Sümeyye Aksu / Mülâkât

Koronavirüs (kovit-19) salgını tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de hayatı birçok alanda olumsuz etkilemeye devam ediyor. Küresel ekonomiyi önemli bir biçimde sarsan salgın, tedarik zincirlerini, üretimi, arz ve talebi büyük oranda değiştirdi. Dünyada hazır giyim ve tekstil sektöründe 6’ncı sırada olan Türkiye, hem imalatta hem ihracatta uzun yıllardır görmediği en büyük düşüşü yaşadı. Bununla birlikte iç ve dış piyasa faktörlerinde küçük bir dalgalanma ya da artan rekabet, fiyatları aşağı çekerek sektörü zarara uğratmaktadır. Pandeminin etkileri, hazır giyim ve tekstil sektöründe oluşan dalgalanmalara yönelik yeni birtakım projeler ve planlamalar oluşturularak dengelenmeye çalışılmaktadır. Bu kapsamda İstanbul Hazır Giyim İhracatçı Birlikleri (İHKİB) Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Gültepe, tekstil sektöründeki başlıca sorunlar ve genel çözüm önerilerini Diriliş Postası’na değerlendirdi.

“HAZIR GİYİM İHRACATINDA 6’NCI SIRADAYIZ”

Türkiye’nin moda endüstrisinde küresel oyuncular arasında yer aldığını dile getiren İHKİB Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Gültepe, “ Dünya hazır giyim ihracatının yüzde 3,3’ünü gerçekleştiriyoruz. En çok hazır giyim ihracatı yapan ülkeler arasında altıncı sıradayız. Çin ve Bangladeş’ten sonra Avrupa Birliği’ne en çok hazır giyim ve konfeksiyon ihracatı yapan üçüncü ülkeyiz” dedi. Sürdürülebilirliğin, bir taraftan sorumlu moda anlayışını, diğer taraftan da geri dönüşüme dayalı ürünler, şeffaf tedarik zinciri, çevre ve insan dostu üretim gibi birbiri ile ilişkili birçok ana başlığı içerdiğini söyleyen Gültepe, “Kurumsal sosyal sorumluluktan verimli enerji kullanımına, susuz üretimden alternatif malzeme ve taşıma modellerine birçok alt bileşenlerden oluşan sürdürülebilirlik uzun zamandır bizim için önemli gündem başlıkları arasında yer alıyor” diye konuştu.

EKOLOJİK TASARIM VE SÜRDÜRÜLEBİLİR KAYNAKLAR

Türkiye’nin hazır giyim ihracatının yüzde 70’ini Avrupa Birliği (AB) ve İngiltere’ye yaptığını belirten Gültepe, Türkiye’den her yıl milyarlarca dolarlık alım yapan Avrupa’nın küresel markalar ve sürdürülebilirlik konusunda iddialı hedefler ortaya koyduğunu söyledi. Dünya ölçeğindeki birçok markanın 2025’ten itibaren 5 yıl içinde kademeli olarak tüm ihtiyaçlarını sürdürülebilir kaynaklardan karşılamayı planladığını vurgulayan

Gültepe sözlerini şöyle sürdürdü:

“Daha önemlisi Avrupa Birliği 2050’ye kadar karbon emisyonunu sıfırlamayı hedefliyor. Bu hedef doğrultusunda hazır giyim sektörü için de bir takım özel uygulamalar getiriyor. Örneğin ekolojik tasarım ve sürdürülebilir kaynaklara dönüş teşvik edilirken zararlı kimyasallarla mücadele güçlendirilecek. Üretim süreçlerinin yanı sıra tedarik zincirinin tüm aşamalarında sürdürülebilirlik kriterlerine uygunluk aranacak. Bu kriterlerin hızlı bir şekilde karşılanması için iyi uygulamalar teşvik edilirken, bazı konularda da ihracatçılara yaptırım uygulanacak. Örneğin ‘karbon ayak izi’ ve ‘sınırda karbon vergisi’ getiriliyor. Düzenlemelerin Türk hazır giyim sektörü için 130-190 milyon Avro civarında bir maliyeti olacağı hesaplanıyor. Bu maliyetlere rağmen küresel iş ortaklarımızın sürdürülebilirlik konusundaki hedeflerini ve AB’nin karbon emisyonu sıfırlanmış Avrupa Kıtası idealini sektör olarak fırsata çevirebiliriz”

