Diriliş Postası Kenan Toprak/Analiz

1960’ta Fransa’dan bağımsızlığını kazandığından beri, Batı Afrika ülkesi Mali, çeşitli isyanlar, ayaklanmalar ve darbelerden etkilendi. Mali, haziran ayından bu yana binlerce vatandaşın Cumhurbaşkanı İbrahim BoubacarKeita hükümetinin istifasını talep eden gösterilerine sahne oldu. Bu gösterilerde muhalefet politikacıları, sendikalar, sivil toplum örgütleri, dini dernekler ve hatta güvenlik kurumlarından personeller, hükümetin koronavirüs salgınına, işsizliğe, artan eşitsizliğe ve aşırılık yanlısı Kuzey ve Orta Mali’de bitmeyen şiddete karşı tepkilerini ifade etmek için 5 Haziran Hareketi veya M5-RFP altında bir araya geldi. Aylarca süren gösterilerin ardından 18 Ağustos’ta Mali ülke tarihindeki dördüncü askeri darbeyi yaşadı.

POSTKOLONYAL DEVLET MODELİNE TEPKİ

Geçen hafta Mali’de sözlerini yerine getirmeyen postkolonyal devlet modelinin sorgulanmasına şahit olduk. Bu sorgulama demokratikleşme, barış, istikrar, yolsuzlukla mücadele, eğitim, kalkınma ve güvenlik gibi birçok konuyu içeriyordu. Mali Cumhurbaşkanı İbrahim Boubacar Keita’nın istifasını amaçlayan ve birkaç ay süren gösterilerin ardından Mali’nin eziyetli tarihinde yeni bir sayfanın açılması ile sonuçlandı. 18 Ağustos 2020 Salı günü askerlerin darbe girişimi Cumhurbaşkanı İbrahim Boubacar Keita’nın derdest alıkonulması ve istifası ile neticelendi.

5 HAZİRAN HAREKETİ’NİN DOĞUŞU

Ülkede devam koronavirüs pandemisine rağmen seçimlerin yapılması, muhalefet liderinin Soumaila Cisse’nin 26 Mart’a ilk turdan hemen sonra kaçırılması, birinci ve ikinci tur seçimler esnasında bazı seçim gözlemcilerinin ortadan kaybolması, sandık merkezlerinin yağmalanması ve dokuz kişinin ölümüne neden olan mayınlı patlama sürece damgasını vuran birkaç olaydan bazılarıydı. Aynı şekilde 30 Nisan 2020 tarihinde Mali Anayasa Mahkemesi, mart-nisan arasındaki parlamento seçimlerinde “IBK” olarak bilinen Cumhurbaşkanı İbrahim Boubacar Keita’nın partisinin lehine olmak üzere, yaklaşık otuz vekilin sonucunu geçersiz kılması muhalefetin öfkesini artıran nedenler arasında yer aldı. Karar, kamu hizmetlerinin işleyişinden mahrum kalan bir ülkede kayırmacılık ve yolsuzluktan bıkmış birçok Malili’yi çileden çıkardı. Güvensizlik, adam kayırma, yolsuzluk ve ekonomik çöküş dahil olmak üzere iktidarın güçsüzlüğünü kınamak amacıyla 30 Mayıs’ta nüfuzlu muhafazakar imam Mahmud Dicko, diğer dini liderler, muhalefet partileri ve sivil toplum üyelerinden oluşan bir koalisyon, cumhurbaşkanına karşı gösteri çağrısında bulunarak Mali Cumhurbaşkanı’nın iktidardan ayrılmasını talep etti. Bu çağrıdan sonra 5 Haziran’da on binlerce kişinin katıldığı bir gösteri, Başkan Keita’ya karşı “5 Haziran Hareketi -Mali Yurtsever Kuvvetleri Mitingi Hareketi” (M5-RFP) olarak adlandırılan bir protesto hareketinin başlangıcı oldu.

