Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği (AB) Başkanı Büyükelçi Faruk Kaymakcı, İktisadi Kalkınma Vakfı'nın (İKV) düzenlediği "Avrupa'nın Geleceği ve Türkiye" başlıklı çevrim içi panelde konuştu.

Türkiye'nin coğrafyası, siyaseti, ekonomisi ve kültürüyle Avrupalı bir ülke olduğunu vurgulayan Kaymakcı, "Türkiye, Avrupa'nın geçmişinde olduğu gibi geleceğinde de olacaktır." ifadesini kullandı.

“FRENLEME DÖNEMİNDEN GEÇİYORUZ”

Kaymakcı, " İngiltere'nin AB'den ayrılmasının ardından Birliğin dağılacağı" yönünde yapılan yorumlara katılmadığını kaydeden Kaymakcı, "Bu konuda ben şu tanımlamayı kullanmayı seviyorum; AB, bir vazo değildir kırılmaz. AB çeşitli politikalardan, değerlerden oluşuyor. Bu politikaları ve değerleri bazen yüksek oranla uyguluyor, zaman zaman da frenlemeler söz konusu olabiliyor. Şimdi frenleme döneminden geçiyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Büyükelçi Kaymakcı, AB'nin geleceğini etkileyecek konuları yönetsel sorunlar ve politika uygulama sorunları olarak iki başlık altında toplanması gerektiğini dile getirdi.

“NİTELİKLİ OY ÇOKLUĞUNA GEÇİLMESİ KONUSUNDA AYRINTILI BİR ÇALIŞMA GEREKİYOR”

Yönetsel sorunlar açısından 27 üyeli AB’nin karar alma mekanizmasında bir hantallaşma görüldüğüne, bu konuda bir iyileştirmenin gerekliliğine işaret eden Kaymakcı, "Belki de oy birliğinden nitelikli oy çokluğuna geçilmesi konusunda ayrıntılı bir çalışma gerekiyor. Bu alan, AB’nin en çok çalışması gereken konu. Yoksa AB, hantal, karar alamaz dış politikada çok ciddi şekilde zorlanan bir yapı haline gelecek." diye konuştu.

Kaymakcı, bazı üye ülkelerin birliğin temel değerlerinden sapmasına göz yumulduğunu belirterek, "Bu konu da önemli çünkü temel değerlerden sapma devam ederse AB içindeki ayrışmalar, kırılmalar sürebilir. " dedi.

AB'nin yeni tip koronavirüs ( Kovid-19) salgınıyla mücadele konusunda başlangıçta yavaş hareket etmesine rağmen alınan ortak kararlar ve politikalar sayesinde, Avrupa'nın dünyada salgının en iyi yönetildiği bölge haline geldiğinin altını çizdi.

"GÖÇ KONUSUNDA TÜRKİYE'NİN ROLÜ VAZGEÇİLMEZ BİR ROL"

Kaymakcı, AB'nin geleceğini etkileyecek bir diğer önemli sorunun düzensiz göç olduğuna değinerek, "Göç konusunda, Türkiye’nin rolü vazgeçilmez bir rol. Umarım, 18 Mart Mutabakatı'nın göç boyutunu önümüzdeki haftalarda müzakere edip çözüm bulabilir, ortak bir politika üretebiliriz." ifadesini kullandı.

“POPÜLİZM DE AVRUPA’DA YÜKSELEN BİR TEHDİT”

Göç ve terörle mücadele konularının Avrupa’da İslam karşıtlığı ve yabancı düşmanlığına neden olduğunu belirten Kaymakcı, şöyle devam etti:

"Bu konularda yükseliş görüyoruz. Popülizm de Avrupa’da yükselen bir tehdit. Popülizmden de tehlikeli olan ana akım partilerin iktidarda kalabilmek için aşırı sağa yaklaşarak, göçmen karşıtı politikalara ayak uydurmaya çalışması."

Kaymakcı, Avrupa'nın güvenlik ve savunma konularında stratejik otonomi arayışına da değinerek, "Avrupa, artık bir barış ve istikrar kıtası olarak gündemde. Avrupa halklarını savunma, silahlanma ve güvenliğe NATO’yu tekrar edecek şekilde yatırım ve harcama yapmaya ikna etmenin kolay olacağını sanmıyorum." ifadesini kullandı.

"TÜRKİYE’NİN AB KARAR ALMA MEKANİZMASINDA YER ALMAMA LÜKSÜ YOKTUR"

Türkiye-AB ilişkilerinin son dönemde istenilen düzeyde seyretmediğini belirten Kaymakcı, bu duruma AB'nin genişlemeye soğuk bakmasının yanı sıra bazı üye ülkelerin kendi ulusal çıkarları peşinde koşarak, Birliğin ortak çıkarlarının aleyhine olacak şekilde Türkiye’yi sıkıştırmaya çalışmalarının da neden olduğunu söyledi.

Kaymakcı, Türkiye'nin AB ile ilişkilerinde bir yol haritası izlediğine dikkati çekerek,"Eğer 25-26 Mart’ta AB Zirvesi'nden olumlu gündem kararı çıkartabilirsek, 18 Mart Mutabakatı'nın altı parametresinde ilerleme kaydetmek istiyoruz." dedi.

 Avrupa’nın geleceğine yönelik tartışmalarda değinilen her konuda Türkiye’nin anahtar bir ülke olduğunun net şekilde görüldüğünü vurgulayan Kaymakcı, "Bizim Avrupa üyelik perspektifini akılda tutarak, ama şu anda bir aday ülke olduğumuzu değerlendirerek, bu tartışmaların içinde olmamız son derece önemli." görüşünü dile getirdi.

Kaymakcı, Türkiye'nin üyelik koşullarını yerine getirmesi durumunda Birliğe üye olabileceğine inandığını kaydederek, "Türkiye’nin AB karar alma mekanizmasında yer almama lüksü yoktur. Türkiye’nin karar alma sisteminde olmadığı bir sistemin, bize yararı olmayacağını düşünüyorum." değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin üyeliğine karşı çıkan ülkelere rağmen Türkiye'nin üyelik için çalışmalara devam ettiğini vurgulayan Kaymakcı, "Üyelik koşullarını teknik anlamda yerine getirmiş, çok daha güçlü, çok daha demokratik bir Türkiye, kesinlikle bazı devletlerin AB karar alma mekanizmasında çıkartacağı engelleri aşar." diye konuştu. 

Editör: TE Bilisim