SEKTÖRÜN KARBON AYAK İZİNİN ÖLÇÜMÜ VE AZALTILMASI PROJESİ

İHKİB olarak sektörün karbon ayak izinin ölçümü ve azaltılması için AB Komisyonu IPA III kapsamında yeni bir proje hazırladıklarını ifade eden Gültepe, “Bu projeyle özellikle Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması kapsamında karşılaşılacak olan yeni regülasyonlara uyum sağlanması, sektörel farkındalık ve iyi uygulamaların tanıtımını hedefliyoruz. İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği’nin de (İTHİB) dahil olduğu 4 bileşenli proje fişi Avrupa Birliği’ne sunuldu. Ayrıca Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) için de farklı sektörlerce proje çerçevesinde çalışmalar yürütülüyor” diye konuştu. Gültepe, “Tüm bu projeler ışığında Türk hazır giyim ve konfeksiyon sektörünün, AB’nin öngördüğü değişim ve dönüşüm sürecine paralel bir dönüşüme hazır olduğunu söyleyebiliriz. Projelerimiz ve bir bütün olarak tüm çalışmalarımızla dönüşüm sürecine tüm paydaşları ayrım gözetmeksizin dahil etmeyi ve sürdürülebilirlik algısının yaygınlaştırmayı hedefliyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

“AVRUPALI MARKALAR TÜRKİYE’DEN VAZGEÇMEZLER”

Türk hazır giyim endüstrisinin modada olduğu gibi sürdürülebilir üretime dönüşüm konusunda da rakiplerinden ayrıştığını işaret eden Gültepe, “Her şeyden önce ağırlıklı olarak Avrupalı markalarla çalışıyoruz ve sektörde birçok öncülüğe birlikte imza atıyoruz. Bu yönümüzle hem yurt dışındaki ortaklarımıza hem de ülkemize iyi geliyoruz. Küresel markaların sürdürülebilirlik konusunda mevcut beklentilerini zaten karşılıyoruz” dedi. Avrupa’da Türkiye ölçeğinde üretim kapasitesine sahip başka bir ülkenin olmadığını vurgulayan Gültepe sözlerini şöyle sürdürdü: “Asya’daki rakiplerimizden de coğrafi yakınlığımız ve kalitemizle ayrışıyoruz. Dolayısı ile Avrupalı markalar 40 yıldır birlikte çalıştıkları Türkiye’den vazgeçemezler. Avrupa Birliği ‘Yeşil Anlaşma’ hedeflerine erişim için 100 milyarlarca Avroluk kaynak kullanacak. Bu kaynakla bütün sektörler sürdürülebilir üretim için teşvik edilecek. Başka bir ifade ile döngüsel teknolojilere yatırımın maliyeti daha ucuz olabilecek. Biz de bu finansman imkanlarından maksimum ölçüde yararlanarak AB’nin itici gücünü arkamıza almak durumundayız. Önümüzde büyük bir fırsat var. Sektör paydaşları ve kamu otoritesi ile bu fırsata odaklanmamız, mevcut durumumuzu avantaja dönüştürecek hamleleri hızla yapmamız gerektiğini düşünüyorum”

HAMMADDE KRİZİ REKABET GÜCÜMÜZÜ ETKİLİYOR!

“1 Kasım 2020-21 Şubat 2021 verilerine baktığımızda önceki yılın aynı dönemine göre miktar olarak elyaf ihracatında yüzde 33, iplik ihracatında yüzde 24 artış görüyoruz” diyen Gültepe, “Hazır giyim ihracatçılarının penceresinden bakıldığında bu istediğimiz bir tablo değil. Dahası ihtiyacımız olan elyaf ve iplik, Çin, Pakistan, Bangladeş, Hindistan, Mısır ve Portekiz gibi küresel pazarlarda rakibimiz olan ülkelere ihraç ediliyor. Doğal olarak bu durum rekabet gücümüzü olumsuz yönde etkiliyor” diye konuştu. Hammadde sıkıntısının söylentiden öteye sektörü çok derinden etkileyen bir sorun olmaya devam ettiğinin altını çizen Gültepe, “Sorunun iki boyutu var. Hem fiyatlar olağanüstü arttı hem de aşırı yüksek fiyattan almak istediğimizde de hammadde bulamıyoruz. Üstüne her gün değişen fiyatlarla karşı karşıya kalıyoruz” diye konuştu. Hammadde fiyatlarının dünyada da arttığını savunan Gültepe, “Örneğin pamukta küresel olarak yüzde 20-25’lik bir artış gözlemliyoruz. Oysa Türkiye’de hammadde fiyatlarındaki artış dolar bazında yüzde 35 ile 50 arasında değişiyor. Bizim küresel pazarlarda en büyük avantajlarımızdan biri hızlı termindi. Şimdi bu avantajımızı kaybediyoruz. Çünkü hammaddeye erişimde sıkıntı yaşıyoruz. Daha önce 2-3 haftada tedarik edebildiğimiz iplik, kumaş gibi hammaddelerimizi şimdi ancak altı haftada alabiliyoruz. Terminde yaşanan gecikmeler yüzünden gelen RPT’lere cevap veremiyoruz” ifadelerini kullandı.