DİCKO’NUN İÇ SİYASETE ETKİSİ

Mali’de göstericilerin önde gelen ismi Mahmud Dicko’ya göre Fransa’nın Mali Cumhurbaşkanı İbrahim Boubacar Keita’nın Başbakan’ı görevinde tutması kararlarının arkasında olduğunu ve yerel siyasete müdahale ettiği için kısmen Mali’deki durumdan sorumlu. Mahmud Dicko,”Ben Fransa’nın düşmanı değilim, ancak Fransa bize saygı duymalı” diyerek Fransa’nın Mali’nin iç siyasetine müdahale etmesini istemiyor. Bir zamanlar cumhurbaşkanına destek olan saygın bir figür olan İmam Dicko, bugün yozlaştığını, güvensizliği ve yoksulluğu önleyemediğini düşündüğü bir güce karşı ciddi bir duruş sergiledi. 10 Temmuz tarihinde yapılan gösterilerde on bir kişinin hayatını kaybetmesinin ardından yapılması planlan Keita karşıtı gösterilerin “ tarih yazacağını” ümit eden İmam Dicko, “Kararlıyız, korkmuyoruz ve geri adım atmayacağız” şeklindeki açıklamaları aslında gösterilerin daha büyük katılımlı olacağını ve sonuç alınıncaya kadar devam edeceğine işaret ediyordu.

Haziran ayından bu yana derin bir sosyo-politik krizle sarsılan Mali’de Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu’nun (ECOWAS) arabuluculuk girişimlerine rağmen, krize hiçbir çözüm bulunamadı. Protestolar, 12 Ağustos’ta yeniden başladı ve binlerce insan cumhurbaşkanının istifasını talep etmek için başkent Bamako’da toplandı. Başkent Bamako’nun kalbinde Cumhurbaşkanı’nın istifasını talep eden göstericiler 19 Ağustos’ta geniş çaplı bir protesto gösterisinin duyurusunu yaptı. Ancak protesto için verilen tarihten bir gün önce Bamako yakınlarındaki Kati askeri üssünde bir isyan çıktı. Aylarca süren gösterilerin ardından gerçekleşen askeri darbe ile yönetime el konularak Mali’nin başkenti Bamako’da Cumhurbaşkanı Keita ve Başbakan Boubou Cisse derdest edilerek alıkonuldu.

ASKERİN İKTİDARDAN HOŞNUTSUZLUĞU

Sekiz yıl önce, Kati askeri üssü, dönemin başkanı Amadou ToumaniToure’yi deviren darbenin başlangıç noktası olarak da kullanılmıştı. 21 Mart 2012’de askerler, hükümetin ülkenin kuzeyindeki isyancı grupları yönetememesini protesto etmek için kampta ayaklanma gerçekleştirmişti.

18 Ağustos 2020 tarihinde darbeyi gerçekleştiren askerlerin çoğu genç askerlerden oluşuyordu. Mali ordusunda darbeyi körükleyen nedenler arasında 2012 darbesiyle bağlantılı olduğu iddia edilen eski bir teğmen de dahil olmak üzere altı kişinin tutuklanması, darbeden bir gün önce cumhurbaşkanlığı güvenlik başkanının görevden alınması, maaş eksikliği, insan kaynakları ve lojistik sorun, asker ölümleri ve ölen askerlerin ailelerine kaynak aktarımı konusunda hükümetin kayıtsızlığı dahil olmak üzere bir çok şikayet yer alıyordu. Bu genç askerlerin birçoğu arasında kötü koşullar bıkkınlık ve yorgunluk meydana getirmişti. Ve sonunda, sivil toplum ve muhalefettin aylardır düzenlediği gösteriler neticesinde hükümetin krizi çözememesi dahil olmak üzere ordunun imajını değiştirmeye hevesligenç askerler orduyu harekete geçirdi.

