Yunus Emre Altuntaş / Diriliş Postası

F-35 krizinden sonra ABD’nin savunma sanayimize getirdiği yaptırımlar yaklaşık 100 yıldır devam eden mücadelenin yeni bir aşamasıdır. Avrupa’da ilk modern savaş uçağı fabrikaları 1920’li yıllardan itibaren kurulmaya başlanmıştır. Bizde ise bu yöndeki tüm çalışmaların bir şekilde akamete uğratıldığını tarihi belgelerden öğreniyoruz. Nihayet 2006 yılından itibaren Ak Parti iktidarının kararlı politikaları neticesinde yerli ve milli uçak çalışmaları başlatılarak 2013 yılında ilk uçuşunu gerçekleştirmiştir. “Hürkuş” adı verilen bu ilk yerli uçağımız ismini bu alanda yaptığı öncü çalışmalarıyla bilinen Vecihi Hürkuş’tan almıştır. Bugüne kadar uzanan yerli ve milli uçak mücadelesinin tam orta yerinde duran bu ismi tanımak meseleyi tüm yönleriyle anlamamız bakımından önem taşıyor. Peki, kimdir Vecihi Hürkuş?

VATAN AŞIĞI BİR PİLOT

1896 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Vecihi Bey küçük yaşta babasız kalmış henüz 16 yaşında I. Dünya Savaşına Bağdat cephesinde katılmıştır. Uçmaya dair ilk tecrübesini 1914 yılında İstanbul’da Pilot Cemal Beyle birlikte uçarak gerçekleştirmiştir. İkinci uçuşu ise 16 yaşındayken Bağdat’ta Pilot Mehmet Ali Beyle gerçekleştirmiş ve uçmak sevdasının peşinden yürümüştür. Bağdat’ta yaralanınca İstanbul’a nakledilmiş sağlığına kavuşur kavuşmaz da o dönem Yeşilköy’de bulunan Tayyare Mektebine yazılmış, buradan pilot unvanıyla mezun olmuştur. Henüz 20 yaşında genç bir pilot olarak Kafkas cephesine görevlendirilmiş, burada bir Rus uçağını düşürmüş, pek çok uçağı da kırıma uğratmıştır. Vecihi Bey, uçak düşüren ilk Türk tayyarecimizdir. Yine Kafkas cephesinde orantısız saldırılar sonucu uçağı kırıma uğramış ve Ruslara esir düşmüştür. Hazar denizinde uzak bir adada esarete mahkûm edilen Vecihi Bey ilk fırsatta bir arkadaşıyla denizden yüzerek firar etmiş, İran üzerinden aylar süren yolculukla tekrar ülkesine dönebilmiştir. 1918 yılında ilk uçak çalışmalarına Mondros’un gölgesi altında başlamıştır. Lakin İstiklal Harbinin başlamasıyla birlikte arkadaşlarıyla birlikte Anadolu’ya geçmiştir. İstiklal Harbinin hemen her cephesinde görev alan Vecihi Bey, özellikle İnönü ve Sakarya savaşı sırasında çok başarılı keşif ve destek uçuşları yaptığı gibi bir Yunan uçağını da düşürmüştür. Aynı zamanda İstiklal Harbinin ilk ve son uçuşunu gerçekleştiren pilottur. O dönem Yunanlara ait İzmir (Gaziemir – Seydiköy) hava meydanına ilk giren kişidir. Bu meydandaki onlarca Yunan uçağını da ganimet olarak ülkemize kazandırmıştır. Bu başarılarından dolayı Vecihi Bey’e kırmızı şeritli İstiklal Madalyası verilmiştir. Ayrıca TBMM tarafından üç kez takdirname verilen tek kişidir. 1923’te ganimet olarak Yunanlardan ele geçen motorlardan yararlanarak ilk Türk uçağını imal etmiştir. 28 Ocak 1925’te “VECİHİ K-VI” adını verdiği uçağını uçurmuş ancak ödül yerine kendisine ceza verilmiştir.

