Kifayet Özkul / Diriliş Postası

Selçuklu Devleti gücünü, kültürünü ve sanatını medrese, cami, türbe, kümbet gibi yapılar üzerinde göstermiştir. Günümüze kadar ulaşan bu mimari yapılar geleceğin sanat anlayışına ışık tutmaktadır.

Selçuklunun yaşadığı coğrafyaya yerleşme ve şehirleşme açısından yapmış oldukları mimari yapılarda dış çehreler oldukça sadedir, ön cephelerde özenle işlenmiş taş veya tuğla minareler, ustalıkla bezenmiş abidevi taç kapılar dikkat çekmektedir.

SELÇUKLU TAŞ İŞÇİLİĞİ

Taç kapıların etrafını saran çerçeveyi tamamlayan bitkisel ve geometrik bezemeli şeritler, yazı karakterleri, mukarnaslar, süsleme şeritleri, kemerler, kabaralar Selçuklu taş işçiliğinin en göz alıcı örneklerini oluşturmaktadır.

Dönemin mimari yapılarında kullanılan malzeme genel olarak taş iken; çini ve ahşap işçiliği de kullanılmıştır. Mimarî eserlerde yazı karakteri olarak; kûfî, makili ve celî sülüs yazı daha çok tercih edilmiştir. Malzeme olarak Taş, ahşap ve çini teknikleri kullanılmıştır. Yazı karakterlerinin kendine has ölçü ve kompozisyon özellikleri bulunmaktadır, bu da diğer bütün türlerinin arasında farklı bir yerde olmasını ve kendine ait bir şekilde isimlendirilip sınıflandırılmasını sağlamaktır.

CELİ SÜLÜS-KUFİ VE MAKİLİ YAZI

Medrese ve camilerin iç mekânlarında; duvarlar, kemerler, kubbeler, kubbe geçişleri, eyvanlar, mihraplar, kuşaklar vb. alanlar bitkisel motifler, geometrik bezemeler ve yazı karakterleri (Celi Sülüs-Kufi ve Makili yazı) ile süslenmiştir. Firuze, patlıcan moru, siyah ve lacivert renklerle canlılık kazandırılan sırlı tuğla ve çini mozaik bezemeler göz alıcı bir şekilde günümüze kadar gelmiştir.

Mimari yapılarda kullanılmış olan yazı karakterleri dıştan içeriye doğru; portaller, minarelerin şerefelerinin alt kuşaklarında, kapılarda ve pencerelerdeki niş ve alınlıklarında, mimarî unsurları birbirine bağlayan yüzeyler üzerinde kullanılmıştır. Üstelik taşınabilir minber, Kur’an rahlesi ve sandıklarında, şamdanlarda, sandukalar üzerinde kullanılmış olan çeşitli yazı karakterli bezemeler ana formları güçlendirmekte ve tamamlamaktadır.

ZARİF İŞÇİLİK, GELİŞMİŞ SÜSLEME

Anadolu Selçuklu döneminde gelişerek en seçkin örneklerini vermiş olan ahşap sanatı, zarif işçiliği, gelişmiş süsleme özelliklerine sahiptir ve çeşitli tekniklerde uygulanmıştır. Ahşap minber, kürsü, Kur’an mahfazası, sanduka gibi tarihi ve sanat değeri yüksek birçok eser meydana getirmişlerdir.

Hava şartlarından etkilenen ve hemen deforme olan ahşap ürünler, özellikle mimaride kullanılanların bir kısmı günümüze kadar gelememiştir. Zaman içerisinde teknik ilerlemelerle birlikte ahşap malzemenin ömrünü uzatmanın yolları denenmiştir, başarılı sonuçlar da elde edilmiştir. Ahşap Selçuklularda iç mekânlarda kullanılmış; sütun, mihrap, kapı, sanduka gibi ürünlerde tercih edilmiş olan bir malzeme olmuştur.

Kullanılan yazı karakterlerinin, mimarî eserleri tarihlendirme, kimliklerini ve işlevlerini tespit etme, taşıdığı fonksiyon kadar yapı türünü belirleme ve insanın fert-toplum hayatını da düzenlemeye de yönelik mesajları içerdiği de görülmektedir.

Editör: TE Bilisim