Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, devam eden koronavirüs (Kovid-19) sürecine ilişkin, “Salgının ilk gününden beri vatandaşlarımızın mücadelemize gösterdiği teveccüh ve sağlık ordumuza duyulan güven basit iddialarla yıpratılmamalı” değerlendirmesinde bulundu.

Bakan Koca, yaptığı yazılı açıklamada, salgınla mücadelenin ortak payda olduğunu ve sağlık sistemine güveni sarsacak mesnetsiz ithamlardan uzak durulması gerektiğini vurgulayarak, “kendimizi eksik görmeyi bırakıp milletimizle ve onun evlatları ile gurur duyalım.” değerlendirmesinde bulundu.

Türk sağlık sisteminin ve fedakar sağlık çalışanlarının üstün başarısından milletçe gurur duyulması gerektiğini vurgulayan Koca, şöyle devam etti:

“Salgın hastalığın dünyada görüldüğü ilk günden beri tüm gelişmeleri sizlerle en açık şekilde paylaştık. İlk günden beri de salgın hastalıkla birlikte mücadele edilmesi gerektiğini, toplumun hiçbir ferdinin kendisini bu mücadelenin dışında tutmaması gerektiğini ifade ettik. Hiçbir ayrım gözetmeden tüm vatandaşlarımıza, tüm siyasi parti mensuplarına ve tüm sosyal gruplara eşit mesafede ve kucaklayıcı bir üslupla yaklaştık.

Üzülerek görüyorum ki bazı siyasilerimiz, gazetecilerimiz, sivil toplum örgütlerinde görevli arkadaşlarımız eleştiri adı altında mücadelemizi sekteye uğratabilecek değerlendirmeler yapmaktadır. Eleştiri adı altında toplumu yanlış yönlendirecek, zihinlerini bulandıracak ve mücadele gücümüzü sekteye uğratabilecek bazı asılsız iddialarla mücadele etmek zorunda kalıyoruz. Kimsenin kendisini bu mücadelenin dışında görerek toplumun umutlarını tüketecek ve karamsarlığa itecek yorumlar yapmaya hakkı yoktur. Mücadeleyi birlikte yürütmeye kararlıyız. Hiç kimsenin bu mücadeleyi kişiselleştirmeye, siyasallaştırmaya hakkı yoktur.”

“Halen yanlışta ısrar eden değerlendirmeler yapılmakta”

Bakan Koca, bir gazetede dün “okur mektubu” adı altında bir ölüm belgesi yayımlanarak, “bilgi sahibi olmadan fikir sahibi yorumlar yapıldığını” aktararak, “Defalarca ölümlerin hiçbir şekilde hesaplaşma aracı olarak kullanılmaması gerektiğini ifade etsek de, siyasilerin bir rant aracı haline getirmemesini istesek de, açıkça mantık hatalarını ortaya koysak da halen yanlışta ısrar eden değerlendirmeler yapılmaktadır. Bunlar kötü niyetli değillerse -ki olmadıklarını önden kabul ediyoruz- bilgi sahibi olmadan yapılan yorumlardan ibarettir.” ifadelerini kullandı.

“İtalya’dan, Fransa’dan, Almanya’dan ve İngiltere’den daha çok vaka sayımız olduğu halde vefat oranlarımız neden daha düşük?” sorusunu yanıtlarken Koca, şu tespitleri yaptı:

“Salgının ilk dönemlerinde vakaların ölüm oranı tüm dünyada yüzde 1 civarında idi. ABD’de halen bu sınırlardadır. Son bir ay içinde Hollanda ve Danimarka’da vefat oranı yüzde 0,3-0,4 seviyesindedir. İlk dönemde örnek verilen Almanya’da ölüm oranı 0,8-0,9’a karşılık geliyordu. Şimdi salgının üzerinden 9 ay zaman geçti. Hastalığı daha iyi tanıdık. Tedavide etkisi olabilecek yeni tecrübeler edindik. Ancak örnek verilen Almanya’da son bir ayda vakaların yaklaşık yüzde 6’sı vefat etmeye başladı. Bu durumda açıklanamayan Türkiye’nin durumu mu yoksa Almanya’nınki midir? ‘Bizde hastalık çok, onlarda ölüm çok.’ demek bir şey ifade etmiyor. Bu tespit durumu açıklamaya yetmiyor. Biz hasta sayısını vaka sayısından bağımsız olarak açıklıyoruz. Oysa ki birçok ülke açıklamıyor. Dolayısıyla hangi ülkenin hastası daha çok bilmiyoruz. Biz kendi alt yapımızın kendi hastamızın yükünü karşıladığını biliyor ve bunu yönetiyoruz. Genç nüfus ile durumu açıklamaya çalışmıyoruz. Gençler de hasta oluyor. Gençlerden de kayıplarımız oluyor. Türklerin genetik olarak dayanıklılığını gösteren somut bir veri de yok.”

