Ebru Okanlar / Diriliş Postası / Röportaj

“Çocuk toprağa dikilen fidan gibidir” diyen Bahçelievler İlçe Milli Eğitim Müdürü Emin Çıkrıkçı, milletimizin yeniden İbn-i Sinalar, İbn-i Haldunlar, Harezmiler, Uluğ Beyler, Ali Kuşçular, Piri Reisler, Mimar Sinanlar yetiştirecek potansiyelinin olduğunu ve Selçuk Bayraktar’ın bu bakımdan gençliğe umut verdiğini söyledi.

Bahçelievler İlçe Milli Eğitim Müdürü Emin Çıkrıkçı, Ebru Okanlar.

Emin hocam aile desem neler anlatırsınız?

Aile devlettir. Anne – baba ve çocuklardan oluşan aile toplumu oluşturan en alt birimdir. Aile bir toplumun belirleyenidir. Aile ne kadar sağlam ise, toplum o kadar sağlam ve devlet de o kadar sağlam olur. Aile temel taştır. Binayı ören taşlar ne kadar sağlam olursa, o bina da o kadar sağlam olur. Toplumsal değerlerin, kültürel değerlerin, medeniyet değerlerinin, inanç bağlarının, örf, adet, gelenek ve göreneklerin öncelikli olarak öğretildiği yer ailedir. Bizim anlayışımıza göre ailede anne ilk öğretmendir. İlk öğretendir. Bunun için anne çok kıymetlidir ve çok değerlidir. Bu kıymet ve değer annelerimizin ayakları altına cenneti koymuştur. Çocuk her söylemin ve her davranışın ilkini ailede görür, ailede duyar ve ailede yaşar. Anneden ve babadan duyar, abi ve abladan duyar ve görür. Ve buna göre şekil alır. Daha sonra okul ortamında öğretmen çocuğun ailede aldıklarını geliştirir. Bir toplumun ve bir devletin huzuru, güveni ve sağlamlığı aile ile orantılıdır. Aile sağlam ve sağlıklı ise, ailelerin oluşturduğu toplumda sağlıklı ve sağlamdır. Buna dayalı olarak o toplumun oluşturduğu devlet de sağlıklı ve sağlam olur. Toplumumuzu ve devletimizi ayakta tutan aile yapılarımızı korumak için elden gelen her şey yapılmalıdır.

‘Çocuk toprağa dikilen bir fidan gibidir’ cümlenizi açar mısınız?

Çocuk; bir ailenin, bir toplumun ve bir ülkenin geleceği demektir. Çünkü toplumda devamlılığı sağlayan çocuktur. Biz insanların dünyadaki en değerli varlığı çocuktur. Çocuğun yeri hiç bir şey ile doldurulamaz. Değeri hiç bir şey ile kıyaslanamaz. Çocuk toprağa dikilen bir fidan gibidir. Nasıl bakarsanız öyle büyür, dal verir, budak verir ve meyve verir. Bugün dünyadaki her hesap teknolojiyle birlikte çocuklar üzerinden yapılmaktadır. Çünkü nesilleri kontrol altına alan her şeyi kontrol altına alır. Adeta zihinler ele geçirilmeye ve duygular yönetilmeye çalışılmaktadır. Tüm teknolojiler, tüm oyunlar, tüm görsel içerikler öncelikle çocukları elde etmek için tasarlanmaktadır. Bir ailenin ve bir ülkenin en önemli değeri çocuklarıdır. Çocuklar ne kadar sağlam olursa ve çocuklar ne kadar sağlam yetiştirilirse o ailenin ve o ülkenin geleceği o kadar sağlıklı ve sağlam olur. Hem aileler hem de ülkeler en önemli yatırımlarını çocuklarına yapmalıdır. Çünkü çocuğu kurtarmak aileyi kurtarmak, aileyi kurtarmak toplumu kurtarmak, toplumu kurtarmak ülkeyi kurtarmak demektir.

Mücadelenizde en büyük yardımcınız kim?

Hissedebilen ve yaşayabilen için okul kokusu, sınıf kokusu, kitap kokusu başka ve unutulmazdır. Okul; bir inşa merkezidir, bir atölyedir. Okul, nesillerin ve ülkelerin geleceğinin şekillendirildiği yerdir. Okullar birer keşif merkezidir. Kendisini ülkesinin ve insanının geleceği için adamış öğretmenlerimiz yaptığı keşiflerle öğrencilerimizi yetiştirmeli ve ülkemizin geleceğine sunmalıdır. Biz, gelecek vadeden her çocuğumuzu keşfetmek istiyoruz. Bizler inanıyoruz ki, atalarımızın geçmişte bu topraklarda kurduğu kadim medeniyetler gibi, tüm dünyaya ve insanlığa örneklik teşkil edecek yeni bir medeniyet, bu topraklarda yeniden kurulacaktır. Bu medeniyetin temelleri atılmıştır. Tarihinden, kültürel birikiminden ve bütün zenginliklerinden güç alarak gerçekleştirilen yeni medeniyet, tüm dünyaya örneklik teşkil edecektir. İnsan odaklı kurulan bu medeniyet, tüm mazlumlar, mağdurlar, kimsesizler ve hakkı yenenler için bir umut olacaktır. Bu medeniyet, dünyanın en iyi bilim insanlarını, sanatkarlarını, müzisyenlerini, doktorlarını ve toplumun diğer öncülerini yetiştirecektir. Biz istiyoruz ki, daha dün, Semerkant’ın, Buhara’nın, Taşkent’in, İsfahan’ın, Rey’in, Nişabur’un, Bağdat’ın, Şam’ın, Kahire’nin, Kurtuba’nın ve İstanbul’un birer bilim merkezi olduğu gibi, bu topraklarda yeniden dünyaya yön verecek ilim ve bilim merkezleri oluşsun. İnsanlığı bitiren değil, dünyayı bitiren değil, zulmü, kan dökmeyi ve gücü öne alan değil, sevgiyi, insanı yaşatmayı ve dünyanın doğal güzelliklerini korumayı öne alan bir anlayışı inşa eden bilim ve ilim merkezleri oluşmalıdır. Bugün devletimiz yaptığı yatırımlarla bunun öncülüğünü yapmaktadır. Her okulumuz bu inşanın birinci adımı ve birinci merkezi olmaktadır. Kısaca biz, bugünün gençleriyle, bu eşsiz ülkemizde, güzel bir gelecek inşa etmeye çalışıyoruz. Bunu ailelerimizle birlikte yapıyoruz. Bizim en büyük yardımcılarımız ailelerimizdir. Bir aile, bir okul ve kısaca bir devlet, çocuklarını ne kadar sağlam ve donanımlı yetiştirirse o kadar sağlam bir gelecek inşa etmiş olur.

