Ürettiğimiz gıdanın kullanımını en üst düzeye çıkarmak için küresel ve yerel olarak eylemler gereklidir. Yiyecek israfı ile, bu yiyeceği üretmek için kullanılan tüm kaynakların su, toprak, enerji, emek ve sermaye dahil - boşa gideceği düşüncesiyle sorumlu tüketici bilinci oluşturulmalıdır. Bunun yanı sıra akıllı gıda üretim teknolojileri ve üretici bilinci ile sera gazıemisyonlarına yol açarak iklim değişikliğine katkıda bulunan düzenli depolama alanlarındaki gıda kayıp ve atıklarının bertaraf edilmesi sağlanmalıdır diyen Medipol Ünivesitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Öğretim Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nihal Büyükuslu Diriliş Postası'na anlattı.

Dünya nüfusunun 2050 yılı itibarıyla 10 milyara ulaşacağı öngörülüyor. Hızlı nüfus artışının “gıda güvenliği”, “gıda güvencesi” ve “gıda tüketimine” etkileri nasıl olacak? Beslenme vücudun büyüme ve gelişmesi, hücrelerin yenilenmesi ve metabolizmanın çalışması için gerekli enerji, makro ve mikro besin öğelerinin yeterli miktarlarda alınarak vücutta kullanılmasıdır. Sağlıklı gıdaya erişim her bireyin en temel hakkıdır. Bu nedenle günümüzde gıda güvenliği ve gıda güvencesi en çok konuşulan konular arasında yer almaktadır.

GIDA GÜVENLİĞİ MESELESİ

Gıda güvenliği (foodsafety), gıdaların işlenmesi, hazırlanması, depolanması ve tüketiciye sunulması süreçlerinde; gıda kaynaklı hastalıklara neden olan biyolojik, fiziksel ve kimyasal etkenleri önleyecek tedbirlerin alınmasıdır. Bir toplumun beslenme ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli miktarda ve ulaşılabilir gıda maddeleri üretme yeteneği ve üretilen gıdalara erişiminin sürekliliğinin sağlanması ise gıda güvencesi (foodsecurity) olarak ifade edilir. Güvenli gıdanın bireylere ulaştırılmasında gıda üreten, dağıtan ve tüketen insanların gıda üretimi ve dağıtımı mekanizmalarını ve politikalarını kontrol etmesi gerekliliği ortaya çıkar ki bu da gıda egemenliğini ön plana getirir. Uluslar, hükümetleri nezdinde gıda mevzuatlarını belirler ve geçerli kurallar çerçevesinde uygulamaları gerçekleştirirler.

FERT FET NE YAPILMALI

İnsanın var olduğu her dönemde yaşamını sürdürecek besinlere gereksinimi olmuştur. Varoluşun sürdürülmesinde sağlıklı olmanın ve sağlıklı kalmanın yolu yiyecek ve suya erişiminin yanı sıra hava, toprak ve su kalitesinden geçer. Artan dünya nüfusu, kuraklığa neden olan küresel iklim değişiklikleri, dünyada yaşanan kaos, çatışma ve savaşlar nedeniyle kitlesel göç hareketleri, gıda sistemleri üzerinde baskıyı arttırmış ve bireysel gıdaya erişimde eşitsizliği körüklemiştir. Teknolojik gelişmelerin oluşturduğu çevre yükü nedeniyle okyanus kirliliği önemli ölçüde artmış ve suda yaşamı tehdit eder hale gelmiştir. Son yapılan araştırmalara göre okyanusların dibinde en az 14 milyon ton mikroplastiğin bulunduğunu tahmin edilmektedir. Gıda kaynaklarının önemli bir kısmının deniz ürünlerinden oluştuğu unutulmamalıdır. Bir yanda dünyada artan nüfusu beslemek için toplam gıda üretiminin arttırılması gerekirken diğer yandan ekilebilir toprak ve kullanılabilir su kaynaklarının yetersizliği nedeniyle bitkisel ve hayvansal gıdaların üretimlerinde yaşanan sorunlar gelecek açısından kaygı yaratmaktadır.

YAPILMASI GEREKENLER

Her bir tüketicinin bireysel olarak günlük hayatlarında yapacakları küçük değişiklikler ile gıda kaybını ve israfını azaltması mümkündür.

Bunun için;

• Daha sağlıklı ve sürdürülebilir diyet planlayın.

• Ev tüketiminde gıda atık ve israfını en çok hangi gıdalarda yaşadığınızı tespit edin. Bunun azaltılması ve önlenmesi için neler yapabileceğinizi planlayın.

• Yiyecek ve içecekleri sadece ihtiyacınız olduğu kadar satın alın.

• Buzdolabında ürünlerin bozunmasına izin vermeyin. Ürünleri satın alma sırasına göre, eskileri öne yenileri arkaya olacak şekilde yerleştirin.

• Gıda etiket bilgilerinde ürünün son kullanım sürelerine dikkat edin. Kullanma zamanınızla uyumlu olmasına özen gösterin.

• Gıdaları saklama koşullarına dikkat ederek bozulmayacak kadar alın ve uygun koşullarda depolayın.

• Yemek hazırlamada, gıda temizliğinde kullandığınız su miktarlarını dikkate alın. Su sonsuz bir kaynak değildir.

