Türkiye dahil 46 ülkenin imzası yer alan ve adına da “ İstanbul Sözleşmesi” denilen metni bugüne kadar 32 ülke yürürlüğe koydu. Geriye kalan 11 ülke ise imzası bulunmasına rağmen sözleşmeyi yürürlüğe koymadı. İmza koydukları halde sözleşmeyi yürürlüğe koymayan Avrupa ülkelerinin tavrı Türkiye’nin aldığı iptal kararının haklılığını bir kez daha ispatladı.

Uluslararası zeminde en başta Türkiye’nin faydasına olacağı düşünülen İstanbul Sözleşmesi, 24 Kasım 2011'te Meclis'teki tüm partilerin ortak oylarıyla kabul edilerek yürürlüğe girmişti. Ancak son dönemde sözleşmeyi bir takım illegal amaçlarına zemin olarak kullanan marjinal ve sapkın grupların türemesi ve bu alanda atılan adımların Anadolu’nun kadim medeniyet değerleri içindeki aile yapısına zarar verdiği yönündeki eleştiriler ayyuka çıkmıştı. Özellikle eşcinsel ilişkiler ve sapkın anlayıştaki evliliklerin özendirdiği gerekçesiyle İstanbul Sözleşmesi, tartışmaların da odak noktası olmuştu.

DELİ GÖMLEĞİNE DÖNÜŞTÜ

Aileyi ve kadını güçlendirme vaadiyle uluslararası mutabakat metni olarak altın tepside sunulan İstanbul Sözleşmesi, daha sonra küresel LGBT lobilerinin ve bunlarla eşgüdümlü finans ve teknoloji şirketleri üzerinden ülkemizdeki toplumsal huzuru zehirlemeye başlamıştı. Söz konusu sözleşmenin düşünce ve ifade özgürlüğünü baskılayıcı, aile ve toplum değerlerimizi yozlaştırıcı politik bir baskı aracına dönüştürülmesi hükümeti de rahatsız etmeye başlamıştı.

DİĞER ÜLKELERİN TAVRI

Avrupa Birliği içerisinde üye Bulgaristan, Macaristan, Çekya, Letonya, Litvanya ve Slovakya gibi tam 6 ülke sözleşmeyi imzalamasına rağmen yürürlüğe koymadı. Polonya, LGBT topluluğunun kendi cinsiyet anlayışını İstanbul Sözleşmesi üzerinden bütün topluma kabul ettirmeye çalıştığını öne sürerek sözleşmeden çekilmek için yasal süreci başlattı. Sözleşmeye Yunanistan, Almanya, Danimarka, Finlandiya, Hırvatistan, İsveç ve Fransa ise çekince koymayı tercih etti.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN İPTAL ETTİ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasını taşıyan kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasından sonra Türkiye, İstanbul Sözleşmesi'nden resmen çekilmiş oldu. Kararda "Türkiye Cumhuriyeti adına 11/5/2011 tarihinde imzalanan ve 10/2/2012 tarihli ve 2012/2816 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile onaylanan Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi'nin Türkiye Cumhuriyeti bakımından feshedilmesine, 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 3'üncü maddesi gereğince karar verilmiştir" ifadeleri yer aldı.

İPTAL KARARININ NEDENLERİ

Aile, kadın, çocuk gibi toplumun temel yapı taşlarını oluşturan unsurların üzerinde operasyonel bir zemine dönüşen sözleşmenin iptal edilmesinin sebeplerini şu şekilde sıralamak mümkün;

  • İstanbul Sözleşmesi, LGBT ideolojisi savunuculuğuna indirgendi. LGBT’nin bazı kesimler tarafından meşru evrensel hukuk normu şeklinde dayatılmasının önüne geçilecek.
  • Milli ve manevi değerler ile Türk aile yapısında LGBT propagandasının oluşturduğu rahatsızlık giderilecek.
  • LGBT ideolojisi üzerinden inşa edilmek istenilen diplomatik ve siyasi baskı engellenecek.
  • Kadın hakları meselesi LGBT odaklı tartışmaların tahakkümünden kurtarılacak.
  • Sözleşmenin toplum değerleri ile bağdaşmayan kısımlarının, Türkiye’nin kadına şiddet ile mücadelesine ve kadın hakları konusundaki adımlarına gölge düşürmesinin önüne geçilecek.
  • LGBT’yi işaret eden ifadeler sebebiyle rahatsızlık duyan kesimlerin kadına yönelik şiddete karşı desteğinin konsolide edilmesi sağlanacak.
  • Kadına şiddet ile mücadelede iç hukuka dayalı uygulamaların iyileşmesine odaklanmak için gerekli zihinsel paradigma değişikliğine engel olan ‘cinsel yönelim’ unsuru ortadan kalkacak.

