Babası Sultan Abdülmecid, annesi ise Tirimüjgan Kadınefendi olan Abdülhamid, 21 Eylül 1842 tarihinde doğdu.

Henüz 10 yaşındayken annesi veremden ölen Abdülhamid’in babası Sultan Abdülmecid ise 1861’de henüz 38 yaşında iken vefat etti.

Abdülhamid, görevlendirilen özel hocalardan Farsça, Arapça, Fransızca, musiki, tarih ve diğer alanlarda eğitim aldı. Kendisini himayesine alan amcası Sultan Abdülaziz tarafından Mısır ve Avrupa seyahatlerine götürüldü.

1876’DA TAHTA ÇIKTI

Meşruti bir yönetim kurmak isteyen devlet adamı ve idarecilerin Sultan Abdülaziz ile 5. Murad'ı tahttan indirmelerinin ardından 2. Abdülhamid, 31 Ağustos 1876'da tahta çıktı.

Devletin içerisinde bulunduğu durum ile 1. ve 2. Çırağan vakaları sonrası kuvvetli bir hafiye teşkilatı kurdu.

Dış politikada karşılaştığı güçlükler, bilhassa yabancı devletlerin içeride birtakım olaylar çıkarmaları, padişahı sıkı bir rejim uygulamaya sevk etti.

Devletin toparlanabilmesi için zamana ihtiyaç olduğuna inanan 2. Abdülhamid, ağır bir yük oluşturan savaşlardan kaçınma yoluna gitti.

İSLAM DÜNYASI İLE BAĞLARINI GÜÇLENDİRDİ

Saltanatı süresince daima idareli davranan Sultan 2. Abdülhamid, kendi kesesinden fedakarlıklarda bulundu. Sarayın masraflarını azami derecede kıstı. Saray hayatından uzak sade bir hayat yaşadı.

İslam dünyası ile bağlarını güçlendirmeye çalışan ve bunu temel bir siyaset haline getiren 2. Abdülhamid, Almanya'dan aldığı mali destekle 1888'de Haydarpaşa-İzmit demir yolu hattını Ankara'ya kadar uzattı. 1902'de Ankara'yı Bağdat'a bağlayacak hattın yapımı için de Almanlarla anlaştı.

HALİFELİĞİ DAHA AKTİF KULLANDI

Sultan 2. Abdülhamid'in en başarılı yönü dış politikasıydı. Dünyadaki politik gelişmeleri yakından takip etmek üzere sarayda bir çeşit bilgi merkezi kurdu. Türkiye ile ilgili bütün dünyada çıkan yazılar ve dış temsilciliklerden padişaha gelen raporlar burada toplanıp değerlendirildi. Dış politikada temel amaç, imparatorluğun barış içinde yaşamasını sağlamaktı.

Halifelik sıfatını Osmanlı padişahları arasında en çok kullanan o oldu. Bu sıfatın verdiği güçle, Güney Afrika ve Japonya gibi uzak ülkelere din alimleri göndererek İslamiyet'in oralarda da yayılması için çalıştı. Şam'dan Mekke'ye kadar uzanan Hicaz demir yolunu inşa ettirdi.

FİLİSTİN’DEN TAVİZ VERMEDİ

2. Abdülhamid'in direttiği ve kısmen başarıya ulaştığı önemli konulardan biri de Filistin meselesi idi. Siyonistler, Filistin'de bir Yahudi devleti kurulması için 2. Abdülhamid'e başvurdular ve devletin dış borçlarını temizleyeceklerini bildirdiler. Padişah bu para tekliflerini kabul etmediği gibi, Yahudilerin çeşitli yollarla Filistin'e gelip yerleşmelerine engel olacak bazı tedbirler de aldı.

EĞİTİM VE SPORDA ÖNEMLİ ATILIM

Sultan 2. Abdülhamid döneminde eğitim, bayındırlık ve tarım alanında da önemli adımlar atıldı.