“Dünyanın en iyi hekimleri Türk hekimleridir”

Fahrettin Koca, Türkiye’nin dünyadan farklı olarak filyasyon, temaslı takibi ve taraması, izolasyon uygulamaları, ilaca ücretsiz ve kolay ulaşım, bu sayede tedavinin erken dönem başlaması gibi avantajları olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:

“Sağlık alt yapımızın birçok Avrupa ülkesinden daha iyi olduğu ortadadır. Bizim vakaları tespit etmede, temaslıları takip etmede, hastaların takip ve tedavisinde daha başarılı olduğumuzdan şüphesi olanların sağlık çalışanlarımızın gözlerinin içine bakarak bu soruyu tekrar sormalarını isterim. Dünyanın en iyi hekimleri Türk hekimleridir. Hastasını ailesinin bir ferdi bilen, can kurtarmak için canını ortaya koyan Türk hekimlerinden, hemşirelerinden, hasta bakıcılarından başkaları değildir. Elbette herkesten daha iyi bakıyoruz hastalarımıza. Elbette herkesten daha çok üzerine titriyoruz vatandaşımızın. Bunları görmezden gelerek gelişmiş olduğu iddia edilen ülkelerin başarısızlıklarını başarı gibi görme ezikliğinin açıklaması yoktur. Ülkemizle, insanımızla bir başarı olduğunda gurur duymasını bilelim.”

“Kural sadece Türkiye için değil tüm dünya için geçerli”

Koca, “Vefat sayılarının düşük görünmesi sadece ve sadece ‘sistem’den mi?” sorusuna şu cevabı verdi:

“Vefat sayıları düşük görünmüyor, zaten düşük. Peki sistem ile kendimizi mi kandırıyoruz? Sistemden kastedilen Dünya Sağlık Örgütü’nün, kimin Kovid-19 ölüsü kabul edilmesi, kimin Kovid-19 dışı ölü kabul edilmesi ile ilgili algoritması olabilir. Bu kural sadece Türkiye için değil tüm dünya için geçerli bir algoritmadır. İstatistikler tutulurken bir yıl hiç kanserden vefat eden olmaması, hiç kalp krizine bağlı ölüm olmaması mümkün değildir. Bu durumu düzenlemek için Dünya Sağlık Örgütü konuya açıklık getirerek hangi vefatın Kovid-19’dan, hangisinin Kovid-19 dışı sebeple olduğunu belirlemiştir. Bu ifadenin tüm dünya kendini kandırıyor demekten farkı yoktur.”

Kovid-19 tedavisi sürerken test sonucu pozitiften negatife dönenlerin Kovid-19 ölüsü kabul edilmediğinin iddia edildiğini anımsatan Koca, “Bu durum kesinlikle doğru değildir. Sistemimizde bir kişinin testi bir kere pozitif çıkmış ve tedavi sırasında vefat etmişse bu kişi testi daha sonra negatif çıksa da Kovid-19’dan ölmüş kabul edilmektedir. Evet, birçok Avrupa ülkesi, ilk testinden 21-28 gün sonra tedavi sırasında vefat edenleri Kovid-19 nedenli ölüm kabul etmemektedir. Bizse ölüme neden olan koronavirüs ise onu Kovid-19’dan vefat etmiş kabul ediyor ve istatistiklerimize böyle kaydediyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

“İddia sahibi iddiasını kanıta dayalı ortaya koymalı”

Bakan Koca, vefat eden bir vatandaşın ölüm belgesi paylaşılarak, “kendisinin aslında Kovid-19’dan öldüğü, ancak Kovid-19’dan ölmüş kabul edilmediği”nin iddia edildiğine değinerek, öncelikle araştırmacı bir gazeteciye yakışanın kendi belgesini kendisi temin ederek arkasında durması olduğunu ifade etti.