TASARIMDAN ÜRETİME: TÜRKİYE'DE HAZIR GİYİM SEKTÖRÜNDE DİJİTAL DÖNÜŞÜM

Türk hazır giyim ve konfeksiyon sektörü küresel gelişmelere paralel olarak gündemini ve stratejisini oluşturuyor. “Hazır giyim sektörüne dijital dönüşümde öncülük etme hedefiyle AB IPA II projesi kapsamında farklı disiplinleri birleştiren yapılar oluşturduk” diyen Gültepe, “Avrupa Birliği ve Türkiye tarafından ortak finanse edilen, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yürütülen Rekabetçi Sektörler Programı (CSP) kapsamında destekleniyoruz. 2018’de Avrupa Komisyonu tarafından onaylanan ‘Tasarımdan Üretime: Türkiye'de Hazır Giyim Sektörünün Dijital Dönüşümü’ projemize Ticaret Bakanlığı da eş finansman sağlıyor. Yapılanma ve olgunluk dönemine giren projemizi Temmuz ayında sektörle buluşturmayı hedefliyoruz. Bununla birlikte, makine-ekipman kullanımına yönelik proje bileşenini Temmuz’dan önce aşamalı olarak sektörle buluşturacağız” ifadelerini kullandı.

HAMMADDE KRİZİNE YÖNELİK ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Geride bıraktığımız yıl normalleşme adımları sonrası ertelenen talebin harekete geçmesi, tüm emtia fiyatlarında ani yükselişe yol açtığını söyleyen Gültepe, bunlar arasında iplik hammaddesi olan pamuk, polyester elyaf ve viskonun da yer aldığını belirtti. Gültepe, bu kapsamda İHKİB olarak Türkiye’de ham madde teminine yönelik çözüm önerileri şöyle sıraladı:

*“Pamuk elyafı ihracatı bir yıl süreyle durdurulmalı.

*Pamuk ipliği ihracatı yıl sonuna kadar gözetim altında tutulmalı. Özellikle küresel pazarlardaki rakibimiz olan Pakistan, Hindistan, Mısır gibi ülkelere ihracat kontrol altına alınmalı.

*Elyaf ve iplik ithalatında uygulanan ilave gümrük vergisi önlemleri yıl sonuna kadar kaldırılmalı.

*Ülkemizde üretimi çok sınırlı olan organik pamuğun ve organik pamuktan üretilen ipliğin ihracatı durdurulmalı.

*Viskon ve polyester gibi suni sentetik ipliklerden bazılarının Türkiye’de ya hiç üretimi yok, ya da üretimi hem kalite hem de nicelik yönünden yetersiz. İthalatta uygulanan önlemler bu ayrım yapılmadan topluca uygulanıyor. Mutlaka bir ayrım yapılmalı, tedariki Türkiye’den mümkün olmayan hammaddeler önlemlerden muaf tutulmalı”

“CUMHURBAŞKANIMIZIN DESTEĞİ ÖNEMLI”

“Hazır giyim ve konfeksiyon katma değerli üretiminin, istihdama katkısı, 17 milyar doları aşan ihracatı ve yıllık net 16 milyar dolar döviz getirisi ile ülkemiz için stratejik sektörler arasında yer alıyor” diyen Gültepe, katma değerli ihracatta kilogram başına 16,5 dolarla mücevher ve savunma sanayinden sonra üçüncü sektörüz. Sektörün acil olarak hammaddeye erişim konusunda yaşadığı sorunların çözülmesi gerekiyor. Avrupa’daki kapanma önlemlerinin uzaması nedeniyle firmalarımız Mart, Nisan ve Mayıs ayları için yeterli siparişi alamadı, depolarımızda çok fazla ürün var. Bu nedenle Kısa Çalışma Ödeneği’nin en az Mayıs ayı sonuna kadar uzatılması konusunda Sayın Cumhurbaşkanımızın desteğini bekliyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

“YÜKSEK FAİZLER SEKTÖRÜ ZORLUYOR”

Uygun maliyetli finansmana erişim konusunda da sıkıntılarını dile getiren Gültepe, yüzde 17-18’leri bulan faizler, firmalarımızın yatırım motivasyonunu düşürüyor. Hiç kimse bu düzeylerde faizle borçlanarak yatırım yapmak istemiyor. Çünkü sektörde böyle bir kârlılık bulunmuyor. Biz ülkemizin işsizlik sorununun çözümünde çok daha fazla sorumluluk üstlenmeye hazır olan sektörümüzün uygun maliyetli krediye erişim konusunda da desteklenmesini bekliyoruz” şeklinde konuştu.

Editör: TE Bilisim