Yasin Sevgili / Analiz

Sevgili Diriliş Postası okuyucuları “Merhaba” Ekonomik istikrar ve istikrarsızlık dönemleri ile siyasi, ekonomik, toplumsal buhran veya refaha doğru bizleri sürükleyen rüzgarlara ezberleri bozan “ Pandemi”nin eklendiği müstesna zamanlardan geçerken birlikteyiz. Yolculuğumuzun göz aydınlığı olması temennisi ile hepinizi sevgi ve saygı ile selamlıyorum.

Bölünmenin ve bölüşülmenin tetiklendiği baskılanmış ve yönlendirilmiş kimlikleri anlatmak istiyorum size.
Asli kimliğe dönüş yolunu tıkayıp, asli kimlikten kopuşu körükleyenleri..

Asli kimliğin hatırlanıp arzu edilir hale gelmemesi için çizilmiş sahte yol haritalarıyla kutuplaştırma odak noktalarını yönetilebilir kontrol merkezlerine hapsedenlerin etkisi altında yaşıyoruz.

Hayatımızın hemen hemen her safhasında, kontrol noktaları dışına çıkmaları engelleyici, sosyal mühendislik manipülasyonları ile suni kırılma noktaları arasında bırakılmış, algıda ve eylemde birbiriyle çelişkili toplumsal, kültürel, ekonomik aksiyonlar ve yönlendirmelerin sebep olduğu reaksiyonlar ile karşı karşıyayız.

Hayatın doğal akışı ile dilek ve temennilerin çoğu zaman birbirleriyle çeliştiği hatta karşı karşıya geldiği günümüzde, bireysel ekonomik özgürlüklerden Ülke ekonomisine varıncaya kadar ortaya konan her türlü ticari, sınai ve ekonomik faaliyetle birlikte, değişime uğrayan düsturları takip hızının, insan kabiliyet ve kapasitesinin çok daha üzerinde gerçekleşmesi de cabası..

Vakti zamanında Medrese’de talebe olan Ahfeş’in, derslerinde başarıyı yakaladığı ezberleme metodunun son kurbanı olan, Ahfeş’in, boynuna geçirdiği ipi her çekişinde başını sallamak zorunda kalsa da, zamanla buna alıştığı için her dinlediğine başını sallama refleksi geliştirilmiş keçi’nin hazin hikayesi ile, Ahfeş’in; kurbanlarından beslenen başarısının sırrının çözülmesinin üzerinden geçen uzun uzun yıllar toplum mühendisliğinin yeni Ahfeş’ler ve bu Ahfeş’lere keçiler edindirme sahasında eşi bulunmaz bir gölge oyununa dönüştürülmesinin yenilenmiş hikayesidir bu.

Hikayenin kahramanları her zaman beyaz atlı prensler veya güzelliği dillere destan pamuk prensesler olmuyor maalesef.
Bu hikayede; halkın, gönüllülük esasıyla bir araya gelerek oluşturduğu toplumun ve temsil ettikleri kitlelerin temel hak ve menfaatleri yanında, ekonomik ve demokratik her türlü çıkarını savunma ilkesi çerçevesinde bir merkeze veya merkezlere bağlı resmi olmayan fakat yasal olan misyonu yanında bağımsız faaliyetleri ile yürüdüğü bir vizyona sahip olan kurumlar yani “STK’lar” biçilmiş kaftanlardı.

Baş kahramanlığa onlar layık görüldü.

Fırsata çevirmek için mi?

Atıl bırakmak için mi?

Güdümlemek için mi?

Başıboş bırakıp izlemek için mi?

Yararlı hale dönüştürmek için mi?

Kırmızı, sarı, yeşil.. Kendi aralarındaki rekabet koşullarının, rengarenk siyasi etiketlemelerinin altında yatan toplum mühendisliği harikası menfi psikolojik algı kaydırma retoriği ile donatılmıştı her biri.

Zamanla, bulundukları ülkelerin dinamiklerini yerinden oynatıp denge noktalarını ve güç merkezlerini yeniden şekillendirip güç paylaşımını revize etme dürtüsünün hedefi haline getirilmek için tartaklanmış STK’lar ve içlerinde en dikkat çekicisi olan Sendikalar..

Fransızca “Syndicat” kelimesinden gelen Sendika, Türk toplumunda nasıl bir karşılık buldu? Nasıl şekillendi? Neye dönüştü?

Bu tarihsel evrimin görünür hedefi “işçilerin veya işverenlerin ayrı ayrı olmak üzere iş, kazanç, toplumsal ve kültürel konular yönünden çıkarlarını korumak, sorunlarını çözmek, yeni haklar sağlamak ve onları daha da geliştirmek amacıyla, yasaların koruyucu kanatlarının altında, kendi aralarında kurdukları birlik veya kitle örgütü” iken; yaklaşık 200 yıllık bu tecrübe Ülkemizde,

14 Milyon 371 bin 96 işçi kanadında, 2 Milyon 69 bin 476 üye ile 6 Konfederasyon ve bağımsızlarla birlikte 200 işçi sendikası,

2 Milyon 633 bin 931 memur kanadında, 1 Milyon 723 bin 623 üye ile 12 Konfederasyon ve bağımsızlarla birlikte 216 memur sendikası,

Tisk’e ( Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu) bağlı 20, Tisko’ya (Tüm İşveren Sendikaları Konfederasyonu) bağlı 5 ve 49 bağımsız işveren sendikası,

Hülasa İçişleri Bakanlığımızın verilerine göre 607 Genel Merkez ve Şubeleri ile birlikte 2879 Sendika birlik ve beraberliğimizi perçinliyor.

Yine İçişleri Bakanlığımızın verilerine göre Ülkemizde122 bin 86 faal ve 191 bin 804 fesih, toplamda ise 313 bin 890 dernek bulunuyor.

Başını Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Almanya, Fransa, İsviçre, İrlanda, Belçika, Hollanda, ve Rusya Federasyonunun çektiği yine Merkezlerinin de kendi ülkelerinde bulunduğu Türkiye’de faaliyetlerine izin verilen yabancı STK’ların 137 Şube ve Temsilcilikleri ile birlikte, Tuik’ in (Türkiye İstatistik Kurumu) 31 Aralık 2020 tarihli istatistik verilerine göre 83 Milyon 614 bin 362 kişi olan nüfusumuzda şans yüzümüze gülmüş ki; neredeyse her 260 vatandaşımıza nur topu gibi bir STK düşüyor.

Diyorum ki, acaba hep birlikte biraz sevinsek mi?

Editör: TE Bilisim