18 AĞUSTOS ASKERİ DARBE

Aylarca süren hükümet karşıtı gösterilerin ardından 18 Ağustos 2020 Salı sabahı Albay MalickD iaw ve Albay Sadio Camara, Mali’nin başkenti Bamako’ya 15 km uzaklıktaki Kati askeri kampının kontrolünü adamlarıyla birlikte ele geçirdi. Darbenin stratejisti olarak kabul edilen Albay Malick Diaw Kati askeri bölgesinin komutanıydı. Bu kıdemli subay 2012 yılında Amadou Haya Sanogu’nun başlattığı darbede kilit bir oyuncu olarak yer almıştı. İsyanla başlayan bir günlük gerilimin ardından Mali başbakanı Boubou Cisse, birçok üst düzey hükümet ve askeri yetkili bir grup asker tarafından alıkonuldu. Gözaltına alınmadan önce Başbakan Cisse, askerlere hükümetle diyaloğa girmelerini içeren bir Facebook mesajı yayınladı. Kati askeri üssünde başlayan darbeden saatler sonra konutunda alıkonulan devrik lider İbrahim Boubacar Keita istifa etmek zorunda kaldı.

75 yaşındaki Mali Devlet Başkanı İbrahim Boubacar Keita gece yarısı devlet televizyonu ORTM kanalında yayınlanan konuşmasında“kan dökülmesini önlemek için isyan ordusunun iradesine boyun eğmekten başka seçeneği olmadığını, ulusal meclisin ve hükümetin feshedildiğini” söyleyerek istifasını açıkladı.

Askeri cunta,”Halkın Kurtuluşu Ulusal Komitesi (CNSP) olarak makul bir süre içinde ülkeyi genel seçimlere götürecek bir sivil siyasi geçişi gerçekleştirmek istediklerini söylediler. Almanya, ABD ve Fransa’da askeri eğitim alan ve Keita’nın devrilmesine yol açan tüm operasyonlara katılan Mali ordusunun kıdemli subayı Albay Assimi Goita, Cumhurbaşkanı İbrahim Boubacar Keita’nın istifasının ertesi günü kendisini askeri cuntanın lideri olarak tanıttı.

İmam Dicko ilk olarak 2009’da öne çıktı ve Mali’nin o zamanki Cumhurbaşkanı AmadouToumaniToure’yi cinsiyet eşitliği ve kadın haklarını genişletecek bir aile yasası reformuna karşı bir protesto kampanyasına liderlik etti. Daha yakın zamanlarda eşcinsellik konusuna değinen bir ders kitabının geri çekilmesini sağladı. Kendi destekçileri tarafından “halkın imamı” olarak anılan İmam Dicko, 2008’den 2019’a kadar ülkenin Yüksek İslam Konseyi’ne başkanlık ederek on yıldan fazla bir süredir kamusal yaşamda önemli bir rol oynadı.

GÖSTERİLERİN ÖNE ÇIKAN İSMİ İMAM DİCKO

Aylar süren gösterilerde istifasını istediği devrik lider İbrahim BoubacarKeita’yı 2013’te, başkanlık için destekledi ve kendisine birçok yurtdışı seyahatinde eşlik etti. Aynı zamanda kendisi, Keita hükümeti ile cihadçı gruplar arasında açık-kapalı görüşmeleri kolaylaştırdı. Ancak Eski başbakan SoumeylouBoubeyeMaiga’nınDicko’yu bu rolden uzaklaştırma kararı, imamın hükümetle arasını bozdu. Bölgede önemli din adamları arasında yer alan ve İmam Dicko’nun akıl hocası olduğu iddia edilen MohamedOuldBouyeHaidara, bir zamanlar destekledikleri hükümet tarafından kendilerini dışlanmış hissetti. Son olarak, İmam Dicko, Mali’de ekonomik ve güvenlik krizlerinin yoğunlaştığı, fikirlerin ve çözümlerin tükendiği geniş çapta itibarını yitirmiş bir siyasi kuruma karşı en güçlü meydan okuma olarak ortaya çıktı. Mali’de uzun süredir devam protestolarda, on binlerce protestocuyu devrik lider İbrahim BoubacarKeita’nınistifası için Bamako’da bir araya toplayan protesto hareketinin ön saflarında yer aldı. Bu gösterilerin arasında tahmin ettiği veya etmediği bir askeri darbe gerçekleşti.  Aylarca süren protestoların arkasındaki itici güç olan karizmatik din adamı MahmudDicko, darbe hakkında doğrudan yorum yapmazken, bunun yerine “misyonunun sona erdiğini”  camisine dönmeye hazır olduğunu, adaletsizlik konusunda sessiz kalmayacağını.” söyleyerek mücadelesini siyaset dışında devam ettireceğini ve ihtiyaç duyulduğunda tekrar sahalara dönebileceğinin işaretini verdi.

