Sümeyye Aksu / Özel Haber / İstanbul

Dünya genelinde milyonlarca insan koronavirüse (Kovid-19) karşı aşı olmayı bekliyor. Ancak birçok kişinin aşı konusunda çekinceleri de var. Bir yandan koronavirüsten korunmak isterken diğer yandan aşının yan etkilerinden çekiniyorlar. Bu kişiler, aşının hızlı geliştirilmiş olmasından ötürü güvenilir olup olmadığı ve yan etkilerin yeterince araştırıp araştırılmadığı konusunda endişeleri var. İlaç şirketlerinin art arda yaptığı ve aşılarının en az yüzde 90 etkili olduğunu söyledikleri açıklamaların ardından basında ve sosyal medyada büyük bir tartışma başladı. Türkiye’nin Çin merkezli Sinovac’ın geliştirdiği CoronaVac aşısından 50 milyon doz alacağını duyurmasının ardından vatandaşlar, hangi aşının daha iyi olduğunu ve umut vaat eden aşıların tüm testleri geçip geçmediğini merak etmeye başladı. Ankara Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Başkanı ve bunedoktor.com Platformu Başkanı Prof. Dr. İsmail Balık, aşı konusunda dünyada yaşanan gelişmeleri, sosyal medyada öne çıkan önyargı ve hurafeleri ve gelinen son durumu Diriliş Postası gazetesine anlattı.

6 Farklı Aşıda ‘Acil Kullanım Onayı’

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, Kovid-19 için aralarında Türkiye’nin de olduğu onlarca ülkede toplam 212 aşı çalışması devam ediyor. Dünyadaki aşı çalışmaları arasında, binlerce gönüllü ile gerçekleştirilen üçüncü faza geçen sadece 11 aşı adayı var. Prof. Dr. İsmail Balık, Pfizer /BioNtech, Moderna, Oxford/ Astrazeneca, CoronaVac, Sinopharm ve Rusya’nın geliştirdiği Sputnik V. aşılarının ise, faz çalışmalarından aldıkları yüksek etkinlik sonuçlarıyla öne geçtiğini belirterek, bu aşıların acil kullanım onayı ile bazı ülkelerde yaygın kullanıma başlandığını kaydetti. Diğer taraftan salgının çıkış noktası Çin’de Sinovac’ın ürettiği CoronaVac’ın henüz üçüncü faz (Faz-3) deneyleri tamamlanmasa da, ülkede sağlık çalışanları başta olmak üzere acil kullanım kapsamında yaklaşık 1 milyon kişiye uygulandı.

Prof. Dr. İsmail balık, salgın gibi acil bir durumla karşı karşıya kalındığı için bazı durumlarda sağlık otoritelerinin ilaç ve aşılar için rutin prosedürün dışına çıkabileceğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Her ülkenin sağlık yetkilileri, klinik deneme sonuçlarını gözden geçiriyor ve aşının onaylanıp onaylanmayacağına karar veriyor. Ancak bir pandemi sırasında aşı, yetkililerden tam onay almadan önce ‘acil kullanım izni’ alabiliyor. Acil kullanım izni, aşının güvenliği ve etkisiyle ilgili çalışmalar sürerken aşının belli kişilere uygulanması için verilen izin. Dolayısıyla insani nedenlerle, ölümleri önleme adına ‘erken’, insanların yararına kullanımı için ‘acil kullanım’ onayı verilir. Kovid-19 aşılarında da bu şekilde oldu”

Aşıların kullanımı için normal sürecin en iyimser süreyle 4-5 yıl sürebileceğini ifade eden Prof. Dr. Balık, “Burada aşağı yukarı dokuz ay gibi bir sürede ilk aşı, yani araştırma çalışmalarına başlandığı andan itibaren dokuz ay içerisinde insanlarda yaygın kullanılmış oldu. Peki, bu bir takım aşamaların ihmal edildiği anlamına mı geliyor? Hayır gelmiyor. Tüm aşamalar normal süreçlerde olduğu gibi geçildi. Yani tüm hayvan deneyleri, faz 1-2 çalışmaları yapıldı ve faz -3 ‘ün de erken dönem etkinlik ve güvenlik verileri alındı ” şeklinde konuştu.

Faz Çalışmaları

Aşı çalışmalarında, sağlıklı gönüllülere aşının uygulandığı ve etkilerinin gözlemlendiği üç faz var. İlk ve ikinci fazda onlarca kişide etkinlik, güvenlik, doz belirleme, üçüncü fazda ise binlerce kişi üzerinde detaylı güvenlik ve etkinlik testleri yapılıyor.

