Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay , Türkiye’nin afetlerle mücadele çalışmalarında geldiği nokta hakkında değerlendirmelerde bulundu.

17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralı kurtulup hayatta olanlara ise hayırlı ve sağlıklı bir ömür dileyen Oktay, tekrarının yaşanmamasını temenni etti. Afetlerin unutulmaması açısından 17 Ağustos’un önemli olduğunu belirten Oktay, Marmara Depremi’ni Türkiye’nin afetle mücadelesinde bugüne kadar bir avantaj olarak değerlendirdiklerini aktardı.

“MUHTEŞEM BİR FARK VAR”

Marmara Depremi’nden bugüne kadar Türkiye’de çok şeyin değiştiğine dikkati çeken Oktay, şöyle konuştu:

“17 Ağustos’ta kendi Bakanlar Kurulu üyeleriyle bile irtibat sağlayamayan bir hükümetten ve depreme müdahale anlamında sahaya inemeyen bir hazırlıksız süreçten bugün dünyanın en iyi sistemine sahip olan, sadece Türkiye’deki kendi vatandaşına bir şey olduğu zaman değil, dünyanın neresinde olursa olsun anında harekete geçebilen ve oraya ulaşabilen bir Türkiye’den bahsediyoruz. 17 Ağustos’tan bugüne muhteşem bir fark var. Burada Sayın Cumhurbaşkanımızın çok güçlü dirayetli liderliği, duruşu çok önemliydi. Ben AFAD Başkanlığı yapan bir arkadaşınız olarak ifade ediyorum; Cumhurbaşkanımızın net talimatı, ‘Artık Türkiye birikimlerini bir büyük devlet aklına dönüştürmek zorunda’ şeklindeydi. Yani herhangi bir afet olduğunda anında ona koşmaya çalışan ve elinden ne geliyorsa yapabilen değil, güçlü bir sistemi ve altyapısı olan, her bir afetten öğrenen ve çok sistematik bir şekilde sahada neye ihtiyaç varsa o ihtiyacı karşılayabilen ve hem afet bölgesini hem de vatandaşını hızla ayağa kaldıran yapısal bir dönüşüme ihtiyacımız vardı. Cumhurbaşkanımızın ‘Bu sistemi ya kuracağız ya kuracağız.’ dirayeti ve talimatıydı. Hamdolsun Türkiye, bugün bunu kurmuş durumda. Bunu müdahale boyutunda kurduk. Bugün Türkiye Cumhuriyetinin her bir vatandaşı Türkiye’de ya da dünyanın neresinde olursa olsun biliyor ki başına bir şey gelirse devleti yanında olur ve olacak.”

“MİLYAR DOLARLAR HARCANMASINA GEREK KALMADI”

Afetin üzerine devletin merkezde ve yereldeki bütün imkanlarıyla gidildiğinde sonuç alınabileceğini kaydeden Oktay, bu durumda ülkedeki tüm kaynakların, afet yönetiminde kullanılacak bir kaynağa dönüştüğünü, milyar dolarlar harcanmasına gerek kalmadığını belirtti.

Oktay, Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) Başkanlığında afet yönetiminin yanı sıra acil durumların yönetimi konusunda da iyi bir kabiliyet sağladıklarını dile getirdi.

Afet ve acil durum yönetiminde hızlı karar almanın önemine dikkati çeken Oktay, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne atıfta bulunarak daha önce yaşanan deprem, sel gibi afetlerde olduğu gibi bugün de yeni tip koronavirüs salgınına karşı alınan önlemler noktasında hızlı karar alınıp uygulamaya geçilebildiğini anlattı.

“BİNA YAPARKEN MEZAR YAPMAMAM LAZIM”

Kişilerin afetlere hazır hale getirilmesinde eğitimin önemine işaret eden Oktay, afetlerle ilgili çalışmalarda son yıllarda risk yönetimine odaklandıklarını belirtti. Oktay, “Merkezi ve yerel yönetimlerimizle birlikte yürüyeceğimiz çok ciddi bir yol var. Risk yönetimi dediğiniz şey nedir? Hep söylüyoruz ya ‘Deprem öldürmez, bina öldürür.’ diye. Yani ben birey olarak çocuklarıma bina yaparken mezar yapmamam lazım.” ifadelerini kullandı.

“İLK DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN EVİN MANZARASI OLMAMALI”

Daha önce yayımlanan deprem yönetmeliklerine değinen Oktay, son çalışmayla Türkiye’nin diğer ülkelerden daha ileri boyutta bir yönetmeliğe sahip olduğunu, herhangi bir bina yapacak birinin buna uyması halinde afetlerden çekinmesine gerek kalmadığını söyledi.

Japonya’nın 9 şiddetinde depremlerle sarsılmasına rağmen ciddi bir hasar görmediğine işaret eden Oktay, bunun, risk yönetimini doğru yapmakla gerçekleştiğini, yerel yönetimler ve bireyler nezdinde bu bilincin sağlanması gerektiğinin altını çizdi. Oktay, “Kendi çocuğuma bir ev satın alıyorken veya bir ev yapıyorken ilk dikkat etmem gereken evin manzarası olmamalı. Evin genişliği, metrekaresi, şu ya da bu olmamalı. Bu bina depreme dayanıklı mıdır değil midir? Buna bakmamız lazım.” diye konuştu.

TÜM VERİLER ATLAS’TA GÖRÜLEBİLECEK

Türkiye Deprem Tehlike Haritası üzerinden fay hatlarını gösteren Oktay, herhangi bir yapının inşa edileceği alanın koordinatları girildiğinde o bölgenin depreme dayanıklılığıyla ilgili verilerin alınabildiği bir sistemin olduğunu anlattı.

Coğrafi Bilgi Sistemi Kurulu bünyesinde afetlerle ilgili büyük veriye götürecek farklı bir çalışma bulunduğunu aktaran Oktay, şunları söyledi:

“Siz valisiniz, kaymakamsınız veya belediye başkanısınız. Herhangi bir afet olduğunda neye ihtiyacınız var? Hastaneler, okullarla ilgili durumları veya kaynaklarınızı, ulaşımı görmek istiyorsunuz. Tamamını tek bir veri sisteminden ‘Atlas’tan görebileceksiniz. Merkezden baktığınızda da merkezi idare olarak gerek bakanlıklar gerek Cumhurbaşkanlığı boyutunda baktığınızda bütün Türkiye’deki durumun net resmini çekeceğiz. Sadece afetleri konuştuk burada ama bu tüm alanlarla ilgili. Bu sistemi kullanmaya başladık. Bir şehri bütün her şeyiyle görebiliyorsunuz.

“HERKESİN ÜSTÜNE DÜŞENİ YAPMASI GEREK”

Kamunun üzerine düşeni yaptığına ancak herkesin depreme karşı kendi evinde yapması gerekenler de bulunduğuna dikkati çeken Oktay, şöyle devam etti:

“Bizim meşhur koca koca gardıroplarımız olur değil mi? Tam bir ölüm makinasıdır. Deprem bölgesindeyseniz bunları sabitlemek zorundasınız ki herhangi bir olayda üzerinize düşmesin. Basit gibi gözüken ama çok ciddi sonuçlar doğuran şeyler bunlar. Yerel yöneticisiniz, ‘Benim beldem, ilçem ne kadar hazır?’ demelisiniz. Bir kişi çok şeyi değiştirebilir. Bizim bu bireylere ihtiyacımız var. ‘Afetler olmadan önce afetlerin önüne geçebilirim.’ dediğimiz bu. Riskin yönetimiyle alakalı. Herkesin buna odaklanması gerekiyor.”

Editör: TE Bilisim