SAPKINLIĞA MÜSAADE YOK

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan AK Parti’nin 13 Ağustos 2020 tarihinde yapılan 19. Kuruluş Yıl Dönümü Kutlaması’nda yaptığı konuşmada “Ailenin temeline dinamit koyan hiçbir anlayış, hiçbir düzenleme, hiçbir ideoloji insani olmadığı gibi meşru da değildir. Kadınlarımıza sahip çıkmada geri duracak olursak hiçbir zaman bu dünyada da ebedi âlemde de Rabb'imize hesabını veremeyiz. … Kadınlarımız lehine yaptığımız bunca düzenleme varken, tartışmayı değerlerimize düşmanlık aracı haline dönüştürmeye çalışan bir avuç sapkına da meydanı bırakmayacağız” ifadelerini kullanmıştı.

HÜSRANA UĞRAYACAKLAR

Aynı konuşmada “Milletin millet, ailenin de aile olmasını zedeleyecek anlayışlarla sonuna kadar mücadele edeceğiz” diyen Erdoğan “Aile kurumunu zayıflatacak hiçbir işin içinde yer almayacağız. Ne kadına şiddetle mücadelemizin zafiyete uğratılmasına ne de bir avuç marjinalin aile değerlerimizi zedelemesine izin veririz. Türkiye, bin yıllara dayanan medeniyet birikimiyle insanı ve insan onurunu yücelten, aileyi merkeze alan toplum dokusuyla uygun, özgün ve öncü metinler çıkarma potansiyeline sahiptir. u ateşi körükleyenler kadına şiddetle mücadeleden veya kadınların insan haklarını tesis etmekten bir adım olsun geri gideceğimizi sanıyorlarsa şimdiden bilsinler ki hüsrana uğrayacaklardır" ifadeleriyle bugün alınan kararın alt yapısını oluşturan işaretlerini de vermişti.

SÖZLEŞME AVRUPA'YA MERHEM OLMADI

  • Avrupa'da her hafta aile içi şiddetten 50 kadın ölüyor.
  • Her 3 kadından biri 15 yaşından beri fiziksel/cinsel şiddete uğruyor.
  • Üst düzey yönetici kadınların% 75'i işyerinde cinsel tacize uğruyor.
  • Her 4 kadından 1'i hamilelikte fiziksel/cinsel şiddete uğruyor.
  • İstanbul sözleşmesini 2014'de onaylayan Fransa'da her iki kişiden biri taciz ya da cinsel saldırıya uğradı, aile içi cinayetler 2019'da % 16 arttı ve 173 kurbanın % 80'i kadındı.

KADIN HAKLARI TEMİNATI ANAYASADIR

Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, sosyal medya hesabından, Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesine ilişkin açıklamasında “2002’den bu yana Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde ülkemizdeki tüm kadınların siyasi, ekonomik ve sosyal hayata katılımını desteklemek için önemli düzenlemeleri hayata geçirdik. Kadın haklarının teminatı, Anayasamız başta olmak üzere, iç mevzuatımızdaki mevcut düzenlemelerdir. Hukuk sistemimiz ihtiyaca göre yeni düzenlemeleri hayata geçirebilecek kadar dinamik ve güçlüdür. Kadına yönelik şiddet her şeyden önce bir insanlık suçudur ve bu suçla mücadele bir insan hakları meselesidir. Aslolan ilkelerdir. Bu doğrultuda şiddetle mücadelemizi dün olduğu gibi bugün de yarın da sıfır tolerans ilkesi ile kararlılıkla sürdüreceğiz” dedi.

“KADINLARIMIZ İÇİN MÜCADELE EDİYORUZ"

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, sosyal medya hesabından, Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesine ilişkin açıklamasında, "Dünden bugüne Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde kadınların toplumsal, ekonomik, siyasi ve kültürel hayata daha fazla katılmaları için verdiğimiz mücadeleyi kararlılıkla sürdürüyoruz." ifadesini kullandı.

"KARARLILIĞIMIZ TAM"

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden Cumhurbaşkanlığı kararıyla ayrılmasına ilişkin açıklamada "Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde kadına yönelik şiddetle mücadelede kararlılığımız tamdır. Mağdurlar hakkında adli süreçteki koruma halkasını her geçen gün daha da güçlendiriyoruz" dedi.

"SORUMLULUĞUMUZU EKSİLTMEZ"

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Uluslararası sözleşmelerin varlığı veya yokluğu, vatandaşımızın karşı karşıya kalacağı herhangi bir suç şeklini önlemeye ilişkin sorumluluklarımızı ve bu sorumluluğun gereği olan çalışmalarımızı eksiltmez veya arttırmaz. Aile içi ve kadına karşı şiddetle mücadele, kadın cinayetlerini önleme konusunda bizi toplumumuza karşı sorumlu kılan, İstanbul Sözleşmesi'nin varlığı değildir" dedi.

Editör: TE Bilisim