Özellikle üçüncü faz, nüfustaki çeşitliliği temsil edebilmesi için çeşitli yaş gruplarını, sağlık problemi olan insanları en son aşamada ise hamileleri ve bebekleri de kapsıyor. Aşının muhtemel etkilerinin gözlemlendiği bu fazlar aşı çalışmalarında en kritik kısım. Tamamen sağlıklı kişilerin bu test süreci boyunca aşı ve plesebo kullanılanların enfekte olması beklendiği ve aşının olduğu grupta hastalığa yakalanma oranının en az yüzde 60-70 daha düşük olduğunun anlaşılabilmesi için bu fazlar uzun sürüyor. Faz çalışmalarının tüm detaylarının birkaç yılı bulacağını belirten Prof. Dr. Balık, farklı tipte ya da farklı metodolojide hazırlanmış aşılar olduğunu söyledi.

Acil kullanım onayı ile ruhsat farklı şeylerdir

Faz-3 çalışmasının tüm detaylarının verileriyle aşıların, hangi yaş, cinsiyet, ya da altta yatan başka hastalıklarda aşıların etki oranlarının ve sürelerinin görülebileceğini söyleyen Prof Dr. Balık, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yine bu saydığımız özellikler yan etkiler açısından bir farklılık yaratıyor mu? Ve bir başka önemli nokta da aşının etkinliği ne kadar sürecek? 6 ay mı, 1-2 yıl mı? Ve ne kadar süre sonra hatırlatma dozu dediğimiz dozu yapacağız? Bunu faz -3 çalışmalarının sonunda ancak söyleyebileceğiz.

Dolayısıyla şu an verilen acil kullanım onayı ile normalde faz çalışmaları tamamlandıktan sonra verilen ruhsat karıştırılmaktadır. Bir aşıya, bir ilaca ruhsat verilirken faz-3 çalışmanın sözünü ettiğim bu tüm detayları çıkar, yayımlanır, bilim dünyasıyla paylaşılır, aynı zamanda sağlık otoriterlerine verilir. Sağlık otoriterleri de ruhsat verir” [haber devam ediyor]

Prof. Dr. İsmail Balık

Faz-3 ile ilgili kavram kargaşaları

Acil kullanım onayı almış aşıların, faz-3 çalışmalarını tamamlamadan yaygın kullanıma başlanmasında ki kavram kargaşası yaşandığına değinen Prof. Dr. Balık, “Faz-3 çalışmalarının ön raporları, şu an ki acil kullanımın kısmen alt yapısını oluşturdu, etkinliğiyle ilgili ve de erken dönem görülen yan etkileriyle ilgili verileri ortaya çıktı. Sağlık otoriteleri; ABD’de FDA, Avrupa Birliğinde (AB) Avrupa İlaç Ajansı (EMA), Türkiye’de Sağlık Bakanlığı, genellikle benzer şekilde ruhsat kararı alıyor” şeklinde konuştu.

Sinovac aşısının etkinliği yüzde 90’nın üzerinde

Koronavirüs aşılarının güvenliği tartışılırken, acil kullanım onayı ile şu ana kadar 14 -15 milyon kişinin bu aşıları olduğunu ve bunlarda ciddi herhangi bir yan etki görülmediğinin altını çizen Prof. Dr. Balık, “Aşılar bu kadar yaygın kullanılıyorsa hepsi güvenli demektir.

Vektör bazlı aşılar şu anda yaygın kullanımda

üvenliklerinde bir sorun olmadığı anlaşılıyor. Tabi bu bahsettiğim 6 aşı için söylüyorum. Çünkü dediğim gibi 14 -15 milyon kişiye kullanıldı. Yani hem inaktif aşıdan hem mRNA aşılarından hem de vektör bazlı aşılar şu anda yaygın kullanımda. Bu aşıların herhangi bir güvenlik sorunu olmadığını artık biliyoruz. Ayrıca faz çalışmalarında güvenlik sorunu olmadığı anlaşıldı. Yoksa acil kullanım onayı alamazlardı. Faz-3 çalışmalarında etkinlikleri hepsinin de aşağı yukarı yüzde 90’nın üzerinde çıktı. Şu an ki bilgilerle bizim kullanacağımız Sinovac aşısının etkinlik ortalamasının bizdeki ön rapora göre yüzde 91.25 olduğu bakanlık tarafından yapılan basın toplantısın da açıklandı” ifadelerini kullandı.

Editör: TE Bilisim