Anayasa Mahkemesi (AYM), eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile eski CHP Milletvekili Eren Erdem’in bireysel başvurularında kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine karar verdi.

KİŞİ HÜRRİYETİ VE GÜVENLİK HAKKININ İHLALİ

Resmi Gazete’de yayımlanan kararlara göre, Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 17/25 Aralık darbe girişiminde yasa dışı ses kayıtlarını servis ettiği iddiasıyla yargılandığı davada, 4 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırılan dönemin Karşı Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve eski CHP Milletvekili Eren Erdem, çeşitli hak ihlalleri yapıldığı gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.

Yüksek Mahkeme, tutuklama nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine, Erdem’e 30 bin lira manevi tazminat ödenmesine karar verdi. Erdem’in, kötü muamele yasağının, adil yargılama hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddialarının da aralarında bulunduğu şikayetleri ise kabul edilmedi.

Kararda, tutuklamanın nedenlerinin bulunduğuna, ölçülü olduğuna yönelik olgular yeterince ortaya konmadan başvurucuya yönelik tutuklama tedbiri uygulanmasının kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına ilişkin Anayasa’daki güvencelere aykırı olduğu vurgulandı.

DEMİRTAŞ UZUN TUTUKLULUK İTİRAZINDA BULUNMUŞTU

Demirtaş ise terör suçlarından yargılandığı Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesindeki dava kapsamında uzun süre tutuklu bulunmasının “hak ihlali” olduğu iddiasıyla Yüksek Mahkemeye bireysel başvuruda bulundu.

Anayasa Mahkemesi, Demirtaş’ın tutukluluğunun makul süreyi aşması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine hükmetti, başvurucuya 50 bin lira manevi tazminat ödenmesine karar verdi.

SEÇİLME VE SİYASET YAPMA HAKKINI İHLAL İDDİASINA RET

Demirtaş’ın tutuklandığı tarihte milletvekili ve HDP’nin eş genel başkanı, 24 Haziran 2018’deki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde en çok oyu alan üçüncü aday olduğu belirtilen kararda, “Sulh ceza hakimlikleri veya ağır ceza mahkemeleri, başvurucunun milletvekili, siyasi parti eş genel başkanlığı ve Cumhurbaşkanı adaylığı dolayısıyla tutukluluğunun devam ettirilmesinin makul olmadığı, aynı zamanda bu tedbirin devamının seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkını aşırı şekilde kısıtladığı iddiaları yönünden herhangi bir değerlendirmede bulunmamıştır.” ifadesine yer verildi.

Kararda, başvurucunun, milletvekilliği, TBMM’de grubu bulunan bir siyasi partinin eş genel başkanlığı, cumhurbaşkanı adaylığı gibi hususlara dayalı olarak yargılama aşamalarında dile getirdiği tahliye taleplerinin ve tutukluluğa karşı itirazların matbu gerekçelerle reddedildiği vurgulandı.

ADLİ KONTROL NOTU

Başvurucunun siyasi konumuna ilişkin iddia ve taleplerin sadece Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesinin 21 Mayıs 2018’deki tutuklululuğun devamı kararına katılmayan üye hakimin karşı oy yazısında tartışmaya konu edildiğine değinilen kararda, şu değerlendirmelerde bulunuldu:

“Başvurucunun milletvekili, TBMM’de grubu bulunan siyasi partinin eş genel başkanı ve cumhurbaşkanı adaylığı gibi seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkıyla doğrudan ilgili konumu ve bununla bağlantılı olarak dile getirilen serbest bırakılma talepleri karşısında başvurucu hakkında verilen tutukluluğun devamına ilişkin kararların gerekçelerinin ilgili ve yeterli olduğunu söylemek mümkün görünmemektedir. Ayrıca yargı mercileri, tahliye taleplerini veya tutukluluğa yönelik itirazları karara bağlarken, tutuklamaya alternatif 5271 sayılı Kanun’un 109. maddesinde yer alan adli kontrol tedbirlerinin neden yeterli görülmediğini de dayanaklarıyla birlikte tartışmış değildir. Gerekçelerde yalnızca isnat edilen suçların niteliğinden veya bunlara ilişkin kanunda öngörülen yaptırımın ağırlığından hareketle adli kontrolün yeterli olmayacağı kanaati ifade edilmiş ancak başvurucunun konumuyla ilgili kişileştirme yapılmamıştır.”

Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandığı davada 2 Eylül 2019’da tahliyesine karar verilen Demirtaş, başka bir suçtan hükümlü olarak cezaevinde bulunuyor.

Editör: TE Bilisim