Ebru Okanlar / Röportaj

Asırlar boyu devletini yaşatarak yabancı ordulara boyun eğmeyen Türk milleti, İstanbul’u korumak için düşmanın Çanakkale’den geçişine izin vermedi. Milli mücadele kolay olmadı, çok fazla kayıp verildi. 251 bin 309 şehidimiz canını bu topraklar için feda etti. Çanakkale vatan bütünlüğünün korunması için kritik bir bölgeydi. Anadolu Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Burhan Sayılır, destan yazılan muharebelerde yaşananları, dönemin koşullarını ve kahramanların öykülerini Diriliş Postası’na anlattı. Sorularımızı ehemmiyetle cevaplayan Sayılır, “1.200.000 askeri olan Osmanlı Devleti, İstanbul’un düşmesini engellemek için yaklaşık 600-700 bin askerini İstanbul ve Çanakkale bölgelerinde çakılı vaziyette tutmak zorunda kalmıştır. Ayrıca her türlü askeri malzemenin kullanımında da bu bölgelere öncelik vermiştir” diyerek 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin ne denli önemli olduğunu vurguladı.

HEDEF OSMANLI’YDI

Sayılır, I. Dünya Savaşı’nın, Avrupalı devletlerin sömürge altına alabilecekleri yeni bir dünya düzeni kurma hayali neticesinde başladığını söyledi. Hem bu nedenle hem de başka nedenlerle Osmanlı da bu sömürgeci devletlerin hedefindeydi. Sayılır, Osmanlı’yı hedef haline getiren diğer nedenlerden de bahsetti: “Ortadoğu’daki petrolün paylaşımı ile Kuzey Afrika ve Akdeniz hâkimiyeti meselesi de Osmanlı Devleti’ni ana hedef haline getirmiştir” Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’na girmemesi durumunda daha karlı çıkabileceği yönündeki görüşlerle ilgili konuşan Sayılır, bunun mümkün olmadığını “Yeni düzende oyun kurucuların hedefi bizatihi Osmanlı Devleti’nin toprakları ve etki ettiği alanlardı” diye konuştu. I. Dünya Savaşı’nda İngiltere, Fransa ve Rusya’nın Osmanlı üzerindeki istekleri nedeniyle müttefiklik kurulamadığına dikkati çeken Sayılır, Almanya’nın bu durumdan istifade ettiğini söyledi. Böylece 1880’lerin sonundan itibaren aralarında ciddi ilişkiler olan Osmanlı Devleti ve Almanya’nın müttefik olduğunu da belirtti.

DEFAATLE MAĞLUP OLDULAR

Çanakkale Boğazı’nın donanma ile geçilmeye çalışılması fakat geçilememesi sonucunda Gelibolu Yarımadası’na asker çıkarılmasının iki farklı olay olduğunu kaydeden Sayılır, Çanakkale cephesinin önemini şu sözlerle aktardı: “Çanakkale Boğazı’nın geçilerek İstanbul’un ele geçirilmesiyle hem Osmanlı Devleti ortadan kaldırılacak hem de Avrupa’da baş gösteren buğday sıkıntısı Rusya buğdaylarının deniz yoluyla Avrupa’ya taşınmasıyla giderilmiş olacaktı. Ayrıca Alman cephesinde silah ve mühimmat sıkıntısı yaşayan Rusya’ya Avrupa’dan silah ve mühimmat nakli gerçekleştirilmiş olacaktı. Bu düşünce ve amaçla 3 Kasım 1914’te başlayan Çanakkale Boğazı’na yönelik saldırılar, 19 Şubat 1915 ve 25 Şubat 1915 tarihlerinde tekrarlanmış, nihai darbe ise 18 Mart 1915’te vurulmak istenmiştir”

Çanakkale muharebeleri, ağır şartlar altında varoluş mücadelesi veren Anadolu’yu küllerinden yeniden doğuran bir zaferdi. Türk milleti tam 1 asır önce gösterdiği topyekûn mücadeleyle, hiçbir devletin egemenliği altında tutsak olmayacağını kanıtladı. Çanakkale Savaşı, “Çanakkale geçilemez!” cümlesi ile hafızalara kazındı.

KAHRAMANLAR UNUTULMAZ

18 Mart Zaferi’ni İstanbul’daki Türk ve Müslümanların sevinçle karşıladığını söyleyen Sayılır, doğu cephesindeki durum çok iyi olmadığı için devlet yöneticilerinin de bu zaferle oldukça motive olduklarını belirtti. Sayılır, tarih yazan diğer kahramanların isimlerini de zikretti: “Müstahkem Mevki Komutanı Cevat Paşa, topçuların emir komutasını yapan Miralay Mustafa Talat Bey, Müstahkem Mevki Komutanlığı Kurmay Başkanı Selahattin Adil Bey ve diğer subaylarımızın mücadelesi bu savaşa yön vermiştir. Yine bazı isimler vardır ki anmadan geçemeyiz. Dardanos bataryasına isabet eden mermi ile şehit olan Üsteğmen Hasan Hulusi Efendi, Gözetleme subayı Mehmet Mevsuf Efendi ve Yedek Subay Halim Efendi de hafızalarımızda tutmamız gereken isimlerdir.”

HEPSİ BİR OLSA DA GEÇEMEDİLER

Sayılır, İtilaf Devletleri’nin Gelibolu Yarımadası’na asker çıkarmalarının nedenlerini sıraladı: “Çanakkale Boğazı’nı denizden donanma ile geçmeyi başaramayan İtilaf Devletleri karadan geçmeyi deneyerek, İstanbul’a ulaşmak için 25 Nisan 1915 tarihinde binlerce askeri Gelibolu Yarımadası’na çıkardılar. Bu en bilinenidir ama aslında bunun gerçek nedeni farklıdır. İngiltere, Mısır’dan Hindistan’a kadar olan bölgeyi kontrol etmek için Mısır’da ciddi bir askeri üs kurmuştur. Bu dönemde Osmanlı Genelkurmay’ı Süveyş Kanalı üzerinden Mısır’a yönelik kapsamlı bir hareket düzenleyerek buradaki ve Ortadoğu’daki İngiliz hakimiyetini kırmayı hedeflemiştir. Ancak bu gerçekleşmeden Fransızların karşı çıkmaları ve İngilizlerin girişimleriyle Çanakkale Cephesi açılmış, Türkler Mısır’dan ve Ortadoğu’dan uzak tutulmuştur.”

Editör: TE Bilisim