Kudüs hangi halife zamanında fethedildi? Kudüs nasıl, ne zaman fethedildi? Soruları vatandaşlar tarafından sıkça araştırılmaya başlandı. Müslüman alemi için önemli bir konuma sahip olan Kudüs’ün ne zaman ve kim tarafından fethedildiği vatandaşlar arasında merak konusu oldu. İslam halifesi tarafından fethedilen Kudüs’ün kim ve ne zaman fethedildiği sıkça araştırılınca sizler için detaylarını haberimizde verdik. İşte tüm detaylar…

KUDÜS HANGİ HALİFE ZAMANINDA FETHEDİLDİ?

Kudüs, M.S. 638 yılında II. İslam Halifesi Ömer b.el-Hattab tarafından fethedildiğinde Bizans hakimiyeti altında bulunuyordu. Suriye, Ürdün Vadisi, Horasan gibi birçok önemli merkezi ele geçiren İslam orduları, Kudüs’e yöneldi. Filistin bölgesi emiri Amr İbn’ul As idi. Amr İbn’ul As parlak siyasi ve askeri zekası sayesinde “Arap dahisi” olarak bilinirdi.

Bizans İmparatoru Heraklios’un Filistin bölgesindeki komutanı ise aynı özelliklere sahip Artabun’du. Büyük bir ordu kurmuş, Ecnadin bölgesine yakın bir yerde konuşlanarak İslam ordusunu engellemeye çalışıyordu. Amr, durumu anlatan bir mektup yollayarak Ömer'den yardım istedi.

Bu sırada Amr, bir türlü altedemediği Artabun’a keskin zekasının ürünü ilginç bir oyun oynamaya karar verdi. Elçi kılığında Rumların kalesine girdi. Artabun’la görüşürken bir yandan da kaleyi iyiden iyiye inceledi. Rum komutan, bu elçinin ya Amr’ın kendisi ya da önemli danışmanlarından biri olduğundan şüphelendi. Askerlerinden birine üzerine kaleden büyük bir kaya yuvarlayarak elçiyi öldürmesini emretti. Ancak Amr da durumu kısa sürede farkederek, Artabun’a “Senin söylediğin benim kafama tam yattı. Lakin ben danışma kurulundaki on kişiden biriyim. Ömer bizi Amr'a yardım etmemiz ve onun yaptıklarına bakmamız için yolladı. Ben varıp bu on kişiyi alıp geleyim. Onlar da senin bana yaptığın teklife benim gibi bakarsa baş komutan ve diğer komutanlar onların görüşüne katılır. Benim gibi görmezlerse onları yerlerine geri yollarsın!" dedi. O da: "Tamam!" dedi.

KUDÜS NASIL, NE ZAMAN FETHEDİLDİ?

Artabun’un asıl niyeti bir kişi yerine müslümanların danışma kurulunu oluşturan değerli birçok kişiyi öldürerek, onlara büyük bir darbe vurmaktı. Ama Amr geri dönmeyince kandırıldığını anladı. Halife Ömer de Amr’ın bu hilesini “Allah için bu Amr çok yaman birini yendi” diyerek memnuniyetle karşıladı.

Amr, M.637 yılında Artabun üzerine yürüdü. Şiddetli bir çarpışma yaşandı. Bozguna uğrayan Bizans kuvvetleri Kudüs’e, o zamanki adıyla İliya’ya sığındı. Aslında bu da Amr’ın planının bir parçasıydı. Çünkü Kudüs’ü muhasara eden İslam askerlerinden muhasarayı bür süre kaldırmalarını istemiş ve Bizans askerlerinin şehre girmesini sağlamıştı. Kuşatmaya askerler şehre girdikten sonra devam edildi. Böylece Artabun ve askerleri hareket imkanlarını yitirdi ve tam anlamıyla kontrol altına alındı.

Amr İbn’ul As Gazze, Sebastiya, Nablus ve Yafa şehirlerini de fethederek, Kudüs’e yardım etmelerini engelledi.

Kuşatma altındaki Kudüs halkı Patrik Sophronius’un teklifi üzerine şehri Halife Ömer’e teslim etmeye karar verdiler. Amr’ın, kararı Medine’ye bildirmesi üzerine Hz. Ömer Kudüs’e hareket etti. Cabiye kasabasında birkaç gün kalarak Kudüs’ün önde gelenleriyle görüştü. Kudüslüler, müzakereler sonunda cizye vermeyi kabul ettiler.

HALİFE HZ. ÖMER’İN KUDÜS HALKINA VERDİĞİ VESİKA

Hz. Ömer’in Kudüs halkına yönelik vesikası tam olarak bir özgürlük teminatıdır:

Bismillahirrahmanirrahim. İşte şu vesika, mü'minlerin emiri, Allah'ın kulu Ömer'in Kudüs halkına verdiği vesikadır. Canlarına, mallarına, kiliselerine, haçlarına, hastasına, sağlıklısına, diğer din mensuplarına, kiliselerinin eve çevrilmeyeceğine, yıkılmayacağına, Kudüs ve civarından bir şey eksiltilmeyeceğine, haçlarından ve mallarından bir şeye ilişilmeyeceğine, dinlerine baskı yapılmayacağına, hiç kimseye zarar verilmeyeceğine, onlarla İliya'da hiçbir Yahudi'nin iskan ettirilmeyeceğine dair güvence veriyorum. İliya halkı da buna karşılık diğer şehir halkı gibi cizye vergisi verecek, Bizanslıları oradan onlar, bizzat kendileri çıkaracak. Bizans Rumlarından kim oradan çıkarsa istedikleri güvenli bir yere gidene kadar can ve malları korunacak. Ama güvenle İliya'da oturmak isteyen kimse İliya halkı gibi vergi vererek oturabilecek. İliya halkından Rumlarla beraber malını alıp gitmek isteyen de güvenli yere varana kadar can ve malları emniyette olacak, bunların kalan haç ve kiliselerine dokunulmayacak.
Diğer yerlerden olup da bu Artabunla beraber savaşa gelenler de dilerse aynı vergi ile İliya'da kalabilecek, dileyen Bizans Rumlarıyla gidecek, ailesine dönmek isteyen de dönecek ve bunlardan bir şey alınmayacak. Bu anlaşma metninde bulunan maddelere Allah'ın taahhüdü, peygamberinin zimmeti, halifelerinin zimmeti ve mü'minlerin zimmeti, bu vergiyi vermek şartıyla- geçerli olacaktır.
Editör: TE Bilisim