrika’da yaptıkları katliamların kanları kurumadan, terör ile mücadele için Barış Pınarı Harekâtı hakkında Türkiye’ye ‘etnik temizlik suçlaması’ yöneltmesi, bölücü terör örgütü yetkililerini Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda ağırlayıp onları muhattap alması evet ilginç hem de çok ilginç. Fransız aklı, burada tökezlemiş ve panikleyerek hata yapmıştır.

Editör: TE Bilisim