Kifayet Özkul / Diriliş Postası

Ağacın; kökleri ile atalarını, gövdesi ile hayattaki neslini, dalları ile de gelecek neslini sembolize ettiği düşünülmüştür. Bu nedenle her ailenin bir soy ağacı vardır ve ağacın canlılığı ile soyun devamı arsında sıkı bağ vardır. Kuruması, kesilmesi, devrilmesi ile soyun biteceğine inanılmıştır.

SELÇUKLU DÖNEMİ MİMARİSİ

Türk Kültüründe, Anadolu topraklarında, Selçuklu Dönemi mimarisi taş işlemeciliğinde kimi yerde tek başına, kimi yerde güneş, aslan, nar, çift başlı kartal, Rumi deseni, efsanevi ve mitolojik figürlerden siren ve ejder ile birlikte kullanılmıştır. Mimaride özellikle taç kapının her iki tarafına simetrik olarak uygulanmıştır.

Türk sanatındaki motif ve tasvirlerin kökenlerinin Kur’an ve hadisler ile irtibatı da görmezden gelinmemelidir. Kur’an’da zengin cennet tasvirleri olduğu gibi, ağaç ve bitkilerin, çeşitli hayvan ve kuşların isimleri de sıklıkla geçer. Kuran’da güneş, ay ve yıldızlar başta olmak üzere semanın dağlar, denizler ve ağaçlar başta olmak üzere yeryüzünün Allah’ın ayetleri olarak tanımlanması, bu motiflerin süsleme sanatlarında kullanımına etki etmiştir.

Kur’an’da, kâinatın en uç noktasında olduğu bildirilen Sidret’ül Münteha adlı ağaç, tasavvufta Şeceret’ül Kevn (Varlık Ağacı) adıyla isimlendirilmiştir. Anadolu’da her zaman önemli olan, hemen hemen bütün kültürlerde bir şekilde var olan ve kutsal sayılan hayat ağacının İslamiyet’te karşılığı “Tuba Ağacı” dır. Aşağı doğru sarkan, dallarında meyveleri olan, yiyene değişik tatlar sunan, kökü inciden, gövdesi altından, dalları kırmızı mercandan yaprakları yeşil zümrütten, meyveleri şekerden yapılan kocaman bir ağaçtır. Yetmiş bin dalı vardır ve her dalda yeni doğan çocuk için bir yaprak açar, her ölen kişi için de bir yaprak düşer. Yaşamın ve ölümün ardından aynı zamanda da sonsuzluğun sembolüdür.

ORTA ASYA ETKİLERİ GÖRÜLÜYOR

Anadolu Selçuklu Sanatında önemli bir yeri olan hayat ağacı erken devirlerinde genellikle tek başına ya da kuşlarla çevrilmiş, geç devirlerde ise muhtelif refakatçi hayvanlarla birlikte canlandırılmıştır. Tek başına canlandırılan hayat ağacı ender olup, sadece dini mimaride görülmekte ve en enteresan örneği Divriği Ulu cami kıble kapısında dal şeklinde küçük bir vazodan yükselen hayatı oluşturmaktadır. Anadolu’da hayat ağacı tasvirlerinde stil bakımından olduğu gibi, fikir ve sembol bakımından da Orta Asya etkileri açıkça görülmektedir.

SONSUZLUĞUN SEMBOLÜ

Anadolu Selçukluları, dini ve sivil mimaride, sadece süsleme unsuru olmayıp, sembolik anlam taşıyan “hayat ağacı” motifini büyük bir tutku ile kullanmışlardır. “Evrenin direği”, barışın, bereketin, bilimin, hikmetin, kudretin, sonsuzluğun sembolü gibi, soyut kavramlar yüklenmiş bulunan hayat ağacı, devletin koruyucu gücünü sembolize etmesi ile devlet ağacı olarak da nitelendirilmektedir, kutsal ağaç, cennet ağacı gibi adlar da almaktadır. Ağacın kendisinden ziyade, onun arkasında var olduğu düşünülen bir takım gizli ruhani varlıklara karşı bir saygı vardır, ifade ettiği güçten dolayı kutsal olarak kabul edilmiştir.

İslam kültüründe de hayat ağacı bazen tuba ağacı, bazen sidre ağacı olarak anılır. Tuba ağacı cennetteki yasak ağaçtır ve güzelliği, iyiliği, huzuru, rahatlığı, göz aydınlığını, her türlü nimeti, ölümsüz hayatı, şeref ve yüceliği, sürekli zenginliği sembolize eder. Hayat bahşeder, saadet kaynağıdır, Dünyanın düzeni ve insanlar arasında dayanışmayı sağlar. İnsanlarla kader birliğinde bulunur, ulûhiyet onda tezahür eder, tanrının sıfatlarını taşır. İlahi dinlerde ışık, ateş, nur hayat ağacı üzerine iner. Türk düşüncesindeki kutsal yani mübarek ağaç, mekândan münezzeh olarak kabul edilen Allah’a ve onun dünyayı, insanları idare ettiği cennetine ulaşmanın yoludur.

Editör: TE Bilisim