1876-1908 yılları arasında iptidailer 200'den 4-5 bine, sübyan mektepleri 10 bine, rüştiyeler 250'den 600'e, idadiler 5'ten 104'e ve bugünkü öğretmen yetiştiren yüksek okul olan Darülmuallimin sayısı ise 32'ye yükseltildi. Ayrıca tarım, maliye, hukuk, baytar, ticaret, ziraat ve daha birçok alanda çok sayıda meslek yüksekokulları açtı. Böylece Batı tarzında ilk ve orta eğitim, devletin gözetiminde ve eliyle ülke geneline yayıldı.

Spor dallarının gerçek anlamda çeşitlenmesi, toplumsal bir eğlence kültürü halini alması ve bunların bilimsel anlamda öğrenilmesine yönelik icraatlar da Sultan 2. Abdülhamid döneminde gerçekleşti. Ayrıca bugün Türk futbolunun üç büyük takımı Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş da Sultan Abdülhamid'in saltanat yıllarında kuruldu.

31 MART OLAYLARI

Eski takvime göre 31 Mart'ta (13 Nisan 1909) İstanbul'da ayaklanma patlak verdi. İstanbul'daki olaylar 11 gün kanlı bir şekilde devam etti. Selanik'ten gelen Hareket Ordusu'nun 23-24 Nisan 1909 gecesi İstanbul'a girmesinden sonra ayaklanma bastırıldı.

2. Abdülhamid, kendisine sadık olan Birinci Ordu ile Hareket Ordusu'na karşı konulması hususunda yapılan teklifleri kabul etmeyerek, Müslümanların halifesi olduğunu ve Müslüman'ı Müslüman'a kırdıramayacağını söyledi.

27 Nisan 1909'da Said Paşa'nın başkanlığındaki Meclis-i Umumi-i Milli, 2. Abdülhamid'in hilafet ve saltanatının sona erdirilmesine karar verdi. Bir Türk, bir Ermeni, bir Yahudi ve bir de Arnavut’tan oluşan parlamento heyeti Yıldız Sarayı’na gitti ve Abdülhamid’e tahttan indirildiğini tebliğ etti.

TAHTDAN İNDİRİLDİ, SELANİK'E GÖNDERİLDİ

Sultan 2. Abdülhamid, tahtından indirildiği gece Selanik'e gönderildi. Sadece birkaç bavulla gece yarısı Yıldız Sarayı'ndan çıkarılan 2. Abdülhamid, aile ve maiyet efradından oluşan 38 kişi ile Sirkeci'den özel bir trenle Selanik'e götürüldü.

Selanik'te Alatini Köşkü'ne yerleştirilen Abdülhamid, orada vaktini marangozluk ve demircilikle geçirdi. Düşman kuvvetlerin Selanik'e yaklaşması üzerine 2. Abdülhamid'in, İstanbul'a nakledilmesine karar verildi ve 1 Kasım 1912'de getirilerek Beylerbeyi Sarayı'na yerleştirildi. Hayatının son yıllarını burada geçirdi.

10 Şubat 1918 Pazar günü hayata gözlerini yuman 2. Abdülhamid'in cenazesi, Sultan Reşad'ın iradesiyle ölümünün ertesi günü padişahlara mahsus özel bir törenle Divanyolu'ndaki II. Mahmud Türbesi'ne defnedildi.

NEZAKET SAHİBİ, DERİN HAFIZAYA SAHİPTİ

Sultan 2. Abdülhamid, soğukkanlı fakat şüpheci bir mizaca sahipti. Çok dinler, az konuşurdu. Kendisiyle konuşanlara saygı telkin eder, herkese karşı nazik davranırdı. Bir sorun hakkında çözüm ararken meselenin uzmanlarını da dinlerdi. Karşısındakinin duygu ve düşüncelerini sezmekte ustaydı. Çok iyi bir zeka ve hafızaya sahipti. Bir kere gördüğü veya sesini işittiği kimseyi asla unutmazdı. Kılıç kullanma ve tabanca atmakta yetenekli idi. Batı müziğinden, opera ve tiyatrodan da hoşlanırdı.

Editör: TE Bilisim