ENGEL ÜSTÜNE ENGEL

Vecihi Bey tüm bu yaşadıklarını “Bir Tayyarecinin Anıları” ismiyle kitaplaştırarak 1940’lı yıllarda ilk kez yayımlamıştır. Tüm isteği ve emeli yerli ve milli uçağımızı üretmek olan Vecihi Bey 1925 yılında bir askeri müfettişin verdiği cezayı kabullenemeyerek askeriyeden istifa etmiş, çalışmalarını özel sektörde devam ettirmiştir. 1925-1930 yılları arasında Alman Junkers firmasından teknoloji transferi ile Kayseri’de kurulan ilk Türk uçak fabrikasında da Vecihi Beyin emekleri bulunmaktadır. Bu fabrika türlü yıldırma ve fiyat kırımları neticesinde 1928 yılında iflas ettirilmiştir. “Avrupa’da hazır varken neden fabrika kuralım” diyen dönemin bürokratları bu iflasta birinci derecede rol oynamıştır. Aynı Junkers firması bu kez Rusya’ya fabrika açarak Rus uçak ve uzay sanayinin temelini atmış, Ruslar bu fırsatı çok iyi değerlendirerek şimdiki konumuna ulaşmıştır. Geliştirdiği tüm projeler yönetimdeki liyakatsiz bürokratlar tarafından reddedilen Vecihi Bey yılmayarak 1930’da Kadıköy’de bir keresteci dükkânında 3 ay içinde ikinci sivil uçağı VECİHİ XIV’ü inşa etmiştir. İnşa ettiği bu uçakla Ankara’ya uçan Vecihi Beye yine aynı bürokratlar tarafından “uçabilirlik sertifikası” verilmediği gibi uçağını jandarmalar çevirmiştir. Vecihi Bey bunun üzerine uçağını trenle Çekoslovakya’ya götürerek bu ülkedeki uçuş test merkezinden tam donanımlı sertifika alarak aynı uçakla ülkeye dönmüştür. Türk Tayyare Cemiyetinin(şimdiki Türk Hava Kurumu) kuruluş beyannamesini hazırlayanlar arasında bulunan Vecihi Bey bu cemiyet adına gösteri uçuşları gerçekleştirmiş ve ülke savunmasına yüzlerce uçak alınmasını sağlamıştır. Bu dönemde Vecihi Bey yurt çapında tüm illeri hatta pek çok ilçeyi ziyaret ederek yeni nesillere havacılık sevgisini aşılamıştır. Almanya, İtalya, Fransa ve İngiltere’deki uçak fabrikalarını gezerek bilgi ve deneyimini artırmıştır. Soyadı kanunuyla birlikte “Hürkuş” soyadını alan Vecihi Bey ilk yerli uçağı imal etmiş, ilk Türk özel tayyare mektebini açmış, ilk kadın pilotu yetiştirmiş, ilk deniz tayyaresini ve ilk planörü inşa etmiş, ilk özel hava yollarını kurmuş, 50 yıllık uçuş tecrübesiyle ilk uluslararası havacılık madalyasını almıştır.

ABD TEZGAH KURDU

Tüm bunları her türlü engelleme ve cezalandırmalara rağmen kendi cebinden yaptığı harcamalarla gerçekleştirmiştir. Batılılaşma hedefinin açıkça ilan edildiği bir dönemde kılık kıyafet açısından devrimler yapılırken Vecihi Bey’in “Yerli ve milli uçak sanayimizi kurmalıyız” çağrısı her nedense sürekli olarak engellenmiş, borç batağına sokularak maaşına dahi el konulmuştur. 1937 yılında mühendislik eğitimi almak için, Almanya’daki mühendislik okuluna giderek “Uçak Mühendisi” unvanıyla mezun olan Vecihi Hürkuş’a iki yılda mühendis olunmasının imkânsızlığı gerekçesiyle uçak mühendisi ruhsatı verilmemiştir. Gazi’nin 1938 yılında ölümünden sonra baskılar giderek artmış sırf Demokrat Partiye destek verdiği için türlü tehditlerin ardından nihayet uçuş lisansı elinden alınmıştır. 1954 yılında ilk sivil havayolu şirketi olan Hürkuş Hava Yolları’nı kurmuştur ancak; kaçırılmalar ve sabotajlar gibi sebeplerle şirket uçuştan men edilmiştir. Bu çalışmaları esnasında havacı olarak yetiştirdiği kızlarından birini de şehid vermiştir.

İLK YERLİ EĞİTİM UÇAĞIMIZA “HÜRKUŞ” İSMİ VERİLDİ

Vecihi Hürkuş’un anıları pek çok bakımdan günümüze ışık tutmaktadır. “Yerli ve milli savunma sanayi mümkündür ve bir an önce yapılmalıdır” şeklinde özetlenebilecek bu bir ömürlük mücadele dönemin bürokratları tarafından alaya alındığı gibi kimi Marksist sinema yönetmenleri yaptıkları filmlerde “korkak, pısırık, sakar” bir karakter geliştirerek buna “Vecihi” ismini vermişlerdir. Şener Şen tarafından canlandırılan bu karakter tıpkı “Şaban-Recep-Feyzullah-Abdi-Köy Hocası” kavramları gibi itibarsızlaştırılmıştır. Vecihi Hürkuş’un bir ömür hayalini kurduğu atılım 2002 yılında Ak Parti iktidarının gelmesiyle yeniden gündeme alınmış, 2006’da inşasına başlanan ilk yerli eğitim uçağımıza Vecihi Beyin hatırasına hürmeten “Hürkuş” ismi verilmiştir. Yerli ve milli muharip uçak çalışmaları aynı iştiyakla devam etmekte olup ilk muharip uçağımızın 2023 yılında deneme uçuşu yapması planlanmaktadır. 1969 yılında vefat eden Vecihi Hürkuş bu günleri göremese de anılarında “elbet bir gün yerli ve milli uçak sanayini kuracak nesiller gelecektir” diyerek ümidini ve heyecanını şimdiki nesillere miras bırakmıştır. Mekânı cennet olsun.

Editör: TE Bilisim