“Vatandaştan mektup geldi, ben söylemiyorum bir arkadaşım söyledi ama kim olduğunu söyleyemem” yaklaşımının gazetecilik olmadığını aktaran Koca, iddia sahibinin iddiasını kanıta dayalı ortaya koyması ve arkasında da durması gerektiğini kaydetti.

Koca, bahse konu vatandaşın, kronik iskemik kalp hastalığı, diyabet, hipotiroidi, benign prostat hiperplazisi tanıları aldığını ve 72 yaşında bir erkek hasta olduğunu belirterek, şu bilgileri verdi:

“8.11.2020 tarihinde özel bir tıp merkezinde PCR testi yaptırıyor. 9.11.2020 tarihinde test sonucu pozitif çıkıyor. 10.11.2020 tarihinden itibaren evde tedavisi başlanıyor. 2 günde bir aile hekimi tarafından aranıyor. Eşi ile görüşülüp durumu hakkında bilgi isteniyor. Ayın 10’u ve 12’sinde öksürük belirtisinin olduğu, ateş ve nefes darlığı bulunmadığı belirleniyor. 14’ünde iki defa görüşülüyor ve önerilerde bulunuluyor. 16’sında ise öksürük ve nefes darlığı şikayeti olduğu belirtiliyor. Nefes darlığı şikayeti başlayınca 17.11.2020 tarihinde özel bir hastaneye yatışı yapılıyor. 1.12.2020 tarihinde yoğun bakıma alınıyor. 2.12.2020 tarihinde entübe ediliyor. 1 Aralık ve 13 Aralık’ta 2 defa PCR testi yapılıyor ve sonuçları negatif geliyor. 16.12.2020 saat 09.15’te hasta vefat ediyor. Ölüm formu 16.12.2020 tarihinde saat 10.30’da düzenleniyor. Ölüm formu 18.12.2020 saat 13.51’de hekim tarafından onaylanmış ve nüfustan tescil edilmiş. Ölüm nedeni; şok ve Kovid. (a) R57.9 Şok Tanımlanmamış -1 Gün, b) U07.3 Kovid-19 -30 Gün, c).. )

“Hastamızı Kovid-19’dan kaybetmişiz”

Bakan Koca, 17 Kasım 2020’de hastaneye yatan vatandaşın 16 Aralık 2020’de yani 1 ay sonra kaybedildiğini aktararak, şöyle devam etti:

“Bu hastamızın ölüm belgesinin ‘ölüm şekli’ hanesinde ‘bulaşıcı olmayan hastalık (doğal ölüm)’ yazmaktadır. Bu ifade kişinin Kovid-19 ölüsü olmadığı anlamına gelmemektedir. Bu ifade hastanın defin işlemleri açısından bir bulaşıcı hastalık taşımadığını (hastanın PCR testleri negatif) ve adli bir olayda ölmediğini göstermektedir.

Bu hasta Kovid-19 ölüsü müdür? Hastanın ölüm nedenleri hanesinde iki tanı yer almış. Bunlar şok ve Kovid-19 olarak belirtilmiştir. Yani hastamızı Kovid-19’dan kaybetmişiz. Bu hastamız tüm istatistiklerimizde Kovid-19’dan vefat etmiş olarak yer almaktadır.

Hastanın ölüm belgesinden hareketle ithamda bulunmak haksızlıktır. Bu milletin zihnini bulandırmaya, mücadeleyi sekteye uğratmaya kimsenin hakkı yoktur. Salgının ilk gününden beri her bir vatandaşımızın mücadelemize gösterdiği teveccüh ve sağlık ordumuza duyulan güven böyle basit iddialarla yıpratılmamalıdır. Bunun kimseye bir faydası yoktur.”

Türkiye’nin bu dönemde açık ara sağlık alt yapısının ve yetişmiş sağlık personelinin avantajını yaşadığına ve dünyaya örnek olacak uygulamalar yaptığına işaret eden Koca, “Kendimizi eksik görmeyi bırakıp milletimizle ve onun evlatları ile gurur duyalım.” ifadesini kullandı.

20 Aralık koronavirüs tablosu; Bugün korona nedeniyle 246 kişi vefat etti, 20 bin 316 kişiye yeni tanı konuldu

Sağlık

Habere Git

Editör: TE Bilisim