Diriliş Postası Muhabiri İbrahim Seçkin Talaş/Ankara

Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi(ANKASAM) Uzmanı Olimjon Sobır, Keşmir’de yaşanan Pakistan-Hindistan krizinin boyutlarını Diriliş Postası muhabirine değerlendirdi. Sobır, 72 yıllık Pakistan-Hindistan geriliminin Keşmir kriziyle yeni bir aşamaya geçtiğini söyledi.

ANKASAM Uzmanı Olimjon Sobır, Cammu ve Keşmir halkına sağlanan özel hak ve statünün kaldırılmasının Hindistan Başbakanı Narenda Modi’nin seçim vaadi olarak aşırı sağ ve Hindu milliyetçiliğine hizmet etmek için gündeme getirildiğini belirtti. Sobır, “Yeni Delhi yönetiminin gündeminde olmasına rağmen ilk adımın 2019 Nisan-Mayıs aylarında aşamalı olarak yapılan parlamento seçimlerinde mevzubahis konu, aşırı sağcı ve Hindu milliyetçisi Modi tarafından gündeme getirildi” ifadesini kullandı.

Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) Uzmanı Olimjon Sobır

Hindistan Halk Partisi(BJP) Yeni Delhi’de seçim manifestosu yayınlamış, yapılan açıklamada, “Milliyetçilik ilham kaynağımız, yoksul ve geri kalmış kesimlerin ekonomik gelişimini sağlamak felsefemiz ve iyi yönetişim de sloganımız” ifadesine yer verilmişti. Ülkelerin sınır değişikliği ve tartışmalı bölgelerle ilgili tek taraflı kararlarında gerekçelerinin bulunmasının önemi Cammu ve Keşmir krizinde bir kez daha ortaya çıktı. Cammu ve Keşmir sorununa ilişkin iki ayrı görüşün bulunduğu görülüyor.

BASKI ALTINDA İMZALANMIŞ BİR ‘BELGE’

ANKASAM Uzmanı Olimjon Sobır, Cammu ve Keşmir krizini tek taraflı anlayışın aksine Pakistan ve Hindistan üzerinden değerlendiriyor.

Sobır, Hindistan’ın Cammu ve Keşmir’in 26-27 Ekim 1947’de Hindistan’a katıldığını iddia ettiğini belirterek, Mihrace Hari Singh’in 26 Ekim 1947’de imzaladığı Cammu ve Keşmir’in Hindistan’a katılma belgesinin 27 Ekim 1947 tarihinde Hindistan’ın İngiliz Genel Valisi Lord Mountbatten tarafından kabul edilmesini kanıt olarak gösteriyor. Sobır, Hindistan’ın söz konusu belgeyi Cammu ve Keşmir Kurucu Meclisi, Mihrace Hari Singh tarafından imzalanan katılım Belgesi’ni oybirliğiyle onaylattığını iddia ettiğini belirterek, Cammu ve Keşmir’in Hindistan Birliği’ne katılımını destekleyen bir Anayasa kabul ettiğini varsaydığını sözlerine ekledi.

Pakistan, Keşmir Prensliği’nin (Cammu ve Keşmir Eyaleti) Hindistan’a katılımının hukuki temelini oluşturan 1947 tarihli belgenin ‘sahte’ olduğunu iddia ederek, işgalin ardından gerçekleştiğini, Keşmir işgalinin meşrulaştırılması için belgenin tarihinin değiştirildiğini savunuyor.

Hindistan’ın kontrolündeki Cammu ve Keşmir eyaleti statüsünün değiştirilmesi tüm Keşmir bölgesinde durumu etkiliyor.

CAMMU VE KEŞMİR’İN DEMOGRAFİK YAPISI

Hindistan Genel Sekreterliği ve Sayım Komiseri Ofisi tarafından yayınlanan verilere göre Cammu ve Keşmir coğrafi ve kültürel açıdan farklı üç bölgeden oluşuyor. Hindu çoğunluklu Cammu kısmı bölgenin %25,9’unu, Müslüman çoğunluğun yaşadığı Keşmir Vadisi toplam alanın %15,7’sini ve Budist-Hindu çoğunluklu Şaksgam Vadisi ve Ladak bölgesi ise toplam alanın %58,4’ünü oluşturuyor. Pakistan-Hindistan ilişkilerinde 6 Haziran 1998’de 1172 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararı önemli bir yer tutuyor. Zira kararda, Pakistan ve Hindistan tüm önemli meselelerde anlaşmazlık halinde BM Şartı çerçevesinde diyalog yoluyla çözüme vurgu yapılıyor.

