AMİNE KARA 12-L

Ensarın Ebu Ümame’si… Es’ad bin Zürare (r.a) Medine’nin ilk Müslümanı olma şerefine layık olan insandır . Künyesi “Ebû Ümâme” olmakla beraber “Es’ad-ül-Hayr” (Hayırlı Es’ad)” ismi ile anılırdı. Hayırlıydı çünkü o. İslam’ın hayrıydı. Dört evladı vardı Es’ad bin Zürare’nin (r.a). Dört evladı da kendi gibi şerefli idi. Ashab-ı İkram’ın şereflilerinden biriydi evlatları. Allah onlardan razı olsun ki hepsi de cennet yolunun kervanına katılmışlardı. İlk Akabe bîatından önce Mekke’de Müslüman olmuştu.

Resûlullah (s.a.v) Efendimiz, Mekke’de herkesi imâna davet ediyor, İslâm nûru ile küfür karanlığını aydınlatarak, kalplere Allah sevgisini yerleştirmeye çalışıyordu. Hanif idi Es’ad bin Zürare (r.a). Zaten kalbi müsaitti İslam nûru ile nurlanmaya. Ehad olan Allah’a, Hz. İbrahim (a.s) ‘ın Rabbine iman ediyordu. Allah Rasulüne (SAV) indirilen dini Mekke ‘nin cahilleri kabullenmek istemiyorlardı. Ama Allah’ın Resülu (s.a.v) İslam nûrunu yaymaya devam ediyordu. İnsanları hak dine davetin emrinin üzerinden yaklaşık on yıl geçmişti. Taif’e gidip geldikten sonra da Tek yol İslam’ı anlatmaya devam etti Allah’ın Resülu (s.a.v). Doğru yolun acısı çoktur. Bu yüzden Mekke ‘de Müslüman olanlara çok eziyet çektirmişlerdi kâfirler.

Bir rivayete göre İşte böyle bir zamanda yolu düşmüştü Es’ad bin Zürare’nin (r.a) yolu Mekke’ye. Es’ad bin Zürâre ile Zekvan bin Abd-i Kays, Medine’den Mekke’ye gelmişlerdi. Mekke’nin ileri gelenlerinden Utbe bin Rebîa’nın yanına uğramışlardı. Bu sırada Es’ad (r.a) Resûlullahın (s.a.s), yeni bir dîni açıklamaya başladığını öğrendi. Zaten kendisi, Hanîf inancı üzere olup, tek olan Allah’a inanıyor, O’na ibadet ediyor, asla putlara tapmıyordu.Cahillik etmemişti Allah ondan razı olsun. Hemen Resûlullahın (a.s) yanına gitmek istedi. Utbe buna engel olmak istediyse de, arkadaşı Zekvan ile birlikte Allah Rasulünün huzuruna vardılar. Allah Rasulü (s.a.v) onları güzel şekilde karşılayıp Kur’ân-ı Kerîm’den âyetler okuyup, İslâmiyeti anlattı. Bu dine girmeleri için davette bulundu. Arkadaşı Zekvan, Es’ad bin Zürâre’ye hitaben, “İşte, senin dinin budur!” dedi. İkisi birden hakka daveti kabûl ederek şereflenmişlerdi. Sonra, Resûlullah’tan izin alarak Medine’ye döndüler.

Durmadı Es’ad bin Zürare Medine’ye varır varmaz Hakkı anlatmaya ve herkesi İslam’a davet etmeye başlamıştı. Ne güzel öğretmenlik etmişti ki Sa’d bin Hayseme (r.a) bu daveti kabul edip, müslüman olmuştu. Medine’de artık üç şerefli adam vardı.

Medine’de İslamiyet’in nuru hızla yayılıyordu. Bunların hepsi Es’ad bin Zürare (r.a) sayesindeydi. Resûlullah Efendimize, Allah Rasulüne (SAV) vazîfesi verileli 13 sene olmuştu. Mekkeli müşriklerin, Müslümanlara zulmü had safhaya varmış, dayanılmaz bir hâl almıştı. Medine’de ise, Es’ad bin Zürâre (r.a) ile Mus’ab bin Umeyr’in (r.a) hizmetleri sayesinde Evs ve Hazrecliler, Müslümanlara kucak açacak, onları bağrına basıp uğrunda her fedakârlığı yapmak istiyorlardı. Resûlullah’ın da biran önce Medine’ye teşriflerini arzuluyorlar, O’nun uğrunda mallarını ve canlarını esirgemeyeceklerine söz veriyorlardı.

Ve ‘’Taleal bedru aleyna’’ lar ile ayak basmıştı Resulullah Medine’ye. Medine’de Es’ad bin Zürare’nin de evinde kalarak şereflendirmişti Onu. Çünkü Medine’nin büyüklerinden ilk Müslümanlar’dandı Es’ad bin Zürare(r.a). Medine’ye İslam nuru onun evinden yayılmıştı. İslâmiyet’i öğretmek için Allah Rasulü tarafından Mekke’ye gönderilen Hazreti Mus’ab bin Umeyr de, O’nun evinde kalmıştı.

Medine’de yaşamını ve İslam’a davetini sürdüren Ensarın İncisi Es’ad bin Zürare (r.a) hicretten dokuz yıl sonra hastalanmıştı. Bir çok tedavi uygulansa da Es’ad bin Zürare eş-Şafi olan Allah dilemedikçe iyileşemiyordu. Ve Bedir harbine katılamadan ruhu bu dünyadan cennete inşallah göç etmişti. Allah Rasulü (SAV) onun ölümüne çok üzülmüşlerdi.

Bu sırada Medine’de yaşayan Yahudiler onun ölümünden sonra Resûlullahın nebiliği aleyhinde dedikodu yapmaya başlayarak dediler ki “Muhammed’in bir kudreti olsaydı, arkadaşını iyi ederdi. Onu iyileştirirdi. Neden hâlâ birşeyler yapmadı? “Böyle diyerek Resulullah’ın nebiliğini boşa çıkarmaya insanları ondan soğutmaya çalışıyorlardı. Hâlbuki onun peygamberliği, insanları cahillikten, küfür ve sapıklık yollarından kurtarıp, iman aydınlığına çıkartmaktı. Onun vazifesi, Allahü Teâlânın razı olduğu doğru yola davet işinden ibaretti.

“Ben onu iyileştirecek bi Malik değilim! Yalnızca Allah isterse olur. Ben ancak tebliğ için gönderildim.” diyerek onları susturdu Alemlerin Efendisi (s.a.v). Es’ad bin Zürare (r.a) Medine’ye Müslümanlık şerefini tattıran sahabe…

Öğretmenliğini cömertliğiyle yapıp cenneti hak eden insan… Cennet için her şeyi göze alan Efendi…

Editör: TE Bilisim