Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen 100 Bin Sosyal Konut Tanıtım Toplantısı’nda konuştu.

Bugüne kadar TOKİ vasıtasıyla yüzde 90’ı sosyal konut vasfında 857 bin konut inşa edildiğini bildiren Erdoğan, ayrıca 24 bin derslikli okullar, 40 bin yatak kapasiteli hastaneler, bine yakın ticari iş yeri, kamu kurumlarının hizmet binaları, stadyumlar, çok sayıda sosyal ve kültürel tesisin TOKİ tarafından ülkeye kazandırıldığını, ülke genelinde 96 millet bahçesinin de TOKİ tarafından inşa edildiğini belirtti.

Bu yılın ilk aylarında 250 bin sosyal konut kampanyası çerçevesinde başlatılan ilk 50 binlik konut projesinin vatandaşlardan büyük ilgi gördüğünü ifade eden Erdoğan, “Biz de hem sayıyı artırmaya hem de kampanyayı sürekli hale getirmeye karar verdik. Bugünkü tanıtım töreniyle 2020 programımız kapsamında ülkenin 81 vilayetinde 100 bin sosyal konutun da inşa sürecini başlatıyoruz. İnşallah yılbaşı itibarıyla temeli attıktan sonra azami 1 ila 1,5 yıl çinde konutları bitirip sahiplerine teslim edeceğiz.” diye konuştu.

KİRA ÖDER GİBİ KONUT SAHİBİ OLMA AVANTAJI

Hedeflerinin bundan sapma olmaması ve vatandaşların zemin artı 2, zemin artı 3 ya da zemin artı 4 olmak üzere bu binalara yerleşmeleri olduğuna değinen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bunu sağlamak suretiyle hem depreme dayanıklı hem de görünümü itibarıyla gerçekten kadim tarihimizdeki mahalle kültürünü yeniden hakim kılmanın adımlarını atmış olacağız. Bu projelerle vatandaşlarımıza yüzde 10 peşinatın ardından kalan tutarın tamamı için aylık 894 liradan başlayan taksitler ve 240 aya varan vadelerle ev sahibi olma imkanını sağlayacağız. Böylece 100 bin dar gelirli ailemizin kira öder gibi konut sahibi olabilmelerini temin edeceğiz. Bu konutlar 2 artı 1 brüt 75 ve 85 metrekare ile 3 artı 1 brüt 100 metrekare olarak projelendirilecektir. 100 bin konutluk bu projenin toplam yatırım bedeli yaklaşık 17 milyar 300 milyon lirayı buluyor.”

KÜLTÜREL BAKIMDAN ÖNEMLİ

Kampanyanın sadece ekonomik bakımdan değil kültürel bakımdan da önemli olduğunu vurgulayan Erdoğan, projelerin meydanı, camisi, okulu, çarşısı, parkı, yeşil alanı, bina cepheleri ve diğer tüm özellikleriyle geleneksel mahalle kültürünü yaşatacak şekilde tasarlanacağını bildirdi.

HER BÖLGENİN MİMARİ VE COĞRAFİ ÖZELLİKLERİ GÖZ ÖNÜNDE TUTULACAK

Projedeki yapılara ilişkin bazı özellikleri anlatan Erdoğan, Karadeniz Bölgesine özgü yöresel ahşap ve taş yapı elemanlarının karma şekilde kullanılacağını dile getirdi.

Erdoğan, Osmanlı’nın başkentlerini barındıran Marmara Bölgesi’nin ise Türkiye’nin Avrupa’ya açılan kapısı olması nedeniyle bu bölgede hem geleneksel hem modern yapılar inşa edileceğini, depreme dayanıklı, yeşili bol, mahalle kültürünü yansıtan tasarımlar ile kalabalık nüfusun rahatça nefes olabildiği alanlar inşa edileceğini aktardı.

Ege Bölgesi’nde iklim koşullarına uygun alanlar yapılacağına değinen Erdoğan, Akdeniz’de de geleneksel kemerli pencereler ve ferforje işlemeleriyle mimari kültürün yaşatılacağına işaret etti.

İç Anadolu’da kıvrımlı yolları, mahalle kültürünü benimseten konutlar yapılacağı bilgisini veren Erdoğan, Doğu Anadolu’da karasal iklime ve arazinin zor şartlarına cevap verebilecek nitelikte cephe unsurları seçileceğini ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Güneydoğu Anadolu için mahremiyet unsurlarının ön planda tutulduğu yerleşim planı kararlarının alındığına dikkati çekti.

MAHALLE KÜLTÜRÜ YENİDEN İNŞA EDİLECEK

Yakın tarihte ülkenin yaşadığı, ekonomik ve sosyal krizlerin diğer alanlarla beraber şehirler üzerinde de olumsuz etkiler yarattığının altını çizen Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu:

“Hiç şüphesiz bu menfi etkilerin başında çarpık kentleşme gelmektedir. Bizim 17 yıldır ortadan kaldırmaya çalıştığımız çarpık kentleşme sorunu 1950’lerden itibaren başlayan çoğu ekonomik sebepli düzensiz göçlerin sonuçlarından bir tanesidir. İnsanoğlu göğe yakın değil toprağa yakın yaşamalıdır. Ama öyle konutlar yapıldı ki 20-30-40-50 kat bu binaların içerisinde yaşamak mümkün değil. Bu bizim komşuluk hukukumuzu da ortadan kaldırdı. Aynı binanı içinde yaşıyor ama birbirlerini tanımıyor. Komşu ölüyor, diğerinin ondan haberi yok. Bu bize yakışmıyor ve yakışmadı. İşte onun için bizim yeniden o geçmişte olduğu gibi mahale kültürümüzü inşa etmemiz lazım. Bunu inşa ettiğimiz zaman dayanışmamız çok daha farklı olcaktır. Komşuluk hukukumuz çok daha farklı gelişecektir.”

Editör: TE Bilisim