Ebru Okanlar / Diriliş Postası / Röportaj

Ekmek Teknesi’nin Gamsız Celal’i, Deli Yürek’in Sabri Ağabeyi Ahmet Yenilmez sanatı ve sanat dünyasını samimi sohbetiyle Diriliş Postası’na anlattı.

Ahmet Yenilmez

“Bu yüzyılı anlayabilmek için 2. Abdülhamid’i anlamak gerekir” diyorsunuz, tam olarak ne demek istiyorsunuz?..

Dünyanın geçmişine baktığımız zaman tekerleğin icadı, buhar makinesinin icadı dünyanın değişmesinin ve değişiminin yaşayacağı sürecin tayin edici ana kahramanı olmuş. Yani buhar makinesi icat edilince özellikle endüstriyelleşme süreci başlayınca dünyanın öncelikleri değişmiş bu enerji dönem itibariyle tespit edilen enerjilerin ki petrol, kömür daha zor ve daha pahalıya çıkıyordu daha kalıcı etkisi oluyordu ve tespit edilmiş petrolle Osmanlı coğrafyasında ve Amerika ilk petrol çıkarması Pensilvanya’da olmuştur. Abdülhamid Han bunu görmüştür ve Abdülhamid’i diğerlerinden ayrıcalıklı kılan bazı özellikleri var bunu bilmek gerekir.

Bunlardan birisi ticaretle iştigal ediyor olması özellikle borsayla ve yatırımla uğraştığı, dünyanın sayılı zenginlerinden biri olduğu için… Hatta hayvan yetiştiriyor ticaret yapan insanlar dünyayı doğru okurlar.

Efendimiz (sav) ticaret yapıyordu Abdülhamid bu süreci iyi okumuş çünkü borsa sürecinin içinde olduğundan yatırımlarının nereye kaydığını dünyanın nereye gittiğini güzel okuyabilmiştir ve buna karşı imparatorluğu yaşatmak değil yerine gelecek yeni bir oluşumun altyapısını hazırlamak gibi önceliği olduğunu görüyorum. Maarif, bayındırlık, ulaştırma ve sağlık alanlarındaki yatırımları gerçekten dünyada o dönem hiç borçsuz olan ülkelere bakıldığında onlardan da arkada kalacak bir durumu yok. Son zamanların konusu aşı mesela Pastör, kuduz aşısını araştırmaya başladığında parasız kalıyor on bin altın gönderiyor ve bu on bin altından dolayı dünyanın ilk hayvan hastanelerinden biri de bizim ülkemizde açılıyor.

Benim mesleğim noktasında da Sultan Abdülhamid Han’ın kimse bilmez ilk modern tiyatro salonunu bu ülkeye o açmıştır yıldız sarayına bilmediğiniz bir şey daha var, tiyatro yazmış, prova yaptırmış devletteki aksaklıkları oyuna yazmış, prova yaptırmış bürokrasiyi toplayarak yıldız sarayında bunu seyrettirmiş.

Hatta esperi türemiş bugün kim rezil olacak diye!

“AYNA TUTMAK İSTİYORUM”

Türk milletine neler katmak istiyorsunuz?

Ayna tutmak istiyorum. Sanatın bir tek misyonu vardır ayna tutmak riyasız, yalansız ayna tutmak. Sanatçı bakan, gören farklı bakan farklı gören farklı gördüğünü farklılaştırarak insana ayna şeklinde tutan kişidir.

Sinema ve tiyatro hakkında görüşlerinizi devlet yöneticileriyle paylaşıyor musunuz?

Son üç yüzyılın konusu Abdülhamid bunu kırmaya çalışmış. 1927 yılında üç buçuk milyon nüfus, yedi buçuk milyonu kadın, çocuk üstü yaşlı ve Gazi Bilecik hâlâ yanıyor, Bilecik’i mutlaka her bir Anadolu çocuğu görmesi gerekir. Böyle bir coğrafya da yol yok, ekmek yok beni üç fotoğraf çok etkilemişti, ikisi Balkan Savaşı’yla alakalı geçtikleri yerde ağaçların yaprakları kalmıyor, Meriç nehrinin üzerinde bebek cesetleriyle doluyor böyle bir şeyden bahsediyoruz.

