Diriliş Postası Kenan Toprak/Analiz

Sosyolojik söylemde, bu güç ve bilgi sistemine “sömürgecilik” adı verilmektedir. Bu Afrika kıtasında var olan bilgi biçimlerinin kıtada uzun süre devam eden Avrupa sömürgeciliği tarafından Avrupa kültürü ve geleneği üzerine inşa edilen ve Avrupa dillerinde sunulan bilgi anlamına geliyor.

Geçmiş asırlarda bazı bölgelerde kısmen veya tamamen, günümüzde ise çevremizde gördüğümüz birçok şeyin emperyalizmin birer parçası haline geldiğini müşahede ediyoruz. İngilizce üzerinden durumu incelediğimizde, çevremizde gördüğümüz çoğu işyerinin isminin İngilizce isimlerden oluşması, gençlerin İngilizce kelimelerle süslenmiş kıyafetler giymesi, İngilizce konuşmayı bir tatmin aracı olarak kullanan insanların olması emperyalizmin tanımını birebir açıklamaktadır. Bu açıdan dil emperyalizminin anlamı, sömürgeleştirilmiş kültür, politika, ekonomi ve dilin kendisini içermektedir.

DİL SÖMÜRÜSÜ NASIL BAŞLADI

Dil emperyalizmiyle en çok acı çeken kıtalardan biri hiç şüphesiz Afrika kıtasıdır. Sömürge sistemi Afrika kıtasına gelmeden önce, kıta insanlarını birleştiren kendi dilleri ve kültürleri vardı. Ancak 1884-1885 Berlin Konferansı ile birlikte Afrika kıtası siyasi, ekonomik, kültürel ve dilsel olarak Avrupa güçleri arasında bölündü. Sömürgeci Avrupa devletlerinin kaşifleri keşfettiklerini iddia ettikleri nehirleri ve dağları hatta kasaba ve şehirleri sömürge dilleri ile yeniden adlandırarak Avrupa bağlamında yeni bir kimlik oluşturdular. Örneğin, kaşifLivingston 1885 yılında Zimbabve’de gördüğü şelaleye İngiltere Kraliçesi Victoria’nın ismini vermişti. Aynı şekilde günümüzde Zimbabve, Malawi ve Zambiya’nın bulunduğu topraklara İngiliz sömürgeci CecilRodez kendi ismini içeren “Rodezya” adını vermişti. Sömürge sürecinde sömürge dillerinin kabul görmesi için yerli halkın kültürünün değersizleştirilmesi ve sömürgecinin yüceltilmesi, herhangi bir sömürge politikasının başarısı için çok önemliydi. Nitekim sömürgeci Avrupa devletleri tarafından “Afrika kıtasının medenileştirilmesi” söylemi sömürge sistemi için ince bir örtü olarak kullanıldı. Bu süreçte misyonerler ve dini kurumlar, kitlelerin zihinlerine ve kalbine, ulaşmak için önemli roller üstlendi. “Zihni sömürgeleştirmek” başlıklı bir kitap yazan ünlü Kenyalı yazar NgugiWaThiong’o “Bir yabancı dilin dayatılmasını, sömürgeci boyun eğdirmenin başlıca aracı”olarak görmesi adeta sömürgeci ülkelerin dil emperyalizmi faaliyetlerini özetler niteliktedir.

‘Anladığı dilde bir adamla konuşursanız, bu kafasına gider. Onunla onun dilinde konuşursanız, bu onun kalbine gider. ‘ Nelson Mandela