Yeni sanatkârlar ve yeni müzisyenler mi yetişsin?

Biz istiyoruz ki, bu toplumun dün yetiştirdiği, İbn-i Sinalar, İbn-i Haldunlar, Harezmiler, Uluğ Beyler, Ali Kuşçular, Piri Reis’ler, Mimar Sinan’lar, Katip Çelebi’ler, Farabi’ler, Biruni’ler, El-Cezeri’ler, Akşemsettin’ler, Cabir Bin Hayyan’lar, İmam-ı Gazali’ler ve Aziz Sancar’lar gibi gençlerimiz arasından yeni bilim insanları yetişsin. Yeni sanatkârlar, yeni müzisyenler yetişsin. Yeni Mimarlar, yeni şairler ve yeni toplum bilimcileri yetişsin. Bütün bunların olması hiç de zor değildir. Okullarımızın her biri, ilim, bilim, sanat ve üretim merkezleri olarak yeni bilim ve sanat insanlarımızı yetiştirecektir. Biz okullarımıza, öğretmenlerimize ve çocuklarımıza güveniyoruz. Bugün ülkemizde Selçuk Bayraktar’ın yeni teknolojilerle ürettiği insansız hava araçları, kurduğu çalışma ekibi bunun için güzel bir örnektir. Biz gelecek vadeden her çocuğumuzu bu ve benzeri çalışmaların içine katmak istiyoruz. İşte tamda bütün bunlar için, devletimiz çocuklarımızın önünü açmak ve onlara daha güzel imkanlar sunmak için, milyarlarca lirayı (her yıl artırarak 2021 yılı bütçesi 212 milyar) eğitime ayırmaktadır. Bu bütçe, bakanlıklar arasındaki en büyük bütçedir. Okullarımız yenilenmekte, yeni teknolojilerle donatılmakta, modernize edilmekte ve her geçen gün sınıf öğrenci sayıları azaltılmaktadır. Yüz binlerce öğrencimiz her yıl bilimsel çalışmalara dahil edilmekte ve yeni bir gelecek inşa edilmektedir.

Bugünkü vaziyeti yakın geçmişle kıyaslarsak ne durumdayız?

Geçmişte okullarımızın büyük bir çoğunluğunda bırakın bilimsel proje çalışmalarını, bundan 15 yıl öncesine kadar sınıf öğrenci sayılarımız 70-80 civarında idi. Yapılan yeni okullar, yeni derslikler ve yeni yatırımlarla, bu sayılar bugün 30’lara ve 35’lere çekilmiştir. Okullarımızda kurduğumuz onlarca Tasarım ve Beceri Atölyelerimizde öğrencilerimize yetenek ve kabiliyetlerine göre farklı farklı imkanlar sunulmaktadır. İster Tübitak destekli projeler, ister Erasmus projeleri, ister Teknofest, ister diğer projeler olsun, her yıl binlerce öğrencimizi proje çalışmalarına dahil etmekteyiz. Öğrencilerimizin gösterdiği başarılarına şahitlik yapmaktayız. Birçok çalışmamız pandemi sürecinde kesintiye uğramış olsa da, öğretmenlerimiz ve proje sorumlularımız tarafından uzaktan eğitimlerle süreçler yürütülmektedir. Öğrencilerimize ve ailelerimize tavsiyemiz okula gidemesek de, yaptığımız çalışmalarımızı aynı heyecanla bulunduğumuz ortamlarda da devam ettirmektir. Kısa süreler içerisinde pandemiden kurtularak eski normal günlerimize dönebilme ümidiyle…

“Çağdaşlaşmayı doğru anlayalım”

Çağa ayak uydurmak demek, modernleşmek demek; medeniyet değerlerimizden, kültürel değerlerimizden, inancımızdan, örf, adet, gelenek ve göreneklerimizden uzaklaşmak demek değildir. Örneğin Japonya modernleşirken, Çin dünyanın süper gücü olurken, hiçbir kültürel değerini, hiçbir medeniyet değerini, hiçbir örf, adet, gelenek ve göreneğini kenara atmamıştır. Bunlar bizim önümüzde bizim gelişmemize engeldir kaldırıp atalım dememişlerdir. Hepsini yaşatarak gelişmiş ve modernleşmişlerdir.

Editör: TE Bilisim