Adını vermeyeceğim bir paşamızı ziyaret etmiştik rahmetli Muhsin Başkan’la paşamızın kapıdan girince kendi karşısında girenin görmediği oturunca gördüğümüz kapının üzerinde altı otuz beş fotoğraf duruyor, siyah beyaz en önde siperde askerler var arkada da askerler var ama ayaklarından yere zincirlenmişlerdi paşa bana dedi ki: “Şaşırdınız mı Ahmet Bey?” “Tuhaf” dedim “neresi burası paşam.” “Polatlı” dedi, “Niye şaşırıyorsunuz” dedi “O bacaklarından zincirli olan siperin içinde olanlar on bir yıldır savaşıyordu ve hiçbirinin hayalinde bile yoktu evlerinden bu kadar yakın gün olabilecekleri ve zamanın geleceği onlar bir insandı.”

Şeb-i Arus’u yaşadık yakın zamanda Mevlana, Karaman’a gelir ailesiyle beraber Keykubat duyar ve davet çıkarır ve gelmez Mevlana, Kahraman’dan Konya’ya ve iş gerilir Keykubat şunu der: “Benim ülkemde sanatçı, âlim benim sarayımda oturur” demiştir Fatih de aynı şeyi söylemiştir. Maalesef biz bu irtibatı kuramadık ve kitle partisi olmak, beklentilerin farklılığı ve vahşi kapitalizmin insan format ağzı ve ifrazat noktası arasında yaşıyor artık insanlar.

“Benim neyime yarıyor; ağlıyor muyum, gülüyor muyum, düşünüyor muyum” diyen yok “Bir dizi izledim çok ağladım, bir film seyrettim çok güldüm ama düşündüm” diyenin sayısı az onun için neye layıksanız ona o şekilde yönetilirsiniz.

“MAKSADIMA ULAŞIYORUM”

Sinema ve tiyatro dışında neler yapıyorsunuz?

Mehmet Akif Ersoy’a da sormuşlar: “Sen ne ayaksın” demişler “İstihbaratçı mısın” çok iyi güreşçi Mehmet Akif Ersoy hayatından bir kez yalan konuşuyor ve güreşçi oluyor, eskiden İstanbul kışları çok kötü ve sabah ezanın kalkıyor Balat’taki güreşçiler kahvesine gidiyor oradan ders alıyor ve şampiyonluklar elde ediyor.

“Güreşçi misin, yüzücü müsün, baytar mısın, şair misin, sanatçı mısın” diye soruyorlar: “Neyim bilmiyorum ama insanımın karnı aç, baldırı çıplak nerede ne imkân bulursam avazım çıktığı kadar bağırıyorum ben oyum başka yapacak bir iş beceremedim.”

Ekonomi eğitimi aldım, yüksek lisans aldım, vardı devletin bir köşesinde görev yapabilmek hiç düşünmedim. Ben baktığımda maksadıma ulaşıyorum bunun adına birileri ne diyorsa desin.

TÜRK TİYATROSUNDA EĞİTİM VEREN TEK KURUMUZ

Sinema ve tiyatro üzerine başka projeleriniz olacak mı?

Sinemayı sanat olarak görmüyorum ama çok önemli bir enstrüman olduğuna inanıyorum ve öyle kabul ediyorum.

Bizim işimiz hayal kurmak geyik avcısı gibi, her bir av dönüşü tövbe eder. Henüz hayallerimin birini yapamadım.

Bizim yaş grubumuz olan ihtilalle arada kalan nesil mesuliyetlerimiz mecburiyet oldu.

Dizi oldu para kazandık hiç ev almak gibi bir şey gelmedi aklıma. Hep iki gözlü bir odada yaşadım ben, çocuklarımla beraber. Sonra dedim ki bu ülkede niye hiç Çanakkale çekilmedi, Kınalı Kuzuları çektik orada hayatımızın sağlığımıza sebep oldu, sonra Mehmet Akif Ersoy’u tanıdım bir dakika dedim dini, dili, ırkı ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının ilk öğrendiği İstiklal Marşı bunun da mı hatırı yok niye hiç tiyatro yapmamışlar dedim ve sahneledik.

Hayallerim var Allah uzun ömür verirse “Atölyeyiz biz” bu ülkede geleneksel Türk tiyatro konusunda eğitim veren tek kurumuz.

Her dibe vuruşların yeni başarı hikâyeleri olur, geri kalmış olanların böyle yüzyılda bir iki yüzyılda bir şansları gelir aradaki açığı kapatmak için.

Editör: TE Bilisim