Afrikalıların geleneksel olarak örgün eğitim sistemlerine sahip olmamasını fırsat bilen sömürgeciler ve misyonerler, Afrikalıları sömürge sürecine katılmaları için resmi eğitim sistemlerini tanıttılar. Değerlerin ve düşünce biçimlerinin bir nesilden diğerine aktarılması için ana araç olan eğitim sömürgecinin kültürünü başarılı bir şekilde dayatmasının anahtarı olarak görüldü.Başka bir deyişle, Afrikalıların okul eğitimi onların yararına değil, Afrika’nın siyasi, sosyal ve ekonomik sömürüsüne yardımcı olmak için kullanabilecekleri bir kesimi aşılamak için yapıldı. Örneğin, eski Fransız ve Portekiz sömürgelerinde, ilkokullarda yerli dillere asla izin verilmedi. Bunun nedeni, sömürgeleştirilmiş kişilerin “siyah Fransız” ve “siyah Portekizli” olmalarını hedefleyen sömürgecilik doktrini idi. Netice olarak medeniyet söyleminin arka planında yatan gerçek yalnızca topraklar ve tüm doğal kaynaklar üzerindeki edinim açısından değil, aynı zamanda kıtada ulusların dillerini, dinlerini, kültürlerini ve kimliklerini ortadan kaldırılmasıyla amaçlanan araçlar olarak kullanacakları bir kültür emperyalizmi idi. Bütün bu dayatmaların sonucu olarak zihinlerin işgal edilmesinin önü açıldı.

Sömürgeciliğin sorgulanması

Emperyalizm Afrika kıtasının ekonomisini, siyasetini ve kültürlerini kontrol etmeye devam etse de, Afrika halkıkendi kaderini tayin etmenin yeni bir yolunu açmak amacıyla Avrupa-Amerikan merkezli etkiden kurtulmak için sürekli mücadele ediyor. Özellikle Güney Afrika üniversitelerinde “sömürgeleştirme” şu anda çok tartışılıyor. Tamamen Batı düşünce ve bilgi sistemlerine dayanan tüm eğitim sistemi sorgulanmaktadır. Ancak bazı Afrikalı liderlerin Afrika dilleri hakkında haklı rollerini kullanmada kolektif irade eksikliği, bu dillerin, yeniden canlandırılması ve resmi statü kazandırılması açısından büyük bir engel teşkil etmektedir.Netice olarak, dünyadaki hiçbir toplum kendi topraklarında başkasının dili veya sömürge dili temelinde sürdürülebilir ve demokratik bir tarzda gelişim göstermemiştir. Bu nedenle Afrika kıtasında az gelişmiş ülkeler kısmen sömürge dillerinin kullanımı bağlamında yapılandırılmış kültürel yabancılaşma nedeniyle az gelişmiş durumdadır. Afrika politika yapıcıların, Afrika dillerini hem eğitim hem de kamusal alanda, hukukta, ekonomide ve medyada güçlendirmesi gerekmektedir.

DİL ZENGİNİ AFRİKA

Afrika, değerli doğal kaynakları ve hala bozulmamış doğası ile dünyanın en büyük ikinci kıtası olmakla birlikte kıtanın sunduğu birçok hazine arasında sahip olduğu binlerce dil yer almaktadır.

Afrika kıtası 2000’den fazla yaşayan dil ile dünyanın dil bakımından en zengin bölgelerinden biridir. Bugün dünya dillerinin yaklaşık üçte biri Afrika kıtasında konuşuluyor. Kıtadaki dil zenginliği söz konusu olduğunda her ülkenin ortalama 40 farklı Afrika diline sahip olduğu dikkat çekerken, sadece Nijerya’da 500’ün üzerinde dil olduğu görülmektedir. Nijerya bu bağlamda kıtada en fazla dil yoğunluğuna sahip ülkedir. Afrika dilleri Afro-Asya, Nijer-Kongo, Nilo-Saharan ve Khoisan olmak üzere dört ana dil ailesine ayrılmaktadır. En büyük dil ailesi, aralarında kıtanın güney yarısını kaplayan 1000’den fazla dil içeren iki nehir havzasının adını taşıyan ve aynı zamanda dünyadaki en büyük dil ailesi olan “Nijer-Kongo” dil ailesidir. Sömürgeci dillerin baskısı atlında olan Afrika dillerinin bir kısmı maalesef ciddi tehlike altındadır. Örneğin Nijerya’da şimdiye kadar 44 dil yok oldu. Bu bakımdan dillerin yok olmasını önlemek dil ve kültürlerin hayatta kalmasını teşvik etmek, Afrika dillerini güçlendirmek ve çok dilliği teşvik etmek için merkezlerin kurulması, okullarda eğitim dili olarak okutulması, resmi diller olarak kabul edilmesi önem taşımaktadır.

Editör: TE Bilisim