• Gıdanın kullanılabilir kısımlarını dikkate alarak yenilebilir kısımların atılmasına izin vermeyin.

• Gıda sürdürülebilirliği açısından gıda hazırlamada kullanılmayan kısımların (bitki kabukları, sapları, vb.) herhangi bir hayvan gıdası olarak kullanılması mümkünse kullanılmasını; ya da çürütülmesi, öğütülmesi sonucu kompost (doğal gübre) elde edilmesini sağlayın.

• Yerel tüketicilerin ürünlerini tüketereksera gazı üretimini arttıran karbon emisyonunun düşürülmesine katkı sağlayın.

• Günlük diyetinizi ekolojik açıdan değerlendirmeyi alışkanlık edinin. Karbon ayak izi yüksek olan hayvansal besinlerin günlük gereksinim duyulan miktarlardan daha fazla kullanılmasını sınırlayın.

• Ev dışı tüketimde porsiyon büyüklüklerine dikkat edin. İhtiyaç duyduğunuzdan fazla sunulan yiyecekleri size geri vermelerini talep edin. Uygun koşullarda tutarak bunları tüketin.

• Tüketemediğiniz ancak tüketilmesinde sorun olmayan yiyecekleri ihtiyacı olanlarla paylaşın. Bunun için halihazırda var olan uygulamalara katılabilir ya da uygun platformlar oluşturabilirsiniz.

İSRAFI ÖNLEMEK İÇİN NELER YAPABİLİRİZ?

Her gün milyonlarca insanın aç kaldığı bir dünyada gıda kaybını ve israfını azaltmak çok önemlidir. Atıkları azalttığımızda, her gün açlık çeken milyonlarca insan için yiyecek umudu oluşturacağız. Yiyecekleri israf etmemeyi bir yaşam biçimi haline getirmek için alışkanlıklarımızı değiştirmek bize kalmıştır! Ulusal Stratejinin başarısı, kamu sektörü, sanayi, tüketiciler, akademik çevre ve sivil toplum kuruluşlarının iş birliğine bağlıdır. Bireysel olarak, bugün itibarıyla, gıda kaybı ve israf konusundaki sorunları çözmeye yönelik çabaların teşvik edilmesinin ve uygulanmasının öneminin her zamankinden daha fazla farkında olmamız gerekiyor. Uluslararası kapsamda 2019'da gerçekleşen 74. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, sürdürülebilir gıda üretiminin gıda güvenliğini ve beslenmeyi teşvik etmede oynadığı temel rolü kabul ederek 29 Eylül'ü Uluslararası Gıda Kaybı ve İsrafı Farkındalık Günü olarak belirledi.

GIDA DEZENFORMASYONU

Gerek geleneksel medyada gerekse sosyal medyada gıdalarla ilgili çok fazla bilgi paylaşılıyor. Bu bilgileri karşılaştırdığımızda da fikir birliğine varılamamış olduğunu, hatta insanların bu bilgilerden dolayı endişeye kapıldığını görüyoruz. Bu bağlamda gıda dezenformasyonu nasıl önlenebilir? Dezenformasyon, Türk Dil Kurumu ( TDK) sözlüğünde “bilgi çarpıtma” olarak adlandırılmaktadır. Dezenformasyon her alanda yanıltıcı ve tehlikelidir. Ancak söz konusu gıda olduğunda konu, çok daha dikkatle ele alınmalıdır. Gıda korkusu bireyin kaygı durumu yanında çevresel faktörler tarafından da uyarılabilen bir davranış biçimidir. TDK korkuyu “bir tehlike veya tehlike düşüncesi karşısında duyulan kaygı, üzüntü” olarak tanımlar. Tehlikeli durumlardan kaçınmak ise insanoğlunun verdiği en doğal tepkidir. Hangi nedenle olursa olsun herhangi bir gıda ile korku arasında bir ilişki kurulduğunda o gıdadan uzaklaşacak şekilde davranmak kaçınılmazdır. Oysaki sağlıklı beslenme sağlıklı gıdaların tüketilmesiyle mümkündür. Dünyada, JECFA (TheJoint FAO/WHO ExpertCommittee on FoodAdditives-FAO/WHO Birleşik Uzmanlar Komitesi) ve EFSA (EuropeanFoodSafetyAuthority-Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi) gıda risk değerlendirmesini bilimsel anlamda inceleyen ve bulgularını açık bir şekilde paylaşarak tavsiye niteliğinde kararlar alan, ancak yaptırımı olmayan kurumlardır. Ülkemizde bu konu Tarım ve Orman Bakanlığı Risk Değerlendirme Daire Başkanlığı sorumluluğundadır. Gerekli görüldüğünde Bakanlık mevzuatta ilgili değişiklikleri yapar, yayınlar, uygulanmasını sağlar ve denetler. Tarım ve Orman Bakanlığı aynı zamanda risk iletişiminden de sorumludur. Tüketiciyi doğru bilgilendirmek adına web sitesinde “Tüketici Bilgi Köşesi” üzerinden paylaşımlar yapar, kamu spotları hazırlar ve ALO174 hattı ile gıda konusundaki sorulara cevap verir.

Editör: TE Bilisim