HALK OYLAMASI

Pakistan’ın Hindistan’ın iddialarına yönelik Keşmir Sorunu için diğer prensliklerde yapılan halk oylamalarını örnek olarak gösterdiğini belirten Sobır, Pakistan, Hindistan’ın 21 Nisan 1948 BMGK kararlarını ihlal ettiğini ileri sürdüğünü söyledi.

Uzman Olimjon Sobır, “Pakistan’a göre, Hindistan, 21 Nisan 1948 tarihinde BMGK tarafından Keşmir sorununun çözümüne ilişkin kabul ettiği 47 sayılı kararını ihlal etmektedir. Söz konusu karar, Pakistan güçlerinin Keşmir’den çekilmesini ve Keşmir’in geleceğine ilişkin özgür ve tarafsız bir halk oylamasının yapılmasını öngörmekteydi. 47 Sayılı BMGK kararının tavsiye niteliği taşımasının Hindistan tarafından halk oylamasına izin vermemek için hukuki bir dayanak olarak kullanılıyor” dedi.

Hindistan’ın Mihrace üzerinde baskı sonucu imzalattığı, Keşmir işgalinin meşrulaştırılması amacıyla Katılım Belgesi’nin tarihinin değiştirildiği iddiasının yeterli ve somut belgelerle desteklenmediğini belirten Sobır, Keşmir işgalinin katılım belgesinin bir şartı olduğunun Pakistan’ın görüşlerini destekleyenler tarafından kısmen kabul edildiğini dile getirdi. Hindistan hükümetinin tartışmalı bölgelerle ilgili attığı adımlar, Cammu ve Keşmir’in özel statüsüne son verilmesine ilişkin kararla sınırlı olmadığını belirten Olimjon Sobır, Cammu, Keşmir ile Yeni Delhi ilişkilerinde statükonun son bulduğunu söyledi.

COĞRAFİ KONUMU

Bölgenin batı ve kuzey kısmından geçen kontrol hattı, Hindistan yönetimindeki Cammu ve Keşmir eyaletini Pakistan’ın kontrolündeki Azad Keşmir ve Gilgit-Baltistan bölgelerinden ayırıyor. Doğudan geçen bir diğer kontrol hattı ise Çin’in işgalindeki Aksay Çin bölgesini Keşmir’in diğer bölgelerinden ayırırken tartışmalı Keşmir bölgesi üç parçaya bölündü. Hindistan’ın kontrolündeki Cammu ve Keşmir eyaleti statüsünün değiştirilmesi tüm Keşmir bölgesinde durumu etkiliyor.

SİYASİ BOYUTU

Bölgenin en büyük parçasını oluşturan Hindistan kontrolünde Cammu ve Keşmir eyaletinin Hindistan’la ilişkilerinin hukuki dayanağını oluşturan 370. maddenin Anayasa’dan çıkartılmasına ilişkin Başbakan kararnamesinde, eyaletin yapısal durumuyla birlikte demografisinin de değiştirileceği öngörüldü. Çünkü söz konusu maddenin 35A fıkrası, Cammu ve Keşmir statüsünün korunması açısından kritik önem taşıyor. Zira bu fıkra ile Keşmir’in yasama organına, bölgenin “daimî oturum iznine sahip kişileri” tanımlama yetkisi verilirken 35A fıkrasının iptal edilmesiyle birlikte Hindistan anakarasında yaşayan Hintlerin bölgeye taşınmaları ve gayrimenkul almalarına izin veriliyor. Bu da Cammu ve Keşmir bölgesindeki demografik durumu ciddi anlamda değiştirecekken bölgede yaşayan Müslümanlar’ın zamanla azınlık durumuna düşme ihtimali oluşuyor.

Editör: TE Bilisim