FRANSA’NIN DURUMU

Darbe ile ilgili sorulması gereken en önemli sorulardan biri, Fransa ve Batı müttefiklerinin, yanı sıra yüksek rütbeli askeri yetkililerin arasında yaygın bir desteğe sahip olmasına rağmen darbe nasıl gerçekleşti. Ayrıca Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler ve Fransa’nın tavsiyede bulundukları, eğittikleri, donattıkları ve destekledikleri Mali ordusuyla günlük etkileşimi göz önüne alındığında bu darbenin nasıl mümkün olduğu akıllara soru işareti getiriyor.

2012 yılında gerçekleşen askeri darbenin ardından Keita’nın seçilmesinin 16 ay gibi uzun bir süre sürmesi,  cihatçıların Kuzey Mali’yi ele geçirmesine ve Fransız müdahalesine yol açmıştı. Darbe sonrası Bamako’da durumun belirsizliğinin uzun süre devam etmesi, ülkenin kuzeyindeki cihatçı ağların saldırılarında artışa neden olabilir. Bu durum Fransa’nın 2012 yılında olduğu gibi terörle mücadele bahanesi altında nüfuzunu genişletmesi açısından fırsatlar sunacaktır. Başka bir açıdan değerlendirildiğinde, eğer askeri cuntanın Fransa ile terörle mücadelede birlikte çalışması yeniden gerçekleşirse Fransa’nın çıkarları yine tehlikeye girmeyecektir.

RUSYA’MI DARBECİLERİ KIŞKIRTTI

Aynı zamanda Fransa’nın durumu askeri cunta ve İmam Dicko arasındaki ilişkinin nasıl gelişeceğine de bağlı olabilir. Çünkü Keita’nın istifasını isteyen haftalarca süren kitlesel protestolar düzenleyen M5-RPF koalisyonunu yöneten Mahmud Dicko’nun herhangi bir geçişte oynayacağı rol Fransa ile ilişkilerde önemli bir yol haritası olacaktır. IBK sonrası ortaya çıkacak olan sivil yönetim Fransa’nın devam eden varlığına çok daha az elverişli olursa bölgede Fransa’yı zor günler bekleyebilir.

Geçen Salı günü Mali’de gerçekleşen askeri darbe girişiminde Rusya’nın doğrudan müdahalesi oldu mu? Öncelik olarak Sovyetler Birliği, Mali’nin bağımsızlığından sonraki dönemde önemli ortakları arasında yer aldı. Mali’nin ilk subayları, mühendisleri neredeyse bağımsızlıktan sonra Sovyetler Birliği’nde eğitim aldı.

