Mehmet Oğuz Karabekiroğlu

Merhaba. İsmim Mehmet Oğuz. 13 yaşındayım. 13 sene bir ömür. Her insan kendi ömründen bakıyor sanırım dünyaya. Hz. Âdem 1000 seneden, ben 13 seneden… İkisi de bir ömür. Ne sığar 13 yıla? Yani birçoğunun yaşından bakıldığında “Ooohooooo… Daha ne yaşadın ki?”, bir yaşında ölen bir bebeğin yaşından bakıldığında ‘’Vay be! Ne uzun ömür!‘’ denilen yerdeyim. Demem o ki hepimizin ömrü kendine, lâkin tarih dediğimiz ömürler toplamı, hepimize ait…

Dünya tek ülke olsaydı, başkenti İstanbul olurdu. Ayasofya ise İstanbul’u süsleyen en güzel taç… İstanbul’un fetih sembolü olan Ayasofya, yıllardır ezan-ı Muhammedîden mahrum, hasretle secdelerini bekliyor.

Ben de tüm Dünya Müslümanları gibi Ayasofya’da yeniden namaz kılınacağı günü sabırsızlıkla bekliyorum. 3-4 yaşlarında bir videom hatırıma geliyor. Babamın omuzlarındayım. Sağ el şehadet parmağım, etrafımdakileri taklit ederek havada ve ‘’ Zincirler kırılsın Ayasofya açılsın. ” sloganı dilimde. O yaşlarda neden böyle bir şey söylediğimi elbette anlamamışımdır. Ama şu bir gerçek

ki, bir ruh, bir dava küçük yaşta ediniliyor. Yani sanırım babamın amacı buydu.

Sonra ki yaşlarımda her fırsat bulduğumuzda Ayasofya’ya yeniden, defalarca kez gittik. Her köşesini tekrar tekrar inceledik. Her yerini bir daha adımladık. Üst kattan alt katı, hayal ederek yeniden temaşa ettik. Ayakkabılarımızla içeri girmekten her fırsatta yeniden utandık. Artemis tapınağı bir pagan tapınağı olarak inşa edilmiş, Konstantin’in kralı bu tapınağı kendi özel kilisesi yapmış, atam Fatih Sultan Mehmet ise İstanbul’u fethettikten sonra burayı vakfetmiş ve camii olarak halkın hizmetine sunmuştur. Öncelikle Ayasofya’nın bir cami değil bir

ruh olduğunu kabul etmek lazım. Zira Ayasofya bütün Müslümanların ve Türklerin gözbebeğidir.

Ayasofya İstanbul’un dolayısıyla Dünya’nın kalbidir. Atam Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethedip Ayasofya’da namazını eda ettiğinde, tüm dünyaya İslâm’ın ve Müslüman’ın gücünü göstermiştir. Evet, gün öyle bir zamana geldi ki, yıllardır hasretle beklenen o gün 24 Temmuz 2020 Cuma. Üzerinden geçen onca zamana rağmen belki binlerin, belki on binlerin Ayasofya’yı ve

meydanı dolduracağı tarih. Peki burada benim neslim nerede?

Anne babası sürüklemeden, Ayasofya’yı bilerek, açılacağı günü iple çekerek bekleyen, o gün o meydanda olacak kaç genç varız? Benim neslim, yaşıtlarım Ayasofya ile ilgili ne biliyor?

Yukarıda yazdığım, biraz ortadan kelimeler dışında size ne söyleyebiliriz? Ayasofya bizim için neden bu kadar kıymetli? Biz Ayasofya’nın ibadete açılmasını neden bu kadar hasretle bekledik? Ayasofya’nın ruhu ne? Neden bir kesim bu kadar ağlıyor Ayasofya açıldı diye? Siz sevgili büyüklerim. Bu satırları okuyanlar. Evet Ayasofya’nın açılışına tanıklık etmek nasibi size düştü. Ama dönüp kendinize bir sorun, ‘’ Ben oğluma, kızıma, mahallemdeki çocuklara, yeğenime, torunuma Ayasofya’nın neden taşlardan ibaret olmadığını anlatabildim mi?” Cevabınız “hayır” ise ha Ayasofya, ha Sultanahmet, ha Fatih…

Editör: TE Bilisim