Yeni tip koronavirüs ( Kovid-19) salgını ile birlikte dolar, küresel piyasalarda düşme eğilimine girerek 2018 seviyelerine geriledi. Düşüş eğilimi dolar/TL kuruna da yansıyor. Ekonomistler, dolar/TL kurunda yaşanan düşüşü değerlendirdi. Uzmanlar, " Dolar neden düşüyor? Dolar tekrardan artacak mı?" gibi soruları yanıtladı. Peki, Dolar neden düşüyor? Dolar tekrardan artacak mı? İşte uzman yorumları

DOLAR TEKRARDAN ARTACAK MI?

Dolar kasım ayında 8.58 ile zirve yapmıştı. Dün (12 Şubat 2021) ise 7.02'den işlem görmekteydi. Söz konusu seviye ağustos seviyesine geri dönüş anlamına geliyor. Öte yandan döviz mevduatlarında da keskin bir gerileme mevcut. TCMB verilerine göre 5 Şubat itibarıyla yurt içi döviz mevduatları da 2.1 milyar dolar azaldı.

Ekonomistler dolar/TL kurundaki gerilemenin nedenlerinin başında Merkez Bankası'nın sıkı para politikasındaki ısrarı olduğunu belirtirken yabancı yatırımcıların TL almaya başladığının altını çiziyor. 

Hürriyet gazetesinden Gaye Kobal'ın haberine göre Finansal Danışmanlık Kurucu Ortağı Murat Özsoy, Gedik Portföy Fon Yönetim Müdürü Eral Karayazıcı ve İntegral Yatırım Araştırma Müdür Yardımcısı Seda Yalçınkaya Özer, dolardaki düşüşü değerlendirdi.

DOLAR NEDEN DÜŞÜYOR?

Seda Yalçınkaya Özer: Kasım ayından bu yana değişen ekonomi politikaları TL’nin dolar karşısında değer kazanmasını destekledi. Türk lirasındaki değer kaybının başrol oyuncusu olan enflasyona yönelik Merkez Bankası’nın faiz artırma eğilimine girmesi ve bu konudaki kararlı duruşu ana etken oldu. Bununla birlikte BDDK ve diğer ekonomi otoriteleri tarafından atılan normalleşme adımları bu süreci destekledi.

Küresel piyasalarda zayıf dolar temasının sürmesi Türk lirasını destekleyen unsurlardan biri oldu. Ayrıca kurun düşüşünde yabancı sıcak paranın geri gelmesi ve risk primimizin tekrar (CDS) 300 puanın altına gerilemesinin de ciddi etkilerinden bahsetmek mümkün. Yurt içinde vatandaşın dövize olan inatçı talebinin kırılması dolardaki yükseliş eğilimini sınırlıyor.

MURAT ÖZSOY: DOLARIN DÜŞÜŞÜNÜN SEBEPLERİNİ ŞÖYLE SIRALAYABİLİRİZ:

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nın sıkı para politikasına devam edeceğine dair net ve kararlı duruş sergilemesi. Kısa vadede faiz oranlarını düşürmenin, gündemlerinde olmadığını net olarak ifade etmesi. Enflasyon artış riski gündeme gelirse TCMB’nin buna karşı faiz artırımına gideceğini net ifade etmesi.

Türkiye CDS (Credit Default Swap yani kredi temerrüt takası) primlerinin gerilemesi. Reform paketi hazırlıklarının tamamlanma aşamasına geldiğine dair verilen mesajlar.

Eral Karayazıcı: Kasım ortasından bugüne gördüğümüz güçlü gerileme yabancı yatırımcıların dolar satıp TL almasından kaynaklanıyor. 2020 ikinci çeyreğinden bugüne küresel fonlar gelişen ülkelere yatırım yapıyorlar.

Türkiye bu rüzgardan kasım ayına kadar mahrum kalmıştı. Ancak enflasyonu düşürmeye yönelik kararlılık aşırı iskontolu Türk lirasına yabancı yatırımcıların güçlü talebini sağladı ve döviz kurları geriledi.

DOLARIN DÜŞMESİ TÜRK EKONOMİSİ İÇİN NE ANLAMA GELİYOR?

Murat Özsoy: Doların düşmesi genel anlamda TL’nin değer kazanıyor olması açısından olumlu bir gelişme olarak izlenebilir. Çünkü sanayide kullanılan ara malların çok büyük kısmı ithal ürünler olduğu için bu konudaki maliyetlerin düşmesi anlamına geliyor. Buradaki maliyet düşüşleri nihai mal fiyatlarına yansıyacağı için enflasyonun da düşmesi konusunda önemli tetikleyici bir unsur.

Bu sene TCMB’nin hedefi fiyat istikrarının sağlanarak enflasyonu tek haneye düşürmek olduğundan doların düşmesi Türk ekonomisinin bu hedefini destekliyor.

Eral Karayazıcı: Öncelikle dolar bazında düşünürsek kur aşağı gelince sattığımız ürün ve hizmeti görece daha yüksek fiyatla satıyor, ithal ettiklerimizi daha düşük fiyatla alıyoruz. Hızla artan döviz kurları enflasyonun en önemli besin kaynağı ve ekonomik büyümenin düşmanıdır.

Yüksek enflasyon aynı zamanda yabancı yatırımcı adına en büyük fobidir. Dört ay öncesine kadar bu kaygı Türk şirketlerinin ve kamunun dış borcu çevirirken görece daha yüksek dolar bazı faiz ödemesine neden oluyordu. Piyasa aktörlerinin CDS olarak izlediği borçlanma maliyetlerimiz geride kalan üç ayda yüzde 3 aşağı geldi. Bu cephede her bir puanlık düşüş veya yükseliş senede 4 milyar dolar farka neden olur ve yüksek seyretmesi işsizlik dahil birçok ekonomik parametreyi olumsuz etkiler. Dış finansman maliyetleri, bütçe açığı ve enflasyon üzerinde de baskı yaratır.   

Seda Yalçınkaya Özer: Son dönemde para politikasında artan faiz oranları Türkiye'nin büyümesini bir süre sekteye uğratabilir. Şu an politika faizimiz yüzde 17 seviyesinde ve Merkez Bankası enflasyonda kalıcı düşüş görmediği sürece sıkı para politikasının süreceğini ifade etti. Bu durum büyüme dinamiklerini kırabilir.

Kurun yükselmesiyle birlikte ihracatta rekabetçi kur etkisini daha fazla hissettiğimiz bir ortam oluştu. Ancak Türk lirasının değer kazanmasıyla birlikte bu rekabetçi ortam kaybolmuş görünüyor.

Editör: TE Bilisim