Mali’deki darbeye liderlik eden askerler arasında yer alan MalickDiaw ve SadioCamara’nınRus Silahlı Kuvvetleri tarafından düzenlenen bir eğitim programı kapsamında Ocak 2020’den beri Rusya’da bulunmaları ve geri döndükleri günler içinde askeri darbeyi gerçekleştirmeleri, Rusya’da iken darbe üzerinde mi çalıştıkları sorusunu akla getiriyor. Kati üssünün komutan yardımcısı MalickDiaw darbenin maddi düzenleyicisiyken, Mali Askeri Akademisi’nin eski başkanı SadioCamara darbenin ruhu ve beyni olarak görülüyor.Aynı şekilde darbeden sonraki günlerde ilk olarak Rus diplomatların askeri darbecileri ziyaret etmesi de ayrı bir soru işareti. Darbede yer almayan Malili bir albay, Rusya’da askeri eğitim alan bu iki askerin darbe öncesi Mali’ye döndüklerini bilen birkaç kişi olduğunu, bu kişilerinde darbeyi planlayanlar olduğunu iddia etmesi ise ayrı bir soru işareti. Diaw ve Camara’nın Rusya’da kaldığı süre içinde mi darbeyi planladıkları veya Rusya tarafından mı kışkırtıldığına dair cevaplar zaman içinde ortaya çıkacak. Ancak dönüşlerinden birkaç gün sonra kolayca ve başarılı bir şekilde darbe gerçekleştirmeleri, darbenin birkaç gün içinde planlanmadığını, darbe üzerinde uzun süre çalıştıkları ihtimalini artırıyor. Rus yetkililer ise Mali’de gerçekleşen darbeye Rusya’nın dahil olmasını kabul etmiyor ve bunun Afrika’daki Rus politikasına aykırı olduğunu söylüyorlar.  Darbeden sonra Ecowas heyeti dışında şimdiye kadar darbeci askerleri ziyaret eden ülkeler arasında Fransa, Rusya ve Cezayir yer aldı. Netice olarak Mali’deki askere darbeye yardım eden veya darbeyi kışkırtan ABD’mi, Rusya’mı veya Fransa mı? Bu sorunun cevabı askeri juntanınbelirleyeceği politikalar neticesinde darbenin hangi ülke tarafından kışkırtıldığını belirleyecektir.

KOMŞU ÜLKELER İÇİN TEHLİKE ÇANLARI

Bu darbe, Mali ve komşularının yıllardır cihatçı saldırılarla karşı karşıya kaldığı bir dönemde gerçekleşmesi bölgeyi daha da istikrarsızlaştıracağından korkuluyor. Diğer bir korku ise ECOWAS ülkelerinin, Mali’deki darbenin birçok Batı Afrika ülkesinin başarısız yönetimler, siyasi kırılganlık, terörizm, hoşnutsuz ordu, kurumsal yozlaşma, yoksulluk gibi aynı sorunlarla boğuştuğu bir dönemde emsal oluşturarak bulaşıcı bir hastalık gibi diğer ülkelere yayılmasıdır. Sadece önümüzdeki birkaç ay içinde, birkaç Batı Afrika ülkesi iç tartışmalar, salgın, ekonomik daralma ve güvenlik tehditlerinin baskısı ortasında ulusal seçimlere gidecek. Gerçek şu ki, tüm bu ülkelerde hükümetler, Mali’deki protestolardan ilham alabilecek halkın güçlü protestoları ile karşı karşıya kalabilir.

SİYASİ GEÇİŞ SAĞLANMALI

Darbe sonrası Mali’de çözüm aramak aracılığıyla ECOWAS heyeti Nijerya eski Devlet Başkanı GoodluckJonaathan’ın liderlik ettiği bir heyet ile Mali’de devrik lider Keita ve askeri cunta ile görüştü. Batı Afrikalı liderler arasında üç gün süren görüşmeler, geçiş hükümeti kurulmasına ilişkin herhangi bir karar alınmadan sona erdi. Ancak Keita hakkında, serbest bırakılması ve tedavi için seyahat etmesine izin verildi.  Darbe sonrası uzayacak bir siyasi kriz,  kesinlikle Mali’deki güvenlik koşullarını kötüleştirecek ve çatışmanın komşu Sahel ve kıyı ülkelerine yayılmasını hızlandıracaktır. 2012 darbesi sonrası uzun bir süre sonra gerçekleşen siyasi geçiş terör saldırılarının artması dahil, Fransa’nın müdahalesine yol açmıştı. 2012’deki siyasi krize benzer bir yörünge izlenirse terörle mücadele operasyonları ve halihazırda sarsıntılı olan barış süreci ve bölgesel istikrar için olumsuz sonuçlar doğurabilir